ABD Hamas gibi direniş örgütlerini terör kapsamına alırken bunun yanında bazı ülkeleri de terör hamisi ülkeler olarak sınıflandırır ve kara listeye alırdı. Irak’ı terör ve kitle imha silahları bahanesiyle işgal etmedi mi Şimdi ise açık bir biçimde kendisi teröre arka çıkmaktadır. ABD dünyada teröre destek veren ve himaye eden en büyük ülkedir. Bölgede de bu açıkça ortaya çıkmıştır. Geçmişte Kandil ve civarındaki PKK unsurlarını gizlice destekleyen onlara hem de İncirlik üzerinden kalkan uçaklarla yiyecek ve mühimmat atan ABD şimdi Aynu’l Arab (Kobani) üzerinden bu yardımlarını alenileştirmiştir. PYD ve YPG, PKK’nın uzantısı olmasına rağmen ABD Kobani’yi bahane ederek bunlara silah, mühimmat ve onun ötesinde yiyecek yardımı yağdırmış böylece gizli geleneğini alenileştirdiği gibi aynı zamanda taçlandırmıştır. Bununla da kalmamış aynı azmanda izahı zor bir biçimde bazı silahlar IŞİD’in kontrolündeki bölgeye düşmüştür. Acaba bu da geçmişte PKK’ya yaptığı gibi IŞİD’e gizli ikmal midir Zira IŞİD ile Mücadele Biriminin başına getirilen Amerikalı Koordinatör John Allen savaşın galip ve mağlubu olmayan bir statüde devam edeceğini öngörmüştür. IŞİD’e dolambaçlı yollarla silah ikmaliyle bu öngörünün içini doldurmaya mı çalışıyorlar Amerikalılar buna kendini gerçekleştiren kehanet diyorlar. Obama da meselenin inişli çıkışlı bir zeminde yürüyeceğini ifade etmiştir. Bu da gösteriyor ki ABD her vesile ile bölgedeki savaşın müddetini ve çapını genişletmeye çalışıyor. Bundan dolayı da terör sıfatı altında andığı iki harekete de- birisine açıktan diğerine de gizlice- yardım etmektedir. Ona göre aslında hem PYD hem de IŞİD amacının araçlarıdır.
*
Bu vesile ile ak koyunla kara koyun ortaya çıkmıştır. ABD yanlış ellere geçmesin diye Hür Suriye Ordusundan esirgenen silahları Türkiye düşmanı ve Suriye halkının böleni PYD’ye veriliyor. Bugün ise ister sakarlık isterse kötü niyet deyin terörist yaftası yapıştırdığı ellere yani yanlış ellere ikmal yapmakta, onlara silah ve mühimmat temin etmektedir. Ayrıca PYD’nin silahlı kanadı terörist YPG’nin silahlandırılması, Türkiye’ye rağmen olmuştur. ABD Türkiye’den onlar lehine duruma müdahil olmasını ve kara harekatı yapmasını da istemişti. ABD Türkiye’yi düşmanlarıyla ortak ve kardeş yapmak istiyor. Aslında Batı ile ortaklığımız bu zeminde yürümüyor mu Görüntüde dost alttan alta düşman. Letonya Cumhurbaşkanı Andris Berzins ile ortak basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan yardımın Türkiye’ye rağmen yapıldığını not etmiştir. Bu mühim bir tespit olduğu gibi ortaklıkta mühim bir çatlaktır da. Bu yöndeki konuşmasının bazı kesitleri şöyle: “PYD ilk başta peşmergeleri kabul etmedi. Daha sonra kabul etti. Kuzey Irak yönetiminin belirlediği sayıya da sıcak bakmadılar. Yeni olarak 200 sayısını öğrenmiş bulunuyorum. ABD’nin Kobani’ye indirdiği silahların bir kısmının IŞİD terör örgütünün eline geçtiğini biliyoruz. Diğerleri de PYD’nin eline geçti. Türkiye bu işe olumlu bakmadı. Türkiye’ye rağmen ABD bu işi yapmıştır. Ve ben kendilerine ‘Kobani sizin için stratejik bir yer değil. Olsa olsa bizim için stratejik bir yer olabilir’ dedim.”
*
Dinleyen kim ABD bildiğini okuyor. Maalesef şeytani planlar sonucunda bölgenin üzerinde felaket bulutları dolaşmaktadır. Kötülerin ve kötülüğün gemi azıya aldığı bir dönemden geçiyoruz. ABD’nin derdi kaos ortamını yayarak, bölgeyi birbirine düşürerek İsrail’i artıya geçirmektir. ABD’nin amaçlarından birisi kapıdan kovulduğu bölgeye pencereden yani IŞİD üzerinden yeniden damlamak, girmektir. Yan kavgaları kızıştırarak istikrarsızlığı körüklemektedir. Kürt meselesi ırkçı ve Marksist Kürtler nedeniyle bölgeyi ateşe veren geniş savaşın tali yakıtlarından birisi olmuştur. Böylece Suriye ve İsrail meselesi çözülmesi bir tarafa onun lehine yeni türev meseleler ortaya çıkartılmaktadır. İşte tam da bu sırada İsrail Halil kentindeki Halil İbrahim Camii’nde yaptığı gibi Mescid-i Aksa’yı paylaşma planlarının son aşamasına, uygulama aşamasına gelmiştir. Bir sonraki hedefi de Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedini dikmektir.