Adını duyardık ama konuşmalarını dinleyemezdik. Haber verenler, “Korkusuz” diyorlardı.
01 Ocak 1981 yılında İstanbul’a geldiğim hafta daha önceden tanıyanlarla beraber hafta sonu sohbetlere başladık.
Hafta içinde akşamları bir cami veya bir salonda yine dini sohbetlere başlayınca Timurtaş hocayı tanıyanlarla da tanışmaya başladık.
Onlardan biri anlatıyor; “Biz üç kardeş, memlekette iken geçimimizi düğünlerde saz çalarak ve milleti oynatarak kazanıyorduk. Birimiz bağlama, birimiz cümbüş, birimiz darbuka çalardık.
Millet fakir olduğundan verdikleri para bizi tatmin etmiyordu ve İstanbul’a taşındık.
İşlerimiz iyi gitti, Cuma namazlarımızı geçirmezdik. İstanbul’a gelince farklı sesler duymaya başladık.
Müzisyenlik hareketli bir iş, İstanbul’daki işimiz de hareketli. Onun için Cuma günü hareketli vaazlar bizi tatmin ediyordu.
Bir gün Timurtaş hocayı dinledik, tanıştık ve beş vakit namazımıza başladık.
İstanbul’daki bütün hareketli toplantıları, tepkileri, boykotları ibadet kastıyla desteklemeye devam ettik” dediler.
Ben, hoca efendiyle tanıştım, birbirimizi sevdik, vaazlarına yasak konulduğu günlerde Cuma namazını kılmak için benim Cuma vaazı verdiğim camiye gelirdi.
Ben de O’na, “Buyurun, vaazı siz yapın” teklifime, “Seni de benim gibi yaparlar” diye cevap verirdi.
O günlerde ve tüm zamanlarda Diyanet’te görev yapanların hepsini Allah afvetsin.
Ammaaa en başta yetki sahibi olanları daha çok afvetsin.
Hoca efendiye Allah celle celalüh, afvıyla rahmetiyle muamele eylesin.
Şimdi hoca efendinin imam-hatip öğrencisi iken aylık İslam mecmuasında yayınlanan şiirini sunuyorum:
İSLAM VE O…
İnim inim inlerdi bir zamanlar
Semadan sağnak sağnak yağardı baran-ı şer
Lal olmuş susmuş idi Hakk’ın hukukun sesi
Adeta kesilmişti HAKİKAT’ın nefesi
Mâl-i natıktı insan, ilim irfan susmuştu
Müşriklerle münkirler bol bol küfür kusmuştu
Edep hayâ gitmişti namus şeref kaçmıştı
Cevr ü cefa yapanlar etrafa kin saçmıştı
Mürşit gözleyenler Allaha el açmıştı
Uçurumlaşmıştı her yer kaybolmuştu doğru yol
Artık fark edilmez hale gelmişti sağ sol
Sırrı hilkat Muhammet (S.A.V.) işte böyle bir anda
Islah-ı âlem için doğdu Arabistan’da
Nura kavuşmuştu cihan sen doğunca ey Nebi!
Anarız seni her an ey hilkatin sebebi
Sensin çünkü âlemin hem mürşidi hem şahı
Eğer olmasaydın sen bulamazdık penahı
Verd-i ahmer kokuyu sensiz nerden alırdı
Gülmeseydin cihana ahlak nerde kalırdı
İzin ver ben fakire hakine yüz süreyim
Leb-i mahcubumla ben “ÂŞIKINIM” diyeyim
Ellerim titreyerek tutmuş iken şu kalemi
Rahmet ile seyreyle şu perişan halimi
İçin için yanarken şu zavallı varlığım
Mübarek cemalini görmektir tek darlığım
Levlake… Levlake… Lema halaktü’l Eflake
Ediyor seni beyan ŞAH-I MÜLKÜ EMLAK
TİMURTAŞ UÇAR İMAM HATİP OKULU İSTANBUL
Nasıl?
O günlerin imam-hatiplisi ile bu günleri kıyaslayıverin diye yayınladım.
Hocanın şiiri, İSLAM Mecmuası Dini, İlmi, Siyasi Aylık Mecmua YIL 7, SAYI 59, CİLT 5, SAYI 11 AĞUSTOS 1962 Ankara.
Bu derginin içinde İslam mecmuasının Gençler ilavesinin 59’uncu sayısında sayfa 81 de yayınlanmış.
Mecmuanın Sahibi: Kemaleddin Şenocak.
Bu sayıdaki yazarlar:
Hasan Basri Çantay, Semahaddin Cem, Mehmet Oruç, Dr. Talat Koçyiğit, Dr. İsmail Cerrahoğlu, Dr. Lütfi Doğan, Av. Kemaleddin Nomer, Kemladdin Şenocak, Kıbrıs Müftüsü Mehmet Dânâ, Hüsnü Dikeçligil, Tahsin Yaprak.
Ölenlere rahmet, sağ kalanlara sıhhat, afiyet ve imanla vefat dilerim.