Travma

Abone Ol

Krizler ülkesi olarak anılan Türkiye, içerden veya dışardan özel olarak üretilen suni gündemler ve travmaların gölgesinde yaşamaya mahkum bir görüntü çiziyor. Hani bilgisayarları çökerten, virüslü mesajlar vardır. Bunun gibi, sanki, Türkiye nin kendi iç dinamiklerini hayata geçirmesini istemeyen gizli güçler, zaman zaman bünyemize bizim kendi dertlerimizi çözmemizi engelleyen farklı farklı travmalar pompalıyorlar. Bundan aylar önce Cumhurbaşkanlığı seçim sürecini, birileri krize dönüştürmeyi becerdi. Durumdan vazife çıkaranların imal ettiği 367 tartışması Daha öncesinde Cumhurbaşkanlığı köşküne türbanlı bir eşin çıkmamasına yönelik boş ve sığ tartışmalar. Erken seçim süreci Ardından oluşan meclis yapısına yönelik "Malezya mı oluyoruz Mahalle baskısı geliyor" şeklinde kargaları bile güldüren medyanın suni gündemi. Anayasa Tasarısı tartışmaları Ve yıllardır üstü örtüle örtüle, diplomatik arenada çözüm aranmadığı için kronikleşen terör gündemi.

Herkes ayrı bir telden çalıyor Kimileri Başbakan Erdoğan ile Bush görüşmesini terör tartışmalarının bitirileceği bir zemin olarak lanse ediyor, kimileri acziyetimizin belgesi olarak.

Ama, ortada hazin bir gerçek duruyor. Türkiye, son yedi ayını kaybetmiştir Ve, bu tartışmaların gölgesinde 2008 in de ilk ayları kayıp durumdadır. Herkes bir şeyler bekliyor Ama, hükümet, seçimlerde medya yanılmasıyla elde ettiği büyük oy potansiyelinin ivmesiyle kendisinden atak bekleyen, iş bekleyen herkesi hüsrana uğratmıştır. Günlerdir PKK terörü, DTP, Sınır Ötesi operasyon, anında istihbarat anında operasyon tartışmalarıyla boğuşuyoruz Emekli paşalar konuşmasın, şunlar sussun, bunlar sussun Konuşan Türkiye diye bir slogan vardı Şimdi ise, "Konuşulmayacak!"... Sus!

Yoksa "Kol kırılır yen içinde kalır" felsefesinin hakim olduğu bir yapı mı demeliydik !

İşine gelmeyenler Dağlıca daki baskınla ilgili haber alma özgürlüğünü de kısıtlamaya çalışmışlar, RTÜK e direktif vererek medyayı da engellemeye çalışmışlardı. Elbette, bazı şeylerin kapalı kapılar ardında konuşulması gerekir Bazı gerçeklerin kamuoyuna açıklanması her zaman doğru değildir "Her doğru her yerde söylenmez" diye genel bir prensip vardır. Bizce, bu işleri kaşıyan, bu işlerde ortalığı bulandıran ve ortalığı vaveylaya veren, pireyi deve yapmakta mahir olan medyanın kendisiydi. Ölçüyü kaçıran, endazeyi şaşıran medyanın kendisiydi Muhalefet yapacağız, ortalığı bulandıracağız diye ekranlarına aldıkları herkesi ölçüsüz ve sınırsız şekilde konuşturdular Ve, şimdi toplumun akil adam olarak değerli fikirlerinden istifade edebileceği, ölçülü konuşmalarıyla milleti enforme edebilecek insanların zeminini de kaybetmiş olduk. 

Bu travmayı ne zaman atlatabileceğimizi bilmiyoruz Hükümetin de son dönemde ülkeyi normalleştirme yönünde yaptığı hiçbir çalışma yok Kriz yönetimleri sıfır Ve, açıkça söylüyoruz ki, önümüzdeki dönemde ülkeyi içinden çıkılmaz ekonomik krizler bekliyor. Sorunlar büyüyor, dağ gibi oluyor. Gelen zamlar bunun habercisi Piyasalar istim üzerinde... Bir krizle gelen, bir krizle gider