Türk Telekomdan sıtkımız sıyrıldı!

Abone Ol

Bulunduğumuz yer Küçükçekmece, Sefaköy.

Tam da Bahçelievler ile Küçükçekmece Belediyesini ayıran sınır bölgede...

Tamam da, “şimdi durup dururken bunu niye anlattın ” diyeceksiniz…

Haklısınız…

Şundan;

Bulunduğumuz bölge Avcılar Türk Telekom’a bağlı.

Bu bölgede ADSL hizmeti normalde fiber internet olması gerekirken santral konulmadığı için ancak 8 ila 16 mbps’e kadar internet hızı sunulabiliyor.   

O da tam değil… Türk Telekom bu hizmeti 16 mbps değil, 11 ila 14 mbps’e kadar verebiliyor. Bu da gerçekten çok ilginç…

***

Daha da ilginç olanı şu;

Yıllardır bu sorun bu bölgede her nedense çözülemedi…

Mesela bizim gazetede internet ara ara kesintiye uğrar, sık sık sorun çıkarır...

Amma velakin bizden hemen bir üst caddede,  fiber internet santrali olan yerlerde 32 mbps’e kadar internet hizmeti verilebiliyor.

Ücret olarak yaklaşık aynı paraları ödüyoruz ama aynı hizmeti alamıyoruz.

***

Ne iş sayın Telekom yetkilileri, ne iş!

Bu çağda bu ayıba imza atıyorsunuz…

Bir bilek hareketi ile halledilmesi gereken bir hizmet aslında bu. 

Koca bir camianın temsilcisi konumundaki gazeteyi mağdur ediyorsunuz ya!

Helal olsun size valla, helal olsun!

***

Bu vesileyle…

Yiğit Bulut eski gazeteci ve televizyoncu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Başdanışmanı.

Yiğit beyin bir şapkası daha var; Türk Telekom Yönetim Kurulu Üyesi.

İnternet kullanmanın ne demek olduğunu çok iyi bilen Yiğit Bulut istirham etsem, teknik yetkililere bir sorabilir mi, acaba;

“Sahi, o bölgede neler oluyor Milli Gazete’nin bu mağduriyeti nereden kaynaklanıyor ” diye…

Memnuniyet duyarım…

Güzel Şeyler De Oluyor…

Tarım Bakanlığı’ndan bir bürokrat ilginç noktaları içeren bir değerlendirme gönderdi. Okumanızda yarar var;

“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’nün (TAGEM) Ar-Ge desteğiyle, Prof. Dr. Kazım SEZEN liderliğinde 2012-2014 yılları arasında yürütülen “Bacillus thuringiensis ssp. tenebrionis, Mm2 İzolatının Coleoptera Zararlılarına Karşı Biyopestisit Olarak Geliştirilmesi” isimli proje tamamlandı.

Projede formüle edilen ve bir toprak bakterisi olan ‘Bacillus thuringinsis ssp. tenebrionis’i içeren biyolojik preparat laboratuvar ve arazi denemeleri başarıyla sonuçlandırıldı.

Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi kampüsündeki Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren, KAR-BİYOSİT Biyoteknoloji Ar-Ge Şirketi, TAGEM’in de katkısıyla, Türkiye’de ilk defa Coleoptera grubu fındık zararlısı böceklerin fındık bahçelerinde yaptıkları zararı engelleyen, çevre ve insan dostu organik bir zirai mücadele ilacı (biyopreparat) üretti.

TAGEM Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanı Doç. Dr. Birol AKBAŞ ve Koordinatör Ahmet Yasin GÖKÇE projenin uygulamaya aktarılacak hususlarını yerinde görmek için 26/09/2014 tarihinde Teknokentte incelemelerde bulundular. Akbaş, incelemeleri esnasında; Türkiye’nin dünya fındık üretiminin ve ihracatının yaklaşık % 75-80’ini karşıladığını, Dünyada fındık üretimi açısından 1. sırada olan ülkemizin dekar başına alınan verim açısından diğer ülkelerin gerisinde olduğunu belirtti.

Bunun en büyük sebebi Fındık kurdu (Balaninus nucum) ve Mayıs böceği (Melolontha melolontha). Bu zararlılar ile daha etkili ve güvenilir mücadelenin, toksik etki göstermeyen, direnç problemi olmayan, çevre dostu ve selektif etkili biyolojik bir preparat ile mümkün olabileceğini ekledi.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından da izin verilen Bacillus thuringiensis bakterisini içeren biyolojik pestisitin formülasyonu ve ürün haline getirilmesi KAR-BİYOSİT Biyoteknoloji Ar-Ge Şirketi tarafından gerçekleştirildi.

Ruhsat işlemleri tamamlandıktan sonra bu biopestisit sayesinde tarım ve ormancılık alanlarında ürün kayıplarına neden olan Coleoptera takımı zararlı böcekler ile çevre ve insana zarar vermeden, etkili bir şekilde mücadele edilmiş olacak.

Geliştirilen biyopreparatın kullanılmasıyla, fındıkta verim düşüşüne ve önemli ekonomik kayıplara neden olan zararlı böceklere karşı insan ve çevre dostu bir mücadele yöntemi ortaya konulmuş olacak.

TAGEM tarafından desteklenen bu AR-Ge projesi sayesinde bu biyopreparatın ruhsatlandırılıp üretilmesiyle, ülkemizde ilk kez Coleopteran zararlılarına karşı yerli üretim bir biyolojik mücadele preparatı geliştirilmiş ve üreticinin hizmetine sunulmuş olacak.”

***

Metinde teknik terimler fazla. Tam anlamadım ama herhalde, “Türkiye’de güzel şeyler de oluyor.” dedirten bir gelişme. Aktarayım istedim…

Ama benim aklım hâlâ fındık fiyatlarındaki rekor artışta…

“Barışı ancak bu coğrafyanın yerli unsurlarının birlikteliği getirir”

İslam adına Müslüman kıyımı yapan taşeron bir terör örgütünün Irak ve Suriye’de yürüttüğü katliamlar hız kesmeden sürüyor. Müslümanların yaşadığı bir ülkeden Müslümanların yaşadığı bir başka ülkeye, Müslümanların yaşadığı bir şehirden Müslümanların yaşadığı bir başka şehre ateş düşüren bu katliamlar en son Müslüman kardeşlerimizin ve akrabalarımızın olduğu Kobani’ye ulaştı.

Bölgede yaşanan bu katliamın sorumlusu başta ABD, AB ve İsrail’dir. Bunu görmeden yapılacak her türlü değerlendirme gerçekleri halı altına süpürmedir. Afganistan’dan Libya’ya, Suriye’den Sudan’a İslam coğrafyasında Müslüman kıyımı yapan ABD’nin, yine Müslüman kıyımı yapan taşeron terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadele göstermeliktir. ABD önceliğindeki Koalisyon Güçleri’nin derdi katliamı engellemek değil, Büyük Ortadoğu Projesini gerçekleştirmektir.

İsrail’in Filistin’de Müslümanlara karşı yaptığı katliamların amacı neyse, Irak’ta ve Suriye’de İslam adına kıyım yapan bu taşeron terör örgütünün de amacı odur. Farklı mezhepten ya da anlayıştan olduğu gerekçesi ile önce Müslümanları tekfir eden, ardından da tekfir ettiği Müslümanları hunharca katleden bir örgütün kime ve neye hizmet ettiği ortadadır.

Irak, 2003 ABD işgalinden sonra can ve mal güvenliğinin olmadığı bir coğrafyaya dönüşmüştür. Suriye 2011 Mart ayından itibaren can ve mal güvenliğinin olmadığı bir coğrafyaya dönüşmüştür. Başta Irak ve Suriye olmak üzere bölge ülkelerinin topraklarının kendi kutsal toprağı olduğunu iddia eden İsrail’in her iki ülkede yaşanan bu kaos ortamında payının olmadığını düşünmek aymazlıktır.

Aynı şekilde bir damla petrolü bir damla insan kanından daha değerli gören ırkçı emperyalizmin bu kaos ortamında payının olmadığını düşünmek de bir o kadar aymazlıktır.

Öte yandan bölge ülkelerinin yaklaşık yüz yıldır kendi halklarına karşı adil bir yönetim sergileyememeleri, farklılıkları yok saymaları ve tek tip bir kimlik dayatmaları bin yılı aşkın kadim bir kardeşliği sıkıntıya sokmuştur.

Araplar, Farslar, Türkler, Kürtler ve diğer toplulukları bu coğrafyada bir arada tutan İslam Kardeşliğidir. İçerisinde inkârın, içerisinde asimilasyonun, içerisinde ötekileştirmenin olduğu bir anlayışın İslam Kardeşliğinden söz etmesi hem mümkün değildir, hem de inandırıcı değildir. (Anadolu Gençlik Derneği Van İl Başkanlığı)

NOT: Bugün 19 Ekim 2014, Pazar… 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!