Temizi bilmek için temiz olmak gerek

Abone Ol

Kılıçdaroğlu bey CHPnin temiz bir geçmişten geldiğini iddia etmiş yine. Acaba neden Sergilenen darağaçlarından bir rahatsızlık mı duydu yoksa

Cemin bir karikatürü vardı. (Gelecek hafta bulup koyacağım bu sayfaya) Politikacı bağırıyor evinin ortasında: Ulan şerefsizler, namussuzlar, alçaklar!.. Karısı itiraz ediyor: Niçin böyle söylüyorsun E, diyor o politikacı, benim namuslu olduğum, alçak olmadığım, şerefli olduğum nasıl anlaşılacak

Umalım ki bu sendrom geçmişte kalmış olsun.

"Biz geçmişimizle gurur duyuyoruz" demiş Kılıçdaroğlu bey. Olabilir. Bu ülkede hiç bir CHPli hakkında "açık oy/gizli tasnif"li genel seçimler yaptırdılar diye; şartlar oluşunca ihtilaller meşru olur, dediler diye; Yassıadalarda dağaçları, 12 Mart muhtıralarında hükümetleri kurdurdular, idamları Mecliste onayladılar diye; Varlık vergileri koydular diye bir dava açılmadı, kınama yapılmadı. Bu geçmişten kim gurur duyacaksa duysun; bizce bir mahzur yok. Mazurdurlar, der geçeriz.

Lakin, AKPlileri kastederek de olsa Millî Görüşü ağzınıza almak ve onu kirli göstermek sizin haddinize değil. Sizi oraya getirenlerin çizdiği çemberin içinde kalmaya çalışın da deriz.

"Kirli gömleklerini, Millî Görüş gömleklerrini bıraktılar geldiler."

Bu cümleyi söyleyen Kılıçdaroğlu, AKPyi, Millî Görüşcülerin, gömleğinizi çıkardınız bunlar oldu/bunları yaptınız ikazlarını sahiplenerek suçluyor.

Yahudi lobisinden üstün hizmet madalyası aldılar.

Papaz cübbesi giydiler.

Füze kalkanı gelsin, İsrailin güvenliğini sağlayalım, dediler.

Irakta ABD askerleri çocukları katlederken ve kadınlara tecavüz ederken, onlara başarılar dilediler.

Ermenistan dostluğu dediler, Azerbaycanı kaybettiler.

Libyada müdahaleye karşıyız dediler, müdahale etmeyeni ayıpladılar.

Dahası da var elbette AKP tenkitlerinin. Fakat bunların hiç biri Millî Görüş gömleğinin içinde iken yapılmadı.

Millî Görüş bu ülkede tek temiz görüştür. Kılıçdaroğlu kirin ne olduğunu bulunduğu yere bakarak iyece öğrenebilir. İftira ederek bu ülkede politika yapma devrinin 1960 öncesinde kaldığını, Kılıçdaroğlu bilmelidir. Kendisini hâlâ o günlerin CHPsinin Genel Başkanı olarak görmesi de ayrı bir yanlışıdır.

Otobüs man dizel yakıtımız yağ

"R. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu üçlüsü Türk dış politikasında gerçek bir devrime imza atmıştır."

İçinde bu ülkenin etkili ve yetkili üç politikacısının adının geçtiği bu cümlede dikkatinize ilk çarpanın devrim kelimesi olduğundan şüphemiz yok.

Adı geçen siyasi üçlünün özel, genel ve medyaya demeç olsun diye yaptıkları konuşmalarda, devrim yapacağız, devrime imza atacağız gibi cümleler kurduklarını duydunuz mu

Sağcı, liberal, milliyetçi, mukaddesatçı gibi sıfatlarla yıllarca siyaset arenasında görünen bir kişi, kıyakcı taksitlerini ödemeye çalıştığı bir yazıda niçin "devrim" kelimesini kullanır

T. Özalın attıramadığı bir kompleks midir bu, yoksa T. Özalın kazandırdığı bir kompleks midir Artık önemli değil. Çünkü kral öldü, yaşasın kral devrini yaşıyor.

Şu satırları sayın yazarın, taksit ödemesi yapılırken, devrim vurgununu da açıklamaz mı

"Ak Parti siyasi iktidarının ve başbakan Erdoğanın devrimci politikasındaki rolünü bir tek bizim CHP dışında takdir etmeyen yoktur. Bugün Erdoğan, Gül ve Davutoğlu dünyanın en tanınmış ve başarılı politikacıları arasında sayılmaktadır."

