Yüzyıllardır Türk müziğinin en güzel sesli çalgılarından olan ud, Türk ustalarının maharetli ellerinde bir sanat eserine dönüşüyor. Türk ustalarının yaptığı udlar, Almanya dan Suudi Arabistan a kadar tüm dünyada tercih ediliyor.
Yüzyıllardır Türk müziğinin en güzel sesli çalgılarından olan ud, Türk ustalarının maharetli ellerinde birer sanat eserine dönüşüyor. Ustaların elinde tüm incelikleriyle oya gibi işlenen udlar, ABD‘den Yunanistan‘a, Almanya‘dan Suudi Arabistan‘a kadar tüm dünyayı geziyor.
Kökeni ‘‘Sarısabır-ödağacı‘‘ anlamındaki ‘‘el-oud‘‘ kelimesinden gelen çalgı, yüzyıllardır müzik sanatının en güzide enstrümanları arasında yer alıyor. Yapımı ve çalınması en zor çalgılardan olan ud, tekne (gövde), göğüs (kapak), sap, burguluk ve teller olmak üzere beş ana parçadan oluşuyor.
Türkiye ud yapımında önemli yer tutarken, Türk ustalarının elinden çıkan bu çalgı Türk Müziği‘ne gönül verenler tarafından tüm dünyada tercih ediliyor.
Ud ustası Metin Kesici, ud yapımıyla ilgili bilgi verirken, yirmi yıla yakın süredir bu işle uğraştığını söyledi. Emekli olduktan sonra amatör hevesle udun ses tablosunu inceleyerek bu işe başladığını anlatan Kesici, ud yapımının ustalık ve incelik isteyen bir uğraş olduğunu kaydetti. İyi udun niteliklerinin çalan kişiye göre değiştiğini ifade eden Kesici, ‘‘Ancak iyi ud, çala çala bulunur. Ben udlarımı satmadan önce kendim çalar ve en güzel sesi bulmaya çalışırım. Benden onay almayan ud, asla sahibine teslim edilmez‘‘ dedi.
Türk müziğine büyük bir ilgi olduğunu dile getiren Kesici, ‘‘Türk müziğine ilginin azaldığını söylüyorlar. Ancak bizim aldığımız ud siparişleri, müthiş bir ilginin olduğunu gösteriyor. Aylar sonrasına verdiğimiz siparişler var‘‘ diye konuştu. Udlarına yurtdışından da büyük talep geldiğini belirten Metin Kesici, yaşanan bu talebi şöyle anlattı: ‘‘Ben bugüne kadar çok ud hediye ettim. Özellikle ud almaya parası yetmeyen öğrencilere çok ud hediye ettim. Geldiklerinde elimizde varsa kimseyi boş göndermiyoruz. Bunun yanı sıra, bir de udlarımızı yurtdışına gönderiyoruz. Büyük bir talep var Türk udlarına... ABD‘den Yunanistan‘a, Suudi Arabistan‘dan Almanya‘ya kadar udlarımız dünyayı geziyor. Önce oradaki vatandaşlarımız alıyordu. Şimdi methini duyanlar Türk udlarını arıyor. Biz kesinlikle en mükemmeli arıyoruz ve talep de buradan ileri geliyor.‘‘
Kökeni ‘‘el-oud‘‘ olan ud enstrümanının ismi, baştaki ‘‘el‘‘ takısının atılmasıyla Türkçe‘ye ‘‘ud‘‘ olarak yerleşti. Batılılar, 11-13. yüzyıllar arasındaki Haçlı seferleri sırasında tanıyıp Avrupa‘ya götürdükleri bu saza, Fransa‘da ‘‘luth‘‘, İngiltere‘de ‘‘lute‘‘, Almanya‘da ‘‘laute‘‘, İtalya‘da ‘‘liuto‘‘, İspanya‘da ‘‘alaud‘‘ ismini verdi.
Bu sazı ilk defa 7. yüzyılda Horasan‘dan Bağdat‘a çalışmaya gelen Türk işçilerin elinde görmüş olan Araplar, bu enstrümana göğsünün yapıldığı sarısabır ağacından anlamına gelen ‘‘el-oud‘‘ adını vermişlerse de bazı kaynaklar Türkler‘in kullandığı kopuzun, udun atası olduğunu ileri sürüyor.
‘‘Pi-Pa‘‘ adlı Çinli-Türkistanlı, ‘‘barbud‘‘ adlı İranlı benzerleriyle çağları aşan ud, Osmanlı sarayının düğün şenlikleri nedeniyle yazılan minyatürlü ‘‘surname‘‘lerinde ön plana çıktı.
Beş esas parçadan oluşan ud, genellikle maun, ceviz, paduk, vengi, nadiren de kelebek, erik veya zeytin ağacından yapılıyor. Eskiden uzun süre zeytinyağına yatırılan genç ve erkek kartalın kanadından yapılan mızrab da bu sazın ses kalitesini etkileyen en önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Bütün Türk Müziği çalgıları gibi tamamen el işçiliği isteyen ud yapımı, çok meşakkatli, uzun zaman gerektiren ve gerçekte çok önemli bir sanat dalı. Bugüne kadar usta-çırak ya da baba-oğul usulü ile imal edilen ud, imal edenin ismiyle anılıyor. Dünyanın birçok yerinde özellikle Arap ülkeleri ve Amerika‘da ud imal edenler bulunurken, Türkiye‘de imal edilen udlar, alanında rakipsiz kabul ediliyor.
Bakımı ve muhafazası da özen isteyen udun göğsü ve teknesinin hiçbir şekilde ıslak bez, sabun, alkol, metal parlatıcı gibi kimyasal maddelerle temizlenmemesi tavsiye ediliyor. Udun çalınmadığı zamanlarda göğsü üzerinde yüzüstü gelecek şekilde ışık alan bir dolap içerisinde muhafaza edilmesi öneriliyor.