Ülkemizi tamamen yalnızlaştıracak söylem ve eylemlerden sakınalım!

Abone Ol

Şu anda Suudi Arabistan ile aramız açık, Suriye ile adeta savaş halindeyiz. Irak ise bizim sayemizde ABD’nin işgaline uğramış, Irak iktidarı bizim gibi Sünnilerin elindeyken Şiilerin eline geçmiştir. Yani 15-20 yıl öncesinden daha kritik bir durumda bulunuyoruz. Dün bir gencimiz benim boynumda Filistin atkısını görünce beni çok sevmesine rağmen “Bırak şunu” demez mi! Ben o atkıyı Kudüs mitinginde aldığımı söylerken gencimiz, “Şu Arapları hiç sevmiyorum” deyiverdi.

Anladım ki bu gencimiz meselenin özünü bilmiyor ve kendisine gerçeği anlatırken çay ocağındaki bir vatandaş da, “Arabistan bize karşı niçin böyle davranıyor?” sorusuna yeterli cevabı verip ikna ettim. Buna benzer yanlış anlayışlarla çok yerde karşılaşıyoruz. Bu nedenle bu yazıyı yazma zorunluluğu hissettim. Şunu iyi bilelim ki Osmanlı Sadrazamı Enver Paşa’nın Almanlar tarafından, “ Mısır’ı da siz alırsınız” martavalıyla bizi kendi saflarına çekerek 1. Dünya Savaşı’na sokmaları koca Devlet-i Aliye-i Osmaniye’nin parçalanmasına sebep olmuştu. İşte o zaman Osmanlı Devlet-i Aliye’sine bağlı tüm eyaletler, başta Arabistan olmak üzere İngiltere, Fransa gibi İtilaf Devletleri tarafından esir alınmıştı.

Bu devletler Suriye, Irak ve Arabistan gibi eyaletlerimizi yıllarca sömürdükten sonra bunların halkından kimsenin Hıristiyan olmadığını görünce ilel’ebet bu devletleri yönetemeyeceklerini fark edip her birinin başına kendilerine sadakat gösterecek hainleri bırakıp gittiler. (Suriye’yi Fransızlar 1946 yılına kadar, Irak’ı ise Fransızlar l958 yılına kadar sömürmüşlerdi. Suudi Arabistan ise l926’da İngilizlerle anlaşarak bağımsızlığını kazanmış idi ama her zaman İngiliz etkisi altındaydı ve yine de öyle. Gittiler ama özellikle Arabistan’ın başına bize başkaldırdığı ve hem de sapık Vehhabilik mezhebini aşılamaya çalıştığı için Osmanlı yönetiminin idam ettirdiği Abdullah bin Suud ve 4 oğlu ile yine isyan edenlere karşı bizim desteklediğimiz kabilenin öldürttüğü kişilerin mensup olduğu Suudilerden birini kral yapıtılar.

Bu kukla idarecilerin Osmanlı bakiyesi Türkiye ile iyi geçinmeleri mümkün olamazdı ve olmamıştır. Bu sebeple Arap devletlerinin yöneticileri bizimle iyi geçinmiyor, hatta zaman zaman aleyhimizde bulunuyor diye Arap halkını suçlamamız asla doğru olmaz. Arap devletlerini kaybetmiş olabiliriz ama hiçe değil Arap halkını kaybetmemeli, aksine kazanmaya çalışmalıyız.
İstiklal Şairimiz Mehmed Akif bir şiirinde: “Türk Arap’sız yaşamaz, kim yaşar derse delidir; Ama Türk Arap’ın hem sağ gözü hem de sağ elidir” diyerek bizim kaynaşmamızı istemiştir.
Batı alemi İslam’la mücadelede başaralı olabilmek için iki büyük Müslüman millet Türk ve Arapları birbirine düşman etme kararı aldığını unutmayalım.

Dün bir gazetede “PKK, İRAN VE İSRAİL EN BÜYÜK TEHDİT” başlığı da atılmıştır ki çok yanlıştır. Evet, İran Şii’dir ama Müslüman’dır, onlarla geçinebiliriz. Zaten Kasr-ı Şirin Anlaşması’ndan bu yana aramızda hiçbir savaş olmamıştır. İran’ın İsrail ile aynı safta gösterilmesi büyük bir gaflettir. Aksine İran İsrail’in korkulu rüyasıdır. Zaten Batı, Türkiye’yi de tahakküm altına alabilmek için İran ile çarpıştırmak istemektedir. Onların oyununa gelmemeli, ülkemizi daha da yalnızlaştırmamalıyız.