Beyefendi böyle der, inanan bulunur mu bu ülkede bilmeyiz Bir zamanlar yani T.Özalın zulüm yıllarını yegane varisi Mesut Yılmazın sürdürdüğü günlerde, Erdoğana devrim yaptırmak meraklısı bu bey çıkmış, sizi yeniden dirilteceğim, sizi yeniden yükselteceğim, sizi yeniden doğmuş yapacağım gibi laflar etmiş, parti kurmuş, lakin hiç kaale alınmamıştı. Devrimin ne olduğunu bize kendisi bizzat o günlerde mi göstercekti yoksa

Neyse.. Biz bu emeği niye verdik şimdi İsmet Paşanın Y.Ziya Ortaçı vardı, R.Tayyip Erdoğanın da bu adamı/yazarı var demek için mi Adı geçenin T.Özala ki yıllarca Hasanım demesine rağmen ne hayrı olmuş ki, Erdoğana olacak

Biz böyle diyoruz ama, R.T.Erdoğan memnun olsa gerek. Baksanıza nasıl bitirmiş kıyak taksidin ödendiği yazısını.

"Kim ne derse desin, bugün Türk dış politikası zirveye ulaşmıştır. Bu büyük başarı Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül ve özellikle Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından kazanılmıştır."

Netice olarak şunu diyebilir miyiz

Erdoğan kimin yakınını milletvekili yaparsa yağ sıkıntısı çekmeyeceğini biliyor.

Peki, bizim yani bu ülke insanlarının asabiyesinin tahribatı, rahatsızlığı ne olacak

Oyuna gelmek

Hükümetin İsraile tavrından sonra İsrail Dışişleri Bakanlığının karşı açıklamalarını alçak plan diye duyuruyor gazetelerimiz okuyucularına.

Nelermiş bunlar

ABDde Ermeni lobisi ile işbirliği yapacaklarmış.

PKKile işbirliği yapacaklar, onları eğiteceklermiş.

Türkiyeye seyahatleri önleyeceklermiş.

Sanki bu yapacağım dediklerini şimdiye kadar yapmıyor mu idi İsrail

İsrail bundan sonra da ancak bildiğini yapar.Hata, bugüne kadar bizim onların yapmadığını sanmamızdır.

En yeni alim

Piyasaya düşen son kaset, AKPnin Metin bir kuzusununmuş. Tayyip Erdoğandan bir şey olmaz dediği o günlere cahiliye günlerim diyormuş, AKPmilletvekili olunca alimiye günlerine eren Metin kuzu.

Tayyip bey o günlerde öyle istedi, ben de öyle konuştum; dikkatleri dağıttım. Dolayısıyla ben işimi yaptım dese idi...

Demez , demez.

Diyeceğini demiş, ödülünü almış.

Size ne

Hac mevsimi yaklaşırken

Bu ülkenin insanlarının imanlarının şartlarından birini yerine getirmek istediklerinde bu ülkenin medyası ve bürokrasisinde nasıl görüldüklerini, nasıl değerlendirildiklerini hatırlatalım istedik.

O günleri bu ülke yaşadı ve hâlâ karşılaşırsanız o insanî olmayan bakışlarla, kaynağını bilin istedik.

İki kareli bu karikatürde ise aşağılananın ne olduğuna dikkatinizi çekmek istiyoruz.

İlk kare olarak bakın olaya. Amerikada dilenen olmak hiç zorlarına/güçlerine gitmiyor. Çarıklı, yamalı, kambur, bakımsız, sağlıksız olarak tanımladıkları insanlar bu ülkenin hariciyecileri, diplomatları, politikacıları değil mi

Amerikaya gidip onlardan yardım isterken bir Türk görevlisi ancak bu kadar mı hayal edilebilir Amerikanın modern, çağdaş, gökdelenli ve kurnaz olduğunu iyi vurgulayan çizer, neden kendi insanına bu kadar yabancı

Ne haccı bilirler, ne de zekatı.

Ne de giydiğimiz temiz gömleğe erer akılları.

Yavrum Mesut ve The Şapgalı baba

Kemale ermedi Kemallere verdi

- Yavrum Mesut, nerdesin Binaenaleyh gelsin, bana fevkalade haberler versin, demem hata mıdır, suç mudur, günah mıdır

- Sanki bensiz hata yapmıyor, günah işlemiyor gibi bir havadasın the şapgalı Baba. Benden öncekileri de öğreniyorlar şimdi yahu.

- Kim neyi, nerede, nasıl öğreniyor Binaenaleyh üstünü iyice örtmemiş miyim Taşların altına bakmak fevkalade yanlıştır, hatadır, demokrasiye aykırıdır.

- Daha taşların altına bakmıyorlar the şapgalı Baba. Uzandığın yerlere uzanıyorlar yahu.

- Kim uzanıyor, niçin uzanıyor, nasıl uzanıyor Binaenaleyh bu işlerin uzun uzadıya uzaması bizim sokakları fevkalade rahatsız eder. Çok kurcalamamak lazım.

- Mamak kime lazım ben bilmem the şapgalı Baba. Bu işler nereye uzanacak ben bilmem yahu.

- İnceldiği yerden kopsun. Binaenaleyh pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Fevkalade bir şey daha söylüyordum ben yavrum