Türkiyenin Lübnanlaştırılması, Balkanlaştırılması...

Abone Ol

Bazı batılı uzmanların yapmış oldukları dünya hakimiyet teorilerinin tamamında -sözbirliği edilmişçesine- Türkiye yer almaktadır. Bu teoriler; kara hakimiyet, deniz hakimiyet, hava hakimiyet, kenar kuşak teorileridir. Kara hakimiyet teorisinde (İngiliz politikacı Mackinder) şu cümleler dikkat çekicidir: "Türkiye bir iç kuşak ülkesidir. Türkiye, Karadenizden Hazar Denizinin kuzeyine uzanan koridorun güney yanını, diğer bir deyişle BDTnun yumuşak karnını kontrol eden bir yerdedir. Merkez bölgeye hakim olmak isteyen güçler için Asya-Avrupaya köprü olan Türkiyenin önemi büyüktür."

Dünkü yazımda Yeni Dünya Düzeni kapsamında Türkiyenin Balkanlaştırılması, Lübnanlaştırılmasının analizine yer vereceğimi belirtmiştim.

Türkiyenin her açıdan büyümesinin engellenmesinin yegane yolu ise Türkiyenin Balkanlaştırılması veya Lünbanlaştırılmasıdır.

Peki ama bu ne anlama gelmekte

Kürt Devletini kurmak istiyorlar: Doğu ve Güneydoğu Anadolu üzerinde oynanan oyunun temelinde bu politika yatmaktadır. Yeni Düzen stratejisi güç odaklarının Pasifikten Pasifiğe Hristiyan Batının menfaatlerinin bütün diğer dünya milletlerine karşı korunabilmesi için dört elle sarıldıkları terördür.

Türkiye ile müttefik görünen ABD ve Batı dünyası 1990 yılında patlak veren Körfez Krizi sonrası Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında, Irakın Kuzeyince 36. paralele yerleşmişlerdir. Amaç, Saddamı bahane ederek Türkiyeyi kontrol etmektir. Bugün de koruyuculuk şemsiyesi altında Kürt Devletini şekillendirmek istemektedirler.

1960da hazırlanan senaryoya göre; Küçük nüanslar olsa bile Mesut Barzani, Celal Talabani ve PKK (KADEK) ortak hareket etmektedir. Senaryo 1960 yılında ortaya konmuştur. Bu çerçevede ABDnin Ortadoğudaki tabii üssü İsrailin emniyetinin sağlanması Kürt Politikasının temelini oluşturmaktadır. Batıda Ortadoğunun kontrolü açısından İsrail, Yunanistan ve Ermenistandan oluşan Şeytan Üçgenini kurmuştur. -Yunanistanın son dönemde ekonomik zafiyette gösterilmesi bir gösteriden ibaret olmasın, sakın! Zira, Yunanistanda ekonomik zafiyet ile Türkiyede terörün azmasının zamanlamasına dikkatlerinizi çekerim.

Zaman içerisinde Kürtler İsrailin tabii müttefiki konumuna getirilmişlerdir. İşte bu çerçevede 1984 yılında Yunanistana Suriye ile yakınlaşma; Türkiyeye karşı Yunanistan-Suriye-Ermenistan ilişkisini sağlama görevi verildi. Komşumuz Yunanistan, Türkiyenin bölgedeki jeopolitik dengesini ve önemini sarsmak amacıyla batılı güçler tarafından bazı noktalarda psikolojik harp operasyonu örneği ile kullanılmıştır.

Yunanistan tarafından yapılan incelemede Türkiyenin hassasiyetleri belirlenmiştir. Bunları özetle şu şekilde belirtmek gerekirse;

*Türkiyenin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir Kürt isyanının başlatılması Yunanistana bir armağan olacaktır. Bunun için Hatayın acısını taşıyan Suriye müttefik olarak kullanılmalıdır.

*İran modeli irticai bir faaliyet desteklenmeli, Türkiyenin laik imajı zedelenmeli ve Batının desteğinin tamamıyla kesilmesi sağlanmalıdır.

Bu görüşleri Yunanistan Müşterek Psikolojik Harp Kuruluna götüren geçmişteki yönetimin lideri Papandreu, yapılan planlama çerçevesinde görüşleri uygulamaya koymuş ve Haziran 1984te Şamda, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad ile yaptığı görüşmede, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başına siyasi ve askeri bir gailenin açılması kararlaştırılmıştır.

Kuzey Irakta şekillenmekte olan minyatür Kürt Devletine benzer tarzda Azerbaycan topraklarında da bir Kürdistan ilan edilmiştir.

Türkiye, bütün dünya devletlerinin iştahını kabartan jeostratejik ve jeopolitik konuma sahiptir. Emperyalist devletler Türkiyeyi sürekli olarak kontrol altında tutmak istemektedirler. Osmanlı İmparatorluğunun duraklama ve gerileme devrindeki reform istekleri, günümüzde Demokratik Haklar ve İnsan Haklarına dönüşmüştür. Bu politikanın bir sonucu olarak özellikle taşeron sanayici, işadamları ve diğer kuruluşlar vasıtasıyla Türkiyedeki siyasi kürtçülük faaliyetlerini idare edebilmektedir.

İştah kabartan bu iki sihirli kelimeye dikkat derim...

En iyi düşman kimdir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletvekilliği dokunulmazlıklarının terör eylemlerine katılma ve terörü destekleme hallerinde kaldırılması için anayasa değişikliği teklifinin içeriğini açıkladı.

Bahçeli, Anayasasının 83.maddesinin değiştirilmesini istiyor.

MHP lideri, PKKlılarla sarmaş dolaş olan BDPli vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep etmekte.

Madde 1: Bu teklif AKP ve CHPnin desteği olmadan Meclisten geç(e)mez.

Madde 2: Geçmişte buna benzer tekliflere AKP ve CHP sıcak bakmadı. Bu teklifin de TBMMden geçmesi biraz değil epey zor, hatta imkansız.

Bu vesileyle:

* Dokunulmazlıkları kaldırmak çözüm değil ki. Yıllar önce HEPlilerin dokunulmazlıkları kaldırıldığında hangi sahnelerin yaşandığını, dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra başta Leyla Zana, Hatip Dicle ve Orhan Doğan olmak üzere HEPli vekilllerin önce TBMM Kulisinde ardından da Meclisin Dikmen kapısında ne hale getirildikleri film şeridi gibi gözlerimizin önünde canlanıyor..

* Türkiye bu filmi yeniden yaşamamalı. Bu tablo bu ülkeye haksızlık. BDPli vekilllerin dokunulmazlıkları kaldırılıp ardından da hapse tıkılmalarının çözüm olmadığı bilindiği halde bu yaşanmışlığın tekrar tekrar  yinelenmesi kime nasıl hizmet edecek Olsa olsa böyle bir tekrar, yaraları derinleştirir.

* BDPli vekilllerin dokunulmazlıklarının kaldırılıp partilerinin de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması hep bildik merkezlerin senaryosu değil de ne!

*Bu oyuna gelmek yerine bataklığı kurutmak lazım. Bu da ruhları yeniden fethetmekten geçer. Yani İslam kardeşliğinden. O bölgede terörü bitirmenin başka da yolu yoktur. Yegâne yöntem ve metod İslam kardeşliğini ruhlara yerleştirmek, gönülllere devşirmekten geçiyor.

Hiç olmazsa şu ilkeyi gözetmek gerekmez mi: En iyi düşman kontrolümdeki düşmandır...

NOT: Bugün 27 Ağustos 2012 Pazartesi... Uyan da balığa gidelim... 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 7 ay 27 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Takipçisiyiz...