Toplumsal değişim Âdem (a) ile başlayan bir süreçtir. Ancak değişimin iki sarkacı vardır; bir tarafta nebevi gelenek diğer tarafta şeytani süreç. Âdem ile başlayan nebevi egemenlik süreci, şeytanın ve takipçilerinin müdahalesiyle zaman zaman kesintiye uğramıştır. Buna karşın göklerin ve yerin Rabbi, nebevi geleneği sürdürmesi adına yeryüzüne Peygamberler ve onların eşliğinde kitaplar göndermiştir. Böylece nebevi değişim üstünlüğü sağlanmıştır.
Son nebi/resul ile birlikte kıyamete kadar Müslümanların değişmeyen ve toplumları değiştirmek için ellerinde bulunan Kur’an-ı Kerim ve nebevi sünnet; toplumsal değişimin rolünü üstlenmekte ve esaslarını barındırmaktadır.
Şeytanın değişim sürecini yönetmesi ise “somut/beş duyu ile hissedilen” bilimsellik putu ve şehvetin öne çıkarılması ile yürütülmektedir. Alım gücü yüksek bireylerde ve zengin ülkelerde değişim “somut” algı üzerinden gerçekleşirken diğer toplumlarda ise “şehvet” algısı ile bu durum ön plana çıkmaktadır.
Değişim iki şekilde gerçekleşmektedir; bireyden topluma veya toplumdan bireye doğru değişim. Bireyin toplumu değiştirme süreci ile toplumun bireyi dönüştürme süreci aynı etki ve oranda değildir. Bireyin toplumu etkileme süreci bazen çok uzun sürmekte hatta başarısız kalırken, toplumun bireyi değiştirme ve dönüştürme süreci çok hızlı bir şekilde olup, başarı grafiği de yüksektir.
Ancak tarım toplumu ile bilgi toplumu aynı değildir. Mahiyet farklılığı vardır. Etkilemede ve etkileşimde çok ciddi farklar söz konusudur. Tarım toplumunda güç/değişim motoru insan nüfusu ve kalabalığı ile ölçülürken; bilgi toplumunda insan nüfusundan öte güç; bilgi, iletişim ve ulaşım araçlarıdır.
Bu anlamda bilgi toplumunda, 21.yy.da toplumsal değişim; insanlara birebir hitap eden ve onlara ulaşan araçlarla meydana gelmektedir. Öyle ki tarım toplumlarında insanlara hitap etmek için; büyük meydanlara, stadyumlara ve arenalara ihtiyaç vardı. Onlara ancak bu şekilde ulaşmak mümkündü. Bilgi toplumunda ise medya araçları ile bireylere; Televizyon, gazete, dergi, kitap ve en önemlisi internet üzerinden sosyal medya denilen araçlarla; evde, arabada, hastanede, ibadet yerlerinde kısacası hayatın her alanında ulaşılabilmektedir. Buna göre tarım toplumunun değişimi ve dönüşümü yüz yılları alırken bilgi toplumu çok kısa sürede değişime uğramaktadır.
Medya araçlarını ellerinde bulunduranlar bir avuç da olsalar toplumsal bir güce kavuşmaktadırlar. Bu güce sahip olanlar değişim ve dönüşümün ana aktörü olmaktadır. İşte Müslümanların yaşadığı coğrafyada menfi anlamda ortaya çıkan değişimin temelinde bu gerçek yatmaktadır.
Değişimin iki sarkacından biri olan şeytan ve dostları; bilgi, iletişim ve ulaşım araçlarını büyük oranda ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu gerçekten hareketle Müslümanlar gündemlerini ona göre oluşturmak; nebevi bir değişim sürecini gerçekleştirmek üzere; kısa, orta ve uzun vadeli plan, program ve projelerini yapmak durumundadırlar.
Bilgi toplumunda yaşadıkları halde tarım toplumunun özelliklerini taşıyanlar; bilgiyi kuşanamayanlar; bilgi toplumu üyeleri ile yarışmaları mümkün değildir. Onlar tarafından değişime uğratılmaları da kaçınılmazdır.