Türkiye, NATOya güvenerek yola çıkabilir mi?

Abone Ol

Beşli çetenin kontrolü altındaki BM ve doğrudan ABDnin kontrolü ve güdümündeki NATOya güvenerek Türkiyenin adım atması, daha doğrusu gündemimizdeki Suriye sorunu konusunda harekete geçmesinin yanlış olacağını düşünüyorum. Bunun çeşitli sebepleri var. En başta sözünü ettiğim kürsel örgütler daha kuruluş aşamasında belli ülkelerin ve güçlerin çıkarlarını korumak üzere dizayn edilmiş durumda. Çünkü gerek BM, gerek NATOda belirleyici olan ülkeler var, diğer ülkeler ise her ülkeyi koruyucu bir görüntü vermek adına buralarda yer alıyorlar.

Suriye olaylarının başından itibaren NATOdan yapılan açıklamalarda Türkiyenin yanında olunduğu ifade edilmekle birlikte geçen zaman, ülkemize yönelik bunca saldırılar karşısında AB ve NATO parmağını bile oynatmamıştır. NATOdan yapılan açıklamalarda ısrarla iki vurgu birlikte yapılmıştır. Suriye konusunda Türkiyenin haklı olduğu vurgulanıp, kendini savunma hakkı olduğu belirtilirken bunun yanında Türkiyeyi savunma konusunda hazır olunduğu ifade ediliyor.

Türkiyenin kendini savunma hakkı olup olmadığına herhalde NATO ya da ABD karar verecek değildir. Bunu belirleyecek olan Türkiyedir, Türkiye olması gerekir. NATOdan yapılan açıklamalarda ısrarla, "Kendini savunmak Türkiyenin hakkı" vurgusunun yapılması sanki Türkiye kendi meseleselini kendisi çözsün anlamına geliyor. Bu sözlerin hemen arkasından,"NATOnun Türkiyeyi savunma planı hazırdır" denilmesi örgüt yasasının bir gereği olarak ifade edilmektedir. En azından ben böyle algılıyorum.

Bu arada NATO Genel Sekreteri Rasmussen, "Gerektiğinde Türkiyeyi korumak için planlarımız hazır" dedikten sonra hemen ekliyor,"Fakat umarım gerek kalmaz". Bu açıklamanın ardından başka bazı NATO yetkilileri ise, "Yeni bir planlama yok. Onlarca yıldır var olan planlardan bahsediyor" şeklinde görüş açıklıyorlar. Kısacası yukarıdan beri aktarmaya çalıştığımız hususlar dikkate alındığında Türkiye Suriyeye yönelik bir savaş kararı alacaksa bunu kesinlikle NATOya güvenerek yapmaması gerekiyor. Bu noktada Suriye ile muhtemel bir çatışmada Türkiyenin NATOya ihtiyacı var mı sorusu akla gelebilir. Eğer NATO ya da ABDye ihtiyacı varsa, yani Türkiyenin muhtemel bir çatışmayı tek başına göğüsleyecek gücü yoksa -buna ihtimal vermiyorum- NATOya güvenerek harekete geçmesinin doğru olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Suriyede çatışmaların başlamasından bu yana NATO ve ABD sorunun çözümünü Türkiyeye havale etmiş görünüyor. ABDnin olaylara kayıtsızlığı genellikle başkanlık seçimlerine bağlanıp, başkanlık seçimlerinin arkasından Suriye konusunda daha aktif bir rol üstleneceği söyleniyor olsa da NATO, Afganistan ve Libyadaki gibi Suriye konusunda istekli görünmüyor.

Bu arada Irak yönetiminin tavrı da dikkat çekicidir. Bugünkü Irak yönetimi işgal döneminin ortaya çıkardığı bir yönetim olduğuna, ABD bu ülkeden çekilmeden askeri ve ekonomik pek çok anlaşma imzaladığına göre bugün Rusyadan yüklü miktarda silah siparişi veriyor olması sanki ABD ile Rusya arasında dünyanın paylaşımı konusunda yeni gizli mutabakatın varlığını akla getiriyor. Öyle olmasaydı Suriyedeki gelişmeleri ne ABD ne de NATO böylesine kenardan izlemekle yetinmezlerdi. Bu bakımdan Suriyedeki çatışmaların çözümü sanki Rusyanın onayına havale edilmiş gibi bir görüntü ortaya çıkarıyor.

Demek istediğim o ki, olaylar kesinlikle görüldüğü gibi değil. Bu bakımdan Türkiye muhtemel bir çatışmada kendi göbeğini kendisi kesmek durumunda. Görünen bu. Böylece Türkiyenin güç kaybetmesi, emperyalist güçlerin bölgemize yönelik planlarının daha rahat bir şekilde hayata geçirmesi öngörülüyor olabilir.