Tüm dünyanın selameti için önce Gazze’nin selameti

Abone Ol

Milletler yalnızca ekonomik rakamlarla, askeri güçle, diplomasiyle ya da siyasi hesaplarla ayakta kalmaz. Her milletin bir ruhu vardır. O ruhu diri tutan, varlığını asırlar ötesine taşıyan bir köktür. Milletler köklerinden aldığı güçle bugünlerini ve yarınlarını inşa ederler.

Bizim köklerimizi anlamak için Malazgirt’e, Kosova’ya, İstanbul’un fethine dönüp bakmamız gerekmektedir. Zira Erbakan Hoca’mız Milli Görüş’ü tarif ederken, “Herhangi bir kimse Malazgirt'te inanışının şahlanışını yaşamadan, Kosova'da, Niğbolu'da bir kılıç olup parlamadan, Ulubatlı Hasan olup İstanbul'u fethetmeden, Sultan Fatih olup atını denize sürmeden, Kanuni olup şanlı ordularıyla Avrupa'nın içlerine yürümeden, Seyit çavuş olup 250 kiloluk mermiyi, ‘Ya Allah’ deyip namluya sürmeden, bir insan Sakarya'nın siperlerine girmeden ve Kıbrıs'ta düşman tahkimatının arasından geçmeden Milli Görüş'ün ne olduğunu anlayamaz” demişti. Bu tarif aynı zamanda Milli Görüş’ün köklerini de anlatmaktaydı. Tarih boyunca nice fırtınalara, işgallere, darbeler ve dayatmalara rağmen bu milleti ayakta tutan da bu Milli Görüş ruhudur. Bugün Sumud ve Necmettin Erbakan gemilerinin yola çıkışıyla birlikte bir kez daha gördük ki bu toprakların ruh kökü hâlâ canlıdır.

Saadet Partisi ve Milli Görüşçü kuruluşlar, milletin vicdanını ayağa kaldıran ve insanlığa yeniden adalet çağrısı yapan bir “ruh kökünü” temsil etmektedir. Saadet Partisi’nin son kongresinde Sayın Genel Başkan Mahmut Arıkan’ın dikkat çeken sözleri, bu ruh kökünün geleceğe nasıl taşındığını anlatır nitelikteydi. “Kaptan Saadet, Rota Selamet” ifadesiyle başlayan yeni dönem, kısa süre sonra “Kaptan Saadet, Rota Gazze” vurgusuyla insanlığın ortak vicdanına yöneldi. Bu ifadeler, kuru bir slogan değildi. Milli Görüş’ün yarım asrı aşan çizgisinin bugüne uzanan güçlü bir yansımasıydı. Çünkü Gazze’nin özgürlüğü, yalnızca Filistin’in değil, bütün insanlığın selameti anlamına gelmektedir.

Milli Görüş kurumları “Yaşanabilir Bir Türkiye” ve “Yeni Bir Dünya” ilkelerini ortaya koyduğu zaman bu işi ahlâk ve maneviyatla yapamayacağı, bu dünyanın bazı gerçekleri olduğu ile ilgili laf kalabalıkları yapılır. Milli Görüş ise hamasetten arınmış söylemlerini defalarca olduğu gibi eyleme nasıl döküleceğini tekrar göstermiştir. Öyle ki Milli Görüş, “Gazze kırmızı çizgimizdir” diyerek kınamalarla vakit kaybetmemiş bu milleti harekete geçirecek bir çalışmaya öncülük etmiş, bununla yetinmeyip iki milletvekilini her türlü tehlikeyi alarak filolara katılmak üzere Tunus’a göndermiştir.

Milletvekillerimiz de diğer Sumud katılımcıları gibi sürecin bir ferdi olmuş yeri geldiğinde yorgunluktan yerde uyuya kaldıklarına dair fotoğraflar gündemimize düşmüştür. İşte bu yüzden Milli Görüş, kuru bir siyasi hareketin ötesinde, insanlığın ruh kökü olma misyonunu taşımaktadır. Zira bu hareket için siyaset hiçbir zaman bir iktidar yarışı olmadı. Aksine siyaset bu hareket için hak ve adalet mücadelesidir. Siyaset bu hareket için amaç değil yaşanabilir bir dünyanın inşasında ancak bir yoldur, araçtır. Saadet Partisi’nin yeni döneminde “Kaptan Saadet Rota Gazze” misyonunu yüklenmesi gösteriyor ki köklerinde taşıdığı bu misyonla Saadet Partisi bir siyasi hareketin sınırlarını aşmış tüm insanlığın selameti için çalışan bir harekete dönüşmüştür.

Milli Görüş öncülüğünde hazırlanan Necmettin Erbakan filoları ve paydaşı olduğu Sumud filoları yalnızca insani yardım malzemeleri taşımıyor. O gemiler, vicdanın en saf halini, dayanışmayı, kardeşliği ve insanlığın ortak özlemini “yaşanabilir bir dünya” umudunu da taşıyor. Zira dünyanın bir kısmını açlık ve bombalarla diğer kısmını kapitalist sistem, medya ve teknolojinin manipülasyonları ile zulme ve gözyaşına boğan aynı canavar. Ve bu canavardan kurtulmadıkça insanlık nefes alamayacak. Sumud filoları, dünyanın bu canavardan kurtulmak için topluca harekete geçmesidir.