Dua kulun Allaha münacatıdır. Evde, sokakta, işte, okulda, hastanede,
yolculukta camide ve hayatın bütün katmanlarında dua ile Allaha
yakınlaşabilirsiniz. Duada
yaslanacağınız tek şey, samimiyetiniz
ve bağlılığınızdır. Bunun için özel bir
mekana ihtiyaç yoktur. Dua ile kapıları aralayabilmeniz için, içten ve
samimi olmalı, Allahın sevgi ve
rahmetini yüreğinizin derinliklerinde
hissetmelisiniz.
Dua ederken, mal, iş,
mevki ve dünyaya ait olan her ne varsa dışarıda bırakıp, Rahmanın
huzurunda durmalısınız.
Bağlandığınız ve yaslandığınız her şeyi dışarıda bırakıp, yalnızca O’nun huzurunda durmak! Bu bir insanın yaşamındaki en değerli vaktidir…
Unutmayın, Allah’a
itaat ve bağlığınızı ikrar ediyor ve onun önünde eğiliyorsunuz. Acziyetinizi ifade etmekte ve
yakarmaktasınız. Dünya gözüyle tahayyül dahi edemeyeceğiniz bir yerdesiniz. O nedenle burada şu
kirlenmiş dünyanın değer yargılarıyla hareket etmemelisiniz.
Dünya bütün çekiciliğiyle size yavaş yaşa yaklaşmaya ve yalanları ile aldatmaya çalışıyor. Sonu gelmeyen bir
yarışa davet ediyor ki bu yarış sizi faydalı işlerden alıkoyan bir oyalamacadan başka bir şey değildir.
Ama hamdolsun ki, duadasınız, ayaklarınızı
kaydırmaya çalışan ne varsa hepsini
eleyip, iman ve içtenliğinizi kuşanmalısınız. Çünkü Allahın
huzurundasınız...
Madde ile mana arasında ince bir çizgide hareket
etmektesiniz. Bir tarafta yalan, gıybet, mal sevgisi, zulüm ve göz yaşı var
diğer tarafta adalet, hürriyet sevgi muhabbet ve Allah’ın rahmeti var. Duada bu
ayrımı bütün benliğinizde hissediyor ve
her yakarışta yeni bir güne doğuyorsunuz.
Namazda oruçta zikirde tefekkürde duayı tekrar tekrar yaşıyor ve buradaki muhabbeti
hayatınızın bütün katmanlarına taşıyorsunuz. Sabah, akşam, işte, okulda, sokakta ve evde hep duadasınız. Her an Allahla irtibat halindesiniz. Dua ile
konumunuzu ve varoluşsal mahiyetinizi daha iyi kavrıyor ve acziyetinizi bütün damarlarınızda hissediyorsunuz. Dua aynı zamanda sizi gurur ve
bencillikten koruyor ve direnç veriyor…