TÜRKİYE'DE GÜZEL BACAK YARIŞMASI YAPILABİLİR Mİ?.. - 1-

Abone Ol

Değişirken bozulmak

Resmi olmasa da ilk güzellik yarışması, İpek Film Şirketi

tarafından 1926 da İstanbul daki Melek Sineması nda yapılır. Fakat bu yarışma

ciddiyetten uzak ve amatörce bulunduğundan sonucu ilan edilmez ve geçersiz

sayılır.

Cumhuriyietin ilanı ile birlikte herşey, her kavram ışık

hızıyla değişir. Eskiye, Osmanlı ya dair her ne var ise sadece eski olduğu

için lanetlenir hedef tahtasına konur. Gerilemenin  en büyük sebebi olarak görülür. Bu özden

kopuş öyle bir safhaya girer ki, İslam dinini terk edip ülkece Hıristiyanlık

dinine girmemiz gerektiği ve ilerlemenin ancak bu sayede gerçekleşebileceği

dahi konuşulur.

Konu ile ilgili olarak 13-16 Kasım 1970 tarihli Yeni

İstanbul Gazetesi ndeki neşredilen hatıralarında Kâzım Karabekir Paşa diyor

ki;   

18 Temmuz 1923 te Ankara İstasyonundaki binada

Teşkilat-ı Esasiye nin  1924 te kabul

edilen Cumhuriyet tarihinin ilk Anayasası taslak görüşmelerinde Anayasada

zikredilecek olan din maddesi üzerine konuşuyorduk. Ben içeriye girdiğim sırada

Tevfik Rüştü Bey konuşuyordu; 

Ben kanaatimi millet kürsüsünden de haykırırım

Kimseden korkmam Teşkilat-ı Esasiye mizde  dinimiz apaçık yazılmalıdır diyordu Bu sözleri duyunca şaşırdım ve

söz aldım ve dedim ki; 

  Teşkilat-ı

Esasiye de dinimizin İslam olduğu apaçık yazılıdır. Rüştü Bey hangi kanaati

haykıracaksın Hangi dini yazdıracaksın ... Hıristiyanlığı mı ...

Soyadı Kanunu ndan sonra BOZKURT lakabını alacak olan

meşhur Türkçü Millî Eğitim Bakanı Mahmut Esat Bey söz aldı ve sert bir biçimde

bana cevap verdi: 

Evet Hıristiyanlığı Çünkü İslam ilerlememize

engeldir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve dünyada bize kimse ehemmiyet

vermez dedi.

Fethi Bey söz alarak, bana gayet katı ve sert bir biçimde

şunları söyledi; 

Evet Karabekir biz Türkler İslamlığı kabul ettiğimiz

için böyle geride kaldık. Bunun için artık İslam da kalmamamız lazım   Ben de bu sözleri sarf edenlere karşı aynı

sertlikte cevap verip islamı savunurken oturumu idare eden Mustafa Kemal Paşa

sözümü kesti ve dedi ki; 

Müzakereler çok hararetlendi Burada kesiyorum.  

 Ne tuhaf ve ne

yazık değil mi Bu memlekette bir vakitler ne konular hangi ehliyetsiz ağızlara

konu olmuş ve ne pervasız sözler söylenmiş böyle...

Evet yanlış okumadınız bizzat bu ülkenin meclis üyeleri

tarafından İslam dininin bize zarar verdiği, bu yüzden Hıristiyanlığı kabul

etmemiz gerektiği konuşuldu.

İşte bu günlerde yani 1925 Eylül ün başında İstanbul da

inanılmaz bir şey oldu. Herkesin gözü önünde Taksim de 2013 Türkiye sinde bile

kolay kolay yapılamayacak bir yarışma yapıldı.

Güzel bacak yarışması!

Yarışmanın günü ve saati günler evvelinden Cumhuriyet

Gazetesi tarafından halka duyuruldu. Katılımın mümkün olduğu kadar fazla olması

için uğraş verildi. Ve 6 Eylül 1925 nüshasında yarışmanın haberi biraz da

üzüntü ile verildi. Zira katılım beklentinin çok altında oldu. Bu durum ülkenin

istendiği kadar gelişmediği ve Batılı olamadığı duygusunu yetkililerde

uyandırdı.

Cumhuriyet gazetesinin konu ile ilgili yaptığı haberde

aynen şöyle söylenmektedir;

Memleketimizde İlk Defa Yapılan Bir Müsabaka

Evvelki akşam güzel bacak müsabakasına dört hanım iştirak

etmiştir.

Beşiktaş Kulübü tarafından Taksim Bahçesi nde tertip

edilen bahçe eğlencelerinde güzel bacak müsabakası mevcut olduğunu yazmıştık.

Memleketimizde ilk defa icra edilen bu müsabakaya baldırlarının güzelliğinden

çok emin ve mağrur dört hanım iştirak etmiştir. Müsabakaya bu kadar az hanımın

iştirak etmesi, İstanbul da güzel bacak ve baldırların azlığından değil fakat

böyle bir müsabakanın pek yeni olduğu için iştirak cesaretini her güzel baldır

sahibinin gösterememesidir. Gerçi son zamanlarda elbiselerin diz kapaklarına

kadar kısalan etekleri hergün herkesin görmesinden dolayı herkesi bir bacak

müsabakasının hakemi yaptırmaktadır. Ama ortaya müsabaka sözü girince utanma

duygusu fazlaca olanların cesaretinin kırılması pek tabidir. 

Her ne hal ise bacak müsabakasına iştirak eden dört kadın

arasında birinciliği Enise Hanım isminde Amerikan Koleji nde okuyan bir küçük

hanım kazanmıştır. Kolej, Türk Hanımları Kıyafeti Gecesi nde çağdaş Türk

hanımını temsil eden Enise Hanım, şimdi İstanbul un en güzel bacaklı kadını

olmakla iftihar edebilir.

Dans müsabakasına iştirak eden çiftler arasında da Nadide

Hanım ile arkadaşı birinciliği kazanmışlardır.

Evet böyle demektedir 6 Eylül 1925 de Cumhuriyet

Gazetesi Hicap duygusundan dolayı katılımın az olması, dört hanımla

kalmasından da üzüldüğü anlaşılan Cumhuriyet Gazetesi muhabiri gelecek

senelerde bu durumun değişmesinden ümitli olduğu hissini de bize vermektedir.

Seneler hızla geçmekte ve Avrupa ile aramızdaki çağdaşlaşma anlamındaki

mesafenin kapanması için yetkililer ellerinden geleni yapmaktadır! Sırada

benzerlerine Avrupa da rastlanan bir yarışma vardır: Güzellik Yarışması .

Resmi olmasa da ilk güzellik yarışması, İpek Film Şirketi

tarafından 1926 da İstanbul daki Melek Sineması nda yapılır. Fakat bu yarışma

ciddiyetten uzak ve amatörce bulunduğundan sonucu ilan edilmez ve geçersiz

sayılır. Bu arada yarışmayı Araksi Çetinyan isimli, organizasyonunun yapıldığı

sinemada yer gösterici olarak çalışan bir genç kız kazanmıştır.

1929 da ise Avrupa da yapıldığı biçimde bir organizasyon

hazırlanır. Gerekli duyurular bizzat Cumhuriyet Gazetesi tarafından yapılır ve

başvurular kabul edilir. 6 Şubat 1929 da Cumhuriyet Gazetesi nde; Bizim

kadınlarımız da diğer Avrupalı kadınlar kadar güzeldir sloganı ile duyurusu

yapılan yarışmada, 21 Haziran a kadar 125 adayın fotoğrafı gazetenin birinci

sayfasında yayınlanır. Yarışma Cumhuriyet Gazetesi nin üst katında, saat

11:30 da başlar. Ön elemeyi geçmeyi başaran adaylar mayolu bir biçimde jüri

üyelerinin önüne çıkar. Bu durum İstanbul halkı içinde ciddi tepkilere yol

açar. Güzeller tek tek jürinin önüne gelerek, podyum işlevi gören genişçe bir

sehpanın üzerine çıkarak boy gösterirler. Yarışmaya katılım şartnamesinde

sadece bekâr hanımların katılabileceği duyurulmasına rağmen bir kaç gün önce

evlenen Hicran isminde bir hanım evli olduğunu gizler, mayosu ve topuklu

ayakkabısı ile  jüri heyetinin önünde

arz-ı endam eder, ve yarışmanın birincisi seçilir. İlerleyen günlerde yapılan

araştırmada Hicran Hanım ın evli olduğu anlaşılır ve birinciliği jüri heyetinin

başkanı olan Halid Ziya Uşaklıgil tarafından iptal edilir, ikinci olan Feriha

Tevfik Hanım birinci ilan edilir. 1929 yılında İstanbul da yapılan bu yarışma,

bizzat Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nin desteği ile gerçekleştirilir. Dünyadaki

Türk kadını imajını yeniden yaratmayı amaçlayan bu yarışmanın emrini, bizzat

Cumhurbaşkanı Atatürk ün verdiği bile dilden dile söylenir.

Takvimler 1930 u gösterdiğinde güzellik yarışması adı

altında kızlar kendini beğendirmek için ellerinden geleni yapmakta, Cumhuriyet

Gazetesi de bu yozlaşmaya çanak tutmaktadır. Peşpeşe yapılan organizasyonlarda

yarışmak için kızlar fotoğraflarını gazeteye göndermekte, gazetede bunları

süslü sözlerle halkoyuna sunmaktadırlar.

Köprünün altından çok sular geçmiş, çarşafı ile cephedeki

Kuva-i Milliye birliklerine erzak ve cephane taşıyan Müslüman Türk kadını yavaş

yavaş soyunmaya başlamış ve işin daha vahimi bunun bir vatan görevi olduğuna

hem kendi inanmış hem de halkı inandırmaya çalışmıştır. Nitekim 26 Aralık 1930

tarihinde yine Cumhuriyet Gazetesi haberini yaptığı bir yarışma için Güzellik

Kraliçeliği millî bir vazifedir. Eğer 1931 kraliçesi güzel olmazsa kabahat

münevver Türk kadınınındır denmektedir

DEVAM EDECEK