Terörün belini kırmak!

Abone Ol

Yaşı belli bir limitin altında olanlar bilmez, ama

Türkiye nin terörle terbiye edilme sürecinde bizler kimler tarafından sübvanse

edildiğini, kimler tarafından hortlatıldığını asla bilmediğimiz Asala terörü

denilen bir illetle uzun yıllar boğuşmuştuk. Diyeceksiniz ki, Asala terör

örgütü, Ermeni kökenli bir örgüttü, elbette Ermeniler tarafından kontrol

ediliyordu. Bu hüküm, kesinlikle doğru değildir Çünkü o dönemde Türkiye ye

karşı kin ve husumetini besleyen nice ülke, bu örgütü doğrudan veya dolaylı

olarak finanse ederek, Avrupa da bulunan birçok büyükelçimizin şehit edilmesi

sürecinin fitilini ateşleyen bir mecraya imza atmıştı. PKK terörü olarak

bağrımıza bir hançer gibi sokulan fitne ve fesat odağı ise bu terör örgütünün

hemen akabinde kurularak devreye sokuldu.

Kim bilir hangi Avrupa ülkesinin hangi afilli şehrinde,

hangi hücre evinde tohumları atılarak, hangi ülkenin gladyosuyle ve kirli mali

kaynaklarını elinde tutanlarla pazarlık yapılarak kurulan PKK, 40 yıldır

başımızın belası olarak canlarımızı yakıyor, memleketin her köşesine ateş

düşürüyor, göz pınarlarımızın kurumasının nedeni oluyor. Kaç iktidar geçti Kaç

hükümet geçti Terörün belini kırıyoruz diye cafcaflı sloganlar atanların

bile bir türlü çözemediği beş bilinmeyenli denklem olarak hâlâ karşımızda

duruyor. Beş bilinmezli denklem kavramını özellikle kullanıyorum. Çünkü bugün

Diyarbakır Sur da, Cizre de, Silopi de, Şırnak ta veya Güneydoğu nun sancılı

bölgelerinde püskürtülmek için mücadele edilen PKK belası, denklemin

bilinmeyenlerinden sadece birisidir. Zira bu denklemin diğer ayakları

çözülmeden, Güneydoğu da yapılmaya çalışılan askeri ve polisiye harekâtın tam

olarak neticeye ulaşması, teknik olarak imkânsız görünmektedir.

Sırtını PKK ya, YPG ye, PYD ye yasladığını açıkça itiraf

eden siyasal partinin, demokratik çerçeve içinde hak ve hukuk arama mücadelesi

yaptığını söyleyebilmemiz mümkün mü Meclis TV yi izlerseniz, MHP nin

milletvekili potansiyelini bile ikiye katlayan bu siyasal organizasyonun,

yapılan her şeye muhalefet ettiğini, Diyarbakır Sur da yerlerinden yurtlarından

edilen binlerce insanın vatansızlığına bile kulp bularak, PKK ya arka çıktığını

göreceksiniz. Üstelik sözde bunu legal ortamda, meclis çatısı altında bağıra

çağıra yapmaktan da geri kalmıyorlar.

Çözüm süreci, çözüm süreci diye geçmiş dönemde

hükümetin bize yutturduğu şey; kelimenin tam anlamıyla bir orta oyunundan

ibaretti. Hangi pazarlıkların yapıldığı, İmralı dan genel panoraması

belirleniyor gibi görülen, senaryosu çocuk katili Abdullah Öcalan a bırakılan

süreçte, bir müddet silahların susmuş olması, her şey iyiye gidiyor, bu iş

çözülüyor gibi bir algıyla kamuoyuna yutturulmaya çalışıldı. Oysa PKK,

şehirlerin tamamını mesken tutmuştu Silahlarını dolaplara kaldırmış hazırolda

bekliyordu Şimdi, hükümetin güvenlik tedbirleri bağlamında zaafını kabul edip,

O dönemde biz yanlış yapmıştık şeklinde okuyabileceğimiz püskürtme

operasyonlarını izliyoruz İzlemiyoruz, her gün bir başka ocağa düşen ateş

dolayısıyla ciğerimiz yanıyor. Şehirler boşalıyor, insanlar vatan bildikleri

topraklardan kaçıyor Kendi topraklarında mülteci gibi yer değiştiriyorlar.

Başbakan diyor ki, Daha güzelini yapacağız Bu bir

vebaldir Elbette yapılacak Ama bu fitne ve fesat odağının kökünü kurutabilmek

için beynelmilel arenada neler yapılacak Bu çocuk katilleri bunca silahı,

mühimmatı, bombayı, kanası nereden buluyorlar Hangi parayla buluyorlar 30

yıldır bütçemizi sürekli kemiren, anaların gözündeki pınarları kurutan terörün

bizim yumuşak karnımız olduğunu bilen ülkelerin oluk oluk para akıttığı bu

kirli düzeni darmadağın etmedikten sonra toplantılarda nutuk atmak kolay...

Mikrofonu gördü mü, herkesi şakşak manyağı yapan

konuşmalar yapmak da kolay