Ukrayna-Rusya Savaşı ve Yeni Dünya Düzeni-1

Abone Ol

“ Ukrayna; ne oluyor, niçin oluyor, ne olacak?” (4 yazı) başlıklı yazılardan sonra bir de “Ukrayna; Kur’an nizamına göre ne nasıl olmalı?” başlıklı yazı yazıp “Kur’an Nizamı” yani “Adil Düzen” açısından ne olması gerektiğini de kısaca yazmış olduk...

Bu yazılar bizim Adil Düzen çalışmalarımızdaki TEŞHİS ve TEDAVİ usulü ile yazılan yazılardı ve özellikle son yazımız TEDAVİ yani ÇARE VE ÇÖZÜM içerikliydi.

Biz bu yazılarımızı yazarken, nihayet bir yazar da (Taha Kıvanç yani Fehmi Koru) TEŞHİS açısından değerlendirilmesi gereken ve aynı konuyu ele alan önemli bir yazı yazdı. Ocak Medya’da yayımlanan 20 Mart 2022 tarihli yazıyı değerlendirelim…

Yazıdaki tespit ve teşhis şöyle başlıyor: “Tahmin edilebileceği üzere Ukrayna’nın merkezinde yer aldığı gelişmeleri mümkün olduğunca yakından izlemeye çalışıyorum. Yalnızca savaşan tarafların birbirlerine verdikleri zararı veya Batı ülkelerinin işgalci güç olan Rusya’yı zora sokma amaçlı aldıkları yaptırım kararlarını değil, olayın geleceğe dönük muhtemel sonuçlarını ve o sonuçların neye yol açacağını da gözlüyorum… Ben bu savaştan bir ‘yeni dünya düzeni’ çıkacağı beklentisi içerisindeyim. Kendimi bu konuda yalnız hissederken Washington Post gazetesinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Rus kanalı RBC’ye verdiği uzun mülakattan cımbızla çekilip öne çıkartılan sözleriyle karşılaştım.”

Devam edelim… “Evet, ‘dünya düzeni’ kavramını kullanmış Rusya Dışişleri Bakanı. O bu tespitte bulunuyor ve böylece Batı bloğunu hareketlendiren ABD’nin niyetini anladığını belli ediyor. Bizim medyada ise, onun bu tespiti yerine, Lavrov’un sanki bugün-yarın bir ateşkes ve sulh durumu yaşanacakmış gibi bir havayı besleyen farklı sözlerine yer veriliyor.”

Sonra sözü son on yıllardaki vahşet katliamlara getiriyor: “Ortalık giderek önceleri farklı coğrafyalarda karşımıza çıkan yıkım manzaralarına benzemeye başladı. Rusya’nın verdiği destekle Suriye ordusunun yakıp yıktığı Halep’e (2016)… Daha önceleri Felluce ve Musul’da ( Irak) yaşatılan katliamlara (2004)… Hatta Birinci Çeçen Savaşı diye tarihe geçen ve Grozni’nin haritadan silinmesine kadar varacak vahşete sahne olan çatışmaları da (Aralık 1994-Şubat 1995) hatırlatıyor… Mariupol ve Harkiv’de meydana gelen tahribat, yıkım Ukrayna’yı Suriye, Irak ve Çeçenistan manzaralarıyla tanıştırıyor. Ukrayna Ortadoğu’da veya Kafkasya’da değil ama… Daha önce NATO’nun hareketsiz kaldığı Avrupa’nın ortasındaki Bosna-Hersek’te (ve Kosova’da / RNE) de benzeri tablolar yaşanmıştı (1992-1995). Orada yaşatılan Sırp vahşeti de unutulamaz… Ancak Bosna-Hersek’te öldürülen insanlar Müslüman’dılar; tıpkı Suriye, Irak ve Çeçenistan halkı gibi… Yıkılan yok edilenler de İslam uygarlığının eserleriydi… Ukrayna halkının İslam ile bir ilgisi yok. Öldürülenler Müslüman, yıkılan, yok edilen eserler de İslam uygarlığına ait değiller…”

Bu tespit ve teşhislerden sonra, bu yazıların ana konusu olan “YENİ DÜNYA DÜZENİ” meselesi ile başlıyor: “Daha önceki çatışmacı ortamlardan dünya için ‘yeni’ denilebilecek bir ‘düzen’ çıkmadı; çıksaydı arkasından şimdikine benzer bir hareketlenme ve onu izlemesi muhtemel bir toplu kabullenme meydana gelemeyebilirdi. ‘Yeni’ sıfatını hak edecek düzenin şeytanlaştırdığı bir güç olmalı, ancak onun toplumsal dinamiklerle irtibatı bulunmamalı. Önceleri o gücün ‘İslam’ olabileceği düşünülmüştür muhtemelen; nitekim eski düzenin hırpalandığı ve yenisinin ufukta belirdiği izleniminin alındığı 1991 sonrasında öyle bir ihtimal ortaya çıkmıştı. Sovyetler Birliği’nin tarihe karışması sonrasında, Soğuk Savaş yıllarında ona karşı oluşturulmuş askeri güç olan NATO işlevsiz kaldığında, yapılan ilk NATO zirvesinde (Turnberry 1991) ‘aşırıcı İslam anlayışı’ diye adlandırılan bir yeni hedef üzerinde zihin temrinleri yapıldığını biliyoruz. Afganistan’daki Sovyet işgali sırasında Batı tarafından örgütlenen ve silahlandırılan yerel güçlere destek vermek üzere ülkeye gelmiş yabancı militanlardan -o zaman bunlardan ‘Mücahitler’ diye söz ediliyordu- ‘el-Kaide’ adını alacak ‘aşırıcı İslam anlayışı’ tanımlamasına uygun bir yapılanma çıkartılabildi.” (DEVAMI VAR.)

Evet, ‘devamı var’… Konu hem ülkemizi hem de bütün dünyayı “YENİ DÜNYA DÜZENİ” açısından ilgilendirecek kadar önemli… Kaldığımız yerden devam edeceğiz…