GALATASARAY LA Fenerbahçe nin maçlarının analizi
beklerken araya giren üçüncü maç hangisi diye merak ederseniz, eşim
rahatsızlandığı gibi Cumartesi Trabzonspor un galibiyetini yazamadım. Pazar günü akşam saatlerine kadar, yani
Galatasaray maçı başlayana kadar o işle uğraştık. Neyse tipik bir grip vakası
ile meseleyi atlatmışız.
Evet, Galatasaray Akhisar Belediyespor la ligde de bir
gol düellosu yaşadı. Bu maç bana çok keyif verdi. İki tarafın pas trafiğinde
Galatasaray daha çok yana ve ağır işletti mekanizmayı... Akhisar ise daha çabuk
ve daha öne doğru oynadı bu pas alış verişinde... Bu, ev sahibi-konuk takım
anlayışından kaynaklandı sanırım. Galatasaray ın öndeki elemanları sadece
Sneijder in getirdiği ve Bilal ın uzun kullandığı toplara endeksli kaldı. Tarık
hiç çalışamadı, Olcan ise zaman zaman öne çıktı. Chedjou nun ön liberoluğu,
Umut un son adamlığı fena sayılmazdı. Akhisar ise bizim ligin neredeyse bütün
takımlarına parmak ısırttıracak cinsten bir futbol gösterisi yaptı. Derim ki,
Sami, Güray, Rodellage, Merter ve N.Guemo gibi oyuncular Galatasaray da yoktur.
Varsa tartışacak, buradayım. Acaba bu yabancılar bu takıma kaç paraya geldiler.
Sanırım 4,5 milyon avro bonservisle Tarık maliyetinde değillerdir. Burada
parantez açarak, ne zaman benim büyüklerim açık ve net söğüşlenmekten
kurtulacaklardır Maçın gollerinin hepsi birbirinden güzeldi.
Dedim ya güzel bir oyun oldu. Ama Mustafa Denizli gibi
bir deneyimli hocanın Tarık ı oyundan alıp yerine sağ beke Semih i sürerek,
Chedjou yı da stopere çekişine bir anlam veremedim. Acaba hoca bu değişiklikten
sonra rakibin Galatasaray ı ne hale getirdiğini görebildi mi İkinci rakip
golü, oradan geldi. Daha fazlası da gelebilirdi olmadı. Şayet Cahit hoca
Lualua yı o kenara çekmeyip Mazenga ile devam etseydi Galatasaray bu maçtan
galip çıkamazdı.
Sonra Ankara ya gittik. Sisli ve buz gibi bir hava...
Fenerbahçe için handikap mı Bence hem evet, hem hayır. Zaten Fenerbahçe
takımının iyi futbol oynaması, yani en azından yukarıdaki Akhisar kadar etkili
oyuna çıkması pek mümkün değildir. Ama Fenerbahçe nin oyuncu kalitesi,
kenardakileri, evdekiler dâhil, bir maçı bir anlık pozisyonla kazandırabilecek
niteliktedir. Bu defa da öyle oldu. Markoviç in harika bir ortası Fernandao nun
dokunuşu ile maçı bitirdi. Haa Fenerbahçe çok pas yaptı. Ama bunların çoğu boş
paslardı. Yani rakibin boşluklarına, derinliklerine değil yana idi. Uzun toplar
ise Fernandao nun vücut kazancı ile indirildi ama devamı getirilemedi. Tabii
Fenerbahçe nin bu kadar üstün oynamasının sebebi de rakipte hem Stancu nun, hem
de El Kabir in oynaması idi. Ama hocası göstermelik olarak sahada, aslı ise
tribünde olan takımdan da daha fazlasını beklemek hayal olurdu. Pereiara ligin
ilk yarısını, bence önde bitirecek, ama ikinci yarıda bu zengin kadronun
herkesin hoşuna gidecek futbolu oynamasını sağlayamayacak. Neden mi Kendi
şifresi kendi içindedir. Yüksek sayıda kaliteli, hemen iki takım kadar, futbolda
sıkıntı olur da ondan... Tabii ki Fenerbahçe nin rakibinin kalitesinden de
kaynakladığı üzere, rakibine en fazla üç pas için izin verişi de fiziksel
açıdan kayıplarını, eksiklerini giderek kapattığı yönünde bir görüntü idi.
Bir kaç cümle de Trabzonspor dan... Bu maç da bu sezonun
en iyi oyunlarından birini bize gösterdi. Antalyaspor da maçı farklı kaybetmesine rağmen topu ne zaman
kazansa futbolsevere heyecanlı v renkli görüntüler sundu. Mbia, Özer ve Ekici
rollerini en iyi şekilde üstenirlerken, Cardosa nın da rakibin yerleşim
zaaflarından çok iyi yararlandığını gördük.