Teröre karşı kardeşlik gönüllüleri

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Sömürgeci güçler ülkemizdeki kavim, mezhep, bölge farklılıkları üzerinden insanımızı ayrıştırmaya, birbirinden soğutmaya çalışıyorlar. Bu işte, ülkemizdeki işbirlikçilerini, gizli servisleri kullanıyorlar. Hükümet problemi çözmek için “barış süreci”; “akil adamlar” gibi projeler uyguladı. Bunlar derde derman olmadı. Terör hızını artırarak devam ettirdi.

Çözüm için ayağı bu topraklara basan milli, yerli, gerçekçi projeler gerekli. Sömürgecilerin yanında durarak problemlerimiz çözülmez. Çünkü Türkiye ’ye, Ortadoğu’ya el atmalarının sebebi barış değil; sömürüdür.

Allahü Teâlâ Müslümanları birbirine “kardeş” yaptı. “Kardeş” olma sorumluluğunun şuuruna varılmalı. Bugünkü parçalanmışlığı ancak bu şekilde çözebiliriz.

DİN-BİR-DER Ağustos ayında güzel bir çalışma başlattı. Güneydoğu âlimleri ve kanaat önderlerini Karadeniz’e davet etti. Davete icabet eden 47 kişi, aynı zamanda Çaykara Sultanmurat Yayla Camii Derneği Başkanı Muhittin Yıldırım Hoca’nın planladığı cami merkezli yaylada misafir edildi.

Misafirler Trabzon , Rize, Of, Çaykara ve yaylalarını gezdiler. Vali, belediye başkanları, güvenlik yetkilileri, STK’ler ziyaret edildi. İlim adamları ve kanaat önderleri bir araya geldi. Çok kere duygulu anlar yaşandı; sevinç gözyaşları döküldü. Her seviyedeki yetkili memnuniyetlerini bildirdi. Çünkü Türkiye yıllardır bu görüntülere hasretti.

Bir haftada 26 ayrı program yapıldı. Fikir alış verişleri oldu; Türkiye’nin problemlerine çözümler sunuldu. Güneydoğu Medrese Âlimleri Vakfı (MEDAV), Suffe Medresesi yetkileri ve Trabzon Kur’an Kursları Federasyonu organizede yer aldılar.

TÜRKİYE BİR BÜTÜNDÜR

KARDEŞLERLE beraber olmak herkesi mutlu etti. Çünkü sevinçler paylaşıldıkça artar; acılar paylaşıldıkça azalırdı. Kardeşlik köprüsünü pekiştirmek için Karadenizli âlim ve kanaat önderleri de Güneydoğu’ya 5 günlük iade-i ziyaret programı düzenlediler. Medrese Âlimleri Vakfı’nın (MEDAV) ev sahipliği yaptığı programa Karadenizli 50 âlim ve kanaat önderi katıldı.

Programa DİB, bölge valileri, belediye başkanları, kaymakamlar, güvenlik güçleri büyük destek verdi. Özlenen birliktelik bölge halkına ümit verdi. Misafirlerine ikramda yarıştılar.

Bölge terörden çok çekti. Devlet içindeki bazı yetki ve sorumluluklarını aşan çetelerden de. Bütün bunlara rağmen bölge halkı cömertliğini, misafirperverliğini, edebini, devlete vefakârlığını koruyordu.

Kurulan kardeşlik köprüsü siyasileri de heyecanlandırdı. Bazı siyasiler çalışmaya destek vererek gelişmeyi lehlerine çevirmek istedi. Heyet onlara teşekkürle yetindi: “İlim çalışmalarında âlimler başı çekmeli; siyasiler arkadan destek vermeli.”

Siyasilerin müdahalesi, bazı beklentileri beraberinde getirdiğinden sonuca ulaşılamıyor. Bu yüzden Tillo Medreseleri’ndeki âlimler çalışmaları için kesinlikle yardım kampanyası yapmıyorlar. Kendi elleriyle getirilip verileni kabul ediyorlar. Değilse, işin içine başka şeyler giriyor; ihlas ve samimiyet kayboluyor. Medreseler bu hassasiyetle çalışıyor.

Heyet, Diyarbakır, Mardin , Tillo medreselerini de ziyaret ettiler. Müzakereler yaptılar. Terörün panzehirinin İslam kardeşliği olduğunda birleştiler. Güneydoğu hâlâ ilim ve irfan merkezleri arasında. Bölge bu özelliğiyle öne çıkarılmalı.

KARDEŞLİK ŞUURU LAZIM

DİN-BİR-DER Genel Başkanı Muhittin Yıldırım Hoca bir görüşmemizde “kardeşlik köprüsü”nün Karadeniz’deki bölümünden bir anekdot nakletti: “Yayladayken 4 bisikletli genç yanımıza geldi. Onlarla iletişime geçtik. İçlerinden biri Kur’an okumayı bilmiyordu. Güneydoğulu Hoca hemen sorumluluk üstlendi: ‘Seni Diyarbakır’a götüreyim, Kur’an ve ilim öğreteyim.’ 4’ü birden ‘hayır! hayır! hayır!’ dediler. Çünkü Diyarbakır’dan şehit cenazesi geldiğini biliyorlardı. ‘Kardeşlik köprüsü’yle bölgeler arası bu algıyı değiştirmeliyiz.”

Muhittin Hoca, Güneydoğu izlenimini ise şöyle değerlendirdi: “Güneydoğulu seydalar büyük mücadele vermişler; talebe okutmayı bırakmamışlar; fedakârlıklar yapmışlar. Bu çalışmaları yapmasalardı bölgenin hali daha kötü olurdu.”

Suffe Medresesi Başkanı Tayyip Elçi’nin konuşması görevlerini hatırlatıyordu: “Hiçbir güç bin yıllık kardeşliğimizi bozamayacaktır. Alimler olarak ayrılıkları önlemeli; aramızdaki kardeşliği pekiştirmeliyiz.”

Güneydoğu, Anadolu’da İslam’la ilk tanışan bölgedir. Hz. Ömer’in (ra) kararı; Halit bin Velid’in (ra) planlaması; İyas bin Ganem’in komutanlığında 639’da Diyarbakır, Mardin fethedildi. Halit bin Velid’in oğlu Süleyman bu fetihlerde Diyarbakır’da şehit oldu. Adına yapılan Süleyman Camii haziresinde ismi bilinen 27 sahabe medfundur. Diyarbakır’da 3 peygamberle, çok sayıda maneviyat eri yaşamıştır.

Bölge bu özelliğiyle tanıtılmalı; Müslümanca yaşama şuuru anlatılarak “kardeşliğimiz pekiştirilmeli”. Ayrılık unsurlarının kaldırıldığı yerde terör barınamaz. Sömürgeci güçler gençlerimizi aldatıp dağa çıkaramaz. Birbirimizi kenetleyecek en güçlü harç “kardeşlik”tir.

Kurulan kardeşlik köprüsü çözümün adresini göstermiştir. Güneydoğu’da, Karadeniz’de pek çok hoca yetişmiş; çoğu İstanbul ’da manevi hizmetler vermektedir. Ziyaretlerin 3. ayağının İstanbul olması isabetli olur.