Hz. Ebubekir (r.a) zamanında yalancı peygamberler türemişti. Halife o dönem onlarla uğraştı. Ardından yerine gelen Hz. Ömer (r.a) devleti teşkilatlandırdı. Askeri, adli ve belediye teşkilatlarını kurarak devleti sistemleştirdi. Sonrasında Hz. Osman (r.a) döneminde İslam çok genişlemişti. İdare şimdiki gibi değil, uzak yerlerde kamu düzenini sağlamak çok zorlaştı. Böyle durumlarda idareci uzak yerlere en güvendiği adamı yerleştirir. Bu yüzden Hz Osman’da kendi çevresinde olan güvendiği akrabalarını görevlendirdi. Ama bu durumu İslam düşmanları kullanarak Müslümanları kışkırttı. Bu kışkırtmaya maruz kalanlardan Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed, Hz. Osman’a durumu şikâyet etmiş. Bunun üzerine Hz. Osman’da, Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed’i Kahire valiliğine tayin ettim diyerek ferman yazmıştı. Arapçada hareke olmadığından burada seni vali kabul etmeleri değil etmemeleri yazıyor diyerek Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed’i kışkırtan Abdullah İbn-i Sebe, seni öldürecekler bu oyuna gelme demiş ve büyük isyan çıkartmıştır. İsyanda Hz. Osman’ın evini basmaya gelmişler. Hz Osman’da şehit olacağını anlamış ve kapıda bekleyen Hz. Hasan ve Hüseyin’i göndermek istemiş, ama peygamber torunları gitmemiş. İçeri giren Hz. Ebubekir’in oğlu Muhammed isyandan vazgeçtiyse de isyanı bastıramamış ve Hz. Osman orada şehit edilmiş. Ardından halife olan Hz. Ali halife olduğunda Hz. Aişe yanına gelerek Ey Ali, masum olduğu halde öldürülen Ömer’in intikamını al diyor. Hz. Ali’de, anneciğim benim askerim yok bana biraz zaman verin diyor. Hz. Aişe’de, ya Ali adaletin geciktirilmesi de zulümdür diyor. Burada ikisi de haklıdır. Çünkü Hz. Ali’nin o dönemde hazır askeri birliği yoktur. Ardından yaşanan Cemel vakası, hazreti Ali’nin şehit edilmesi ve yayılan fitneler İslam alemini çok sarsmıştır. İşte görüyorsunuz ki bir Yahudi’nin ümmeti kışkırtması ne kadar büyük olaylara sebep olmuştur. Bu yüzden ümmetin sahabeden ders çıkarması ve uyanık olması lazımdır.
Ammarın Yolunda Yürüyün
Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şeriflerinde “Ammar’ın yoluna uyunuz. Onun yolu ne güzel yoldur. “ buyuruyor. Ammar büyük sahabelerdendir. İslam’ın ilk şehitlerinden Yasir ve Sümeyye’nin oğludur. Hz. Ammar’ın gözleri önünde anne ve babasını deveye bağlayarak vahşice şehit etmişlerdi. Bu manzarayı gören Ammar hazretleri onların istediğini söylemek zorunda kalmıştır. Bunlara şahit olan Peygamber Efendimiz de ,“Ammar bizdendir. Biz de Ammar’danız.” demiştir. Sonra Hz. Ammar ağlayarak Peygamber Efendimizin huzuruna gelmiş; “Mahvoldum ya Rasulallah.” Demiştir. Peygamber Efendimiz, “Hayır Ammar! İman senin etine kemiğine işlemiştir. Annen, baban kahramanlık yaptılar. Allah katında çok büyük yerler kazandılar” diyerek Ammar’ı yatıştırmıştır. Ammar ibadetlerinde çok kararlı biridir. Hz. Peygamberin onu örnek göstermesinin bir sebebi de budur. Bugün, adam her gün teheccüd kılıyor. Bir gün 2 rekat, diğer gün 10 rekat kılıyor. Bu insana elbet yararlıdır fakat sürekli sistemli gitmek, sünnete uygun ibadet etmek insana çok daha fazla yol aldırır.
İslam’da Ganimet Taksimi
Müslümanların komutanı Ulü-l Emr, savaşta kazanılan ganimetleri İslam ordusuna katılan askerlere dağıtır. Peygamber Efendimiz, “Bu ganimetlerin beşte biri benimdir.” diyor. Çünkü Hz. Peygamber Aynı zamanda devlet reisidir, Başkomutandır. Bu yüzden beşte biri onundur. Çünkü ganimetin beşte biri komutana aittir. Zaten bu para ile dış ülkelerden gelen devlet liderleri karşılanır ve ağırlanır. Diğer ülkelere giden elçilerin parası da buradan karşılanıyor. Bu konuyla ilgili Resulullah, “ Ganimetin beşte biri de size geri döndürülür.” buyurmuştur. Devlet ihtiyaçlarından artan para ile fakir fukaraya bakılır. Öyleyse bu devlet malı, yani harpte elde edilen ganimet, birde savaşsız teslim olunanlardan alınanlar, haraç ve cizre ile alınan paralar taksim edilmeden evvel hazine malıdır. Bunlara “fey” denir. Bununla ilgili, “İğneyi ipliği hesap edeceksiniz. ” buyurulmuştur. Hazine malından, hakkınız olmayan bir iğne bile alamazsınız deniliyor. Yine bundan çoğunu da azını da alamazsınız. Başka bir Hadiste “Devlet adına iş görenler, hazine malını taksimden önce alırsa, bu yaptıkları dünya ve ahirette hem utanç vesilesidir, Hem de cehennem azabına sebeptir. ”buyuruluyor. Devlet hazinesini millete ait olan mali şeyleri kesinlikle şahsi çıkarları için kullanamazlar. Ancak Ulü-l Emr’in izin verdiği durumlar hariçtir. Allah’ın emirlerini kazanmak için mücadele ediniz. Bunlar ister sizin akrabanız olsun ister olmasın, bunun için savaş edeceksiniz. Bu konuda kınayanın kınamasından korkmayacaksınız. Kimse görmez diyerek harama düşmeyin. Böyle söyleyen adamlara aldanmayın. Bu bir ar sebebidir. Devlet malını çalanın eli kesilir. Öldüren öldürülür. Bu hükümleri uygulayınız. Hem savaş hem sulh döneminde bu kanunları çekinmeden uygulayınız.
Cihat Cennet Kapılarından Biridir
Allah yolunda cihat ediniz. Bununla ilgili Saf suresinde,” Allah’ın gazabından sizi kurtaracak olan bir yol göstereyim mi Mallarınızla canlarınızla cihat ediniz” buyuruluyor. Cihat cennet kapılarından bir kapıdır. Bu sevap bakımından çok muazzamdır. En yüksek rütbeler Allah yolunda cihat eden yiğitlere verilir. Cihattan geri kalmayın. Bir Müslüman her zaman cihada hazır olmalıdır ve bu bilinçle yaşamalıdır. Bu konuda Müslüman, bana iş düşerse her zaman cihada hazırım bilinci ile yaşayacak. Peygamber Efendimiz, ”Cihat duygusu duymayan, cihat bilinciyle yaşamayan adam öldüğü zaman cahiliye devrinde ölmüş gibidir.” buyuruyor. Yaş yetmiş iş bitmiş demeyeceğiz. Her zaman Cihad’a hazır olmalıyız. Bu çocuklar içinde geçerlidir. Onlarda Cihat ruhuyla yetiştirilmelidir. Çocuksan su taşırsın, yaşlıysan yemek yaparsın ama cihattan geri duramazsın. Peygamber Efendimiz Uhud Dağı’nda yaralandığı zaman, kızı Fatıma annemiz, Hz. Ali’nin topladığı çalı çırpıyı yakmış ve külünü yaraya basmıştı. Yani İslam’da herkes cihada hazır olacak. Asker kaçaklığı yapmayacak. Allah bizleri her zaman cihada hazır olanlardan eylesin. Allah bizleri mücahitlerden eylesin.
Cihadın amacı zulmü engellemektir.
Peygamber Efendimiz, “Allah yolunda cihat ediniz.” buyuruyor. Cihatta insan önce kendi nefsi ile cihat edecek. Nefis sabra alıştırılmalı. Başka bir Hadis-i Şerifte, “Cihat insanı dünyevi ve uhrevi sıkıntılardan kurtarır.” buyurulmuş. Elhamdülillah biz askerliği bilen bir milletiz. Bunu yakın zamanda bile Kore’de gösterdik. Kıbrıs’ta gösterdik. Orada insanları zulümden kurtardık. Onlarda şehittir. Zulmü engellemek için savaşılırken ölünürse şehit olunur. Cihadın amacı zulmü engellemektir. Küfürde en büyük zulümdür. İslam’ı yaymak birinci madde, adaletle hükmetmeyi sağlamak ikinci madde, dünyada ve ahirette rahat olsun diye Müslüman etmek üçüncü madde. İşte bu maddeler için ve insanları zulümden kurtarmak için cihat edilir. İşte böyle cihat edenler dünyada ve ahirette rahattırlar. Hakkıyla cihat edebilmek içinde güçlü olmak lazımdır. Allah bizleri güçlü kılsın yolundan ayırmasın.