Cemaatle kılınan namaz sonlarında birçoklarının Ayet-el Kürsi’yi okuduktan sonra müezzinin komutunu beklediğini görüyoruz. Müezzin herkesin yetişmesini düşünerek ağırdan alabilir. Ancak bu bekleyişi fırsat bilerek İhlas-ı Şerif ve Felek-Nas surelerini okumalıdır. Bunları tesbihten önce okumak sünnet değilse de müstehaptır; yani sevap getirir. Bu sureleri okurken cemaat tesbih çekmeye başlamış olabilir. Acele etmeye gerek yok; çünkü gerek tesbihleri ve gerekse tahmid ve tekbirleri cemaatle beraber çekme zorunluluğu yoktur. Cemaati yetişmek, hatta geçmek mümkündür.
Bu arada müezzinlerin cemaat tahmidleri bitirmeden tekbirlerin komutunu vermekte oldukları kulaklardan kaçmıyor. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi cemaatin komutları dikkate alması gerekmez ama mademki tesbih ve tahmitlerde beraberlik hedefleniyor öyleyse tahmitlerin (Elhamdülillah) ifadelerinin tesbih (Sübhanellah) ifadelerinden birer hece fazla olduklarını dikkate alarak tahmitler çekilirken biraz daha fazla zaman gerekeceği bilinmelidir. 33 Tahmidde 33 hece farkı vardır. Bu husus elbette müezzinleri ilgilendirmektedir. Cemaat Ayet-el Kürsi ve isterse muavvezatı (İhlas, Felak ve Nas surelerini) okuduktan sonra hemen tesbih, tahmid ve tekbirleri okur ve Müezzini beklemeden Kelime-i Tevhid’in geliştirilmiş şeklini, yani (Lailahe illellahü vahdehü laşerike leh, lehülmülkü ve lehülhamdü vehüve ala külli şey’in kadir) ifadelerini okuyup hemen duaya başlayabilir. Kendi özel duasını yaptıktan sonra imamın duasına da ‘amin’ demesi iyi olur. Ancak cemaatten hiçbiri imamın duasını bitirmesini bekleme zorunluluğu yoktur. Kendi duasını bitirip çıkabilir.
Burada önemli olan husus şudur: Herkes 33 Dafa Sübhanallah (Allah’ı tesbih ederim, O’na, O’nun kitabına, O’nun peygamberine’ toz kondurmam), 33 defa Elhamdülillah (Övgüler Allah içindir, yani hem Allah’ı över ve hem de Allah için överim, yani kimi ve neyi öveceksem Allah için överim, şahsi bir menfaat, yahut şahsi bir yakınlık veya dostluk için değil sırf Allah rızası için överim), 33 defa Allahü ekber (Allah en büyüktür, Öyleyse her şeyden önce Allah’ın emir ve yasaklarını dikkate alırım) dedikten sonra bu teahhütlere (sözverişlere) bağlı kalmaktır.
Ayrıca duadan önce söylediğimiz kelime-i tevhid’in gelişmiş şeklindeki “Allah’tan başka ilah, yani her şeye hâkim olan yoktur. O tek başına her şeye hâkimdir. Mülk (tüm varlıklar) onun ve övgüler onun içindir; O her şeye kadir (gücü yeten)dir” dedikten sonra Allah’ın hükmüne ters bir hüküm kabul etmek, ondan başkasını ve onun yolunda olanlardan başkasını övmek ve hak yolda ilerlerken ümitsizliğe kapılmak asla imanla kabil-i telif değildir. Yani gerek tesbih, tahmid ve tekbirleri yapan ve ‘Peygamberimizin ifadesiyle’ toplamı 99 olan bu ifadelerden sonra kelime-i tevhid ile onları “yüz”e tamamlayan müslüman artık Allah’ın baş müdafii, baş övücüsü ve Allah için övenlerin öncüsü, Allah’ın kurallarını her kuralın üstünde tutan bir kimse olacak ve Allah’ın hâkimiyetine ters bir hâkimiyete rıza göstermeyecek, onun hâkimiyetini gerçekleştirme yolunda ümitsizliğe kapılmayacak, metanetle İslam yolunda ilerleyecektir. Bu şuura varmadıkça müezzinlerle beraber tesbih çeksen ne olur, çekmesen ne yazar Tahmid etsen, tekbir getirsen hangi işimize yarar Şuur (bilinç) illa şuur.