Terörsüz Türkiye ifadesi, aslında Türkiye’yi harita üzerinde küçültme planının makyajlanmış bir versiyonu mu?

Abone Ol

Sözde “silah bırakıyoruz” diyerek kendini feshettiğini ilan eden terör örgütü, sınırımızın hemen dibinde “masum insanları nasıl öldürürüz” eğitiminden geçirilen militanlarına mezuniyet töreni düzenliyor. Evet, yanlış duymadınız: Bomba ve silah kullanmayı, yani insan öldürmeyi öğreten bir kurstan mezun oluyorlar! Apo posterleri altında yemin ediyor, PKK paçavraları önünde poz veriyorlar.

Peki aynı gün iktidar ne söylüyordu?
“Terörsüz Türkiye”…

Bu iki fotoğraf yan yana gelince, aslında nasıl bir oyunun sahnelendiğini anlamak için uzman olmaya gerek yok. Bugün iktidarın diline doladığı “Terörsüz Türkiye” sloganı romantik bir barış çağrısı değil; Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye’ye biçtiği rolün şifreli bir parçasıdır. Dün “Analar ağlamasın” diyorlardı, bugün “Çocuklar babasız büyümesin” diyorlar. Yarın başka bir duygu sömürüsü bulurlar ama senaryo hiç değişmez.

Terör örgütü “kendini feshettik” tiyatrosu sergilerken, aynı örgütün Suriye’deki uzantıları ABD’nin silah ve lojistik desteğiyle her gün yeni militanlar toplamaya devam ediyor. Sınırımızın hemen birkaç kilometre ötesinde bombalama, sabotaj ve saldırı eğitimi veriliyor. Eğitimi tamamlayanlar ise kamera karşısında kep atıyor, tören yapıyor.

Soruyorum: Bu mu fesih?
Silah bırakmak bir yana, örgüt Suriye tarafında büyüyor, güçleniyor, yeni kadrolar yetiştiriyor. Eğer bu tablo “fesih” diye pazarlanıyorsa, aktif hâllerini düşünmek bile insanın kanını dondurur.

Daha vahimi, Türkiye içinde bazı çevrelerin bu oyunu yine “devlet aklı” kisvesiyle pazarlamaya hazırlanmasıdır.
Aynı filmi bu millet kaç kere izledi?

Hiç şaşırmayın, çok yakın bir gelecekte şu cümleleri duymaya hazır olun:
“Büyük İsrail haritasının içinde kalan Doğu’muzu da verelim gitsin; yeter ki terör bitsin, yok olmaktansa küçülelim.”

Ve bu sözleri söyleyen şahıs, yine aynı cümleyle çıkacak karşımıza:
“Devlet aklı böyle gerektiriyor.”

ABD’nin planı, Avrupa’nın beklentisi ve içerideki iktidarın siyasi hesapları bir anda “devlet aklı” etiketiyle süslenip millete sunulacak.
Yıllardır böyle olmadı mı?

Bu milletin hafızasıyla dalga geçilmesin artık.
Bugün sınırımızın hemen karşısında kurulmak istenen yapı, Büyük İsrail Planı’nın taşeronluğudur.
Haritalar ortada…
Eğitim kampları ortada…
Siyasi korumalar ortada…
İpler kimlerin elinde, hepimiz görüyoruz.

Barış, silahı bırakmış olanla yapılır.
Barış, kep töreniyle yeni militan mezun edenlerle yapılmaz.
Barış, milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyenlerle hiç yapılmaz.

Bugün yapılması gereken şey bellidir:
Bu oyunların önüne geçebilmenin tek yolu, Türkiye’nin yeniden Milli Görüş aklıyla yönetilmesidir.
Saadet Partisi’nin yıllardır dile getirdiği uyarılar, bugün adım adım gerçek oluyor. Çünkü terör sadece dağda değil; masada, haritada, diplomatik koridorlarda büyütülen bir projedir.

Saadet Partisi, terörle mücadeleyi sadece askerî bir mesele olarak gören değil; onu besleyen uluslararası planı da teşhis eden tek siyasi gelenektir.
Bu teşhisi doğru koymadan tedaviye başlamak mümkün değildir.

Eğer bu gidişat durdurulmazsa, Allah korusun bugün takım elbiseyle yürüttüğümüz çalışmaların yerini yarın çok daha farklı elbiseler alabilir. Sınırımızın dibindeki “mezuniyet törenleri”, tehlikenin kapımıza dayandığını haykırıyor.

Bu sebeple diyorum ki:
Saadet Partisi’ni iktidar yapmak bir tercih değil; ülkenin bütünlüğünü, bağımsızlığını ve güvenliğini korumanın zorunlu şartıdır.

Geliniz, bu mücadeleye vakit kaybetmeden omuz verelim.
Üyelikle başlayalım, katkı verelim, ses olalım.
Bugün atacağımız bir adım, yarın evlatlarımızın kaderini belirleyecek güce sahiptir.

Şimdi değilse ne zaman?
Bu ülkeyi masa başı projeler değil;
milletin feraseti, vicdanı ve irfanı kurtaracaktır.
Başka yolu yok.

Son olarak…

Türk Hava Kuvvetleri’ne ait C-130 kargo uçağının Azerbaycan’ın Gence Havaalanı’ndan havalandıktan sonra Gürcistan sınırları içinde düşmesi sonucu 20 askerimiz şehit oldu.
Ancak bu büyük acıya rağmen ülkede resmî yas ilan edilmedi.

Sormadan edemiyoruz:
Neden?
Terörsüz Türkiye söyleminin muhatapları gücenmesin diye mi?
Bu milletin evlatları toprağa düşerken matem bile çok mu görüldü?