'Türkiye'de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor'?

Abone Ol

KİTAP ismidir başlıkta kullandığım isim. Kitabın yazarı

Prof. Dr. Ömer Dinçer. AK Parti iktidarında kritik görevler üstlenmiş bir isim

o... Erdoğan ın Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Projesi nin emanet ettiği

bir başdanışman... Başbakanlık Müsteşarı... Milletvekili... Çalışma Bakanı...

Millî Eğitim Bakanı...

Bu kadar önemli görevden sonra kendi isteğiyle siyasete

veda eden Dinçer, Türkiye de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor başlıklı

kitabında hem yakın geçmişe ışık tutuyor, hem yapılan hem de gerçekleşmeyen

reformları anlatıyor...

Ömer Dinçer kitabının önsözünde şunları yazıyor: Bu

kitap 2003-2007 yılları arasında yaşanan ve kamu yönetimini yeniden

yapılandırma projesi ekseninde dönen olayları, değişim sürecini, siyasi

çıkarlar içinde, güç mücadelesi yapılırken ülkemizin geleceğinin nasıl göz ardı

edildiğini hikâye ediyor. AK Parti iktidarının ülkeyi demokratikleştirme

mücadelesinin sadece bir boyutunu ele alıyor... Özellikle siyasi olaylarda

Gabriel Garcia Marquez in ifadesiyle gerçeğin evine ön kapıdan değil arka

kapıdan girilebiliyor. Çünkü ön kapı olayların gözlemlendiği ve sadece

fotoğrafının çekilebildiği bir yer. Olaylara ait gerçekler ise çıplak gözün

göremediği yerlerde gerçekleşiyor. İşte bu kitapla kameraların ve gözlerin

göremediği bazı olayları sahne arkasına çıkarmaya çalıştım.

Röportajda diyor ki: İdealist bir bilim adamı olarak

üniversiteden ayrıldım, danışman, ardından müsteşar oldum ve bu projenin (Kamu

Yönetiminde [BÜROKRASİ] Yeniden Yapılanma Projesi nin) başına geldim... Kamuyla

bürokrasi, hükümetle Meclis, siyasetle sivil toplum arasında hep Başbakanlık

Müsteşarı vardır. O zamana kadar, algısı itibarıyla devleti temsil eder. Ben

ise devletin yeniden yapılanmasına gönül vermiş bir bilim adamı olarak oraya

gittiğimde, devleti temsil etmek yerine BÜROKRASİNİN gözünde milleti ve

siyaseti temsil eden bir rol üstlendim galiba. Biraz da bunun etkisi oldu.

BÜROKRASİNİN karşısında halkın memnuniyetini koruyan bir konumda durmuştum...

Soru-Tabii, bu durum BÜROKRASİNİN HOŞUNA GİTMEDİ... Cevap- Hayır,

gitmedi. HALK MERKEZDE OLMALI sözü en önemli kırılma noktası oldu. İlk BTUK

(Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu) toplantısında anladım

bunu. O toplantı, vesayetin ete kemiğe büründüğü mekanizmadır. Devletin temel

duruşunu temsil eden aktör... O toplantıda kendimi çok yabancı hissettim...

S-2004 yılında Kamu Yönetimi Reformu nu kamuoyu ile

paylaştığınızda destek gördünüz ama... C- Evet. Vatandaşın hayatını

kolaylaştıracağız, BÜROKRASİNİN ağırlığını azaltacağız. Katılımı artıran,

Devlet memurunun imtiyazını artırmayacağız gibi düzenlemeler. Müsteşarlık

görevi, BTUK daki duruşum, Kamu Yönetimi Kanunu birçok insanı tedirgin etti. Ve

bana bir şey yapmaya karar verdiler...

Röportaj şu iki soru-cevap ile bitiyor.

Soru-TÜRKİYE DE DEĞİŞİM YAPMAK BU KADAR ZOR MU

Cevap- Gerçekten zor. Gelenekleri çok güçlü bir toplum. Devlet yönetim geleneği

çok güçlü. Osmanlı bile değişime ihtiyaç hissettiği zaman, değişim ve reform

dönemlerine bakın, hep çok sancılı ve kanlı geçmiştir. Türkiye de değişim

yapmak sancılı ve zorunlu.

S-Değişim teorisini anlattınız, Başkası dayatmamalı

dediniz. Ya bu ülke değişmek istemiyorsa C- O zaman, başka ülkeler arasında

yaşam kalitesi yüksek ve rekabet edebilir bir ülke olma hayalinden vazgeçecek

demektir. Dünyada itibar ve yüksek yaşam kalitesi istiyorsanız değişmek

zorundasınız çünkü çevreniz sürekli değişiyor.

İşte, biz kırk-elli yıldan beri DEĞİŞİM yani ADİL DÜZEN,

ADİL EKONOMİK DÜZEN derken, bir yönüyle bunları da kastediyoruz ve iyi

bilinsin ki; birileri istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır yani ADİL

DÜZEN gelecektir Ve s-SELÂM Tamamı için;

http://www.haberturk.com/gundem/haber/1169986-omer-dincer-uzuldum-yoruldum-ama-asla-pisman-olmadim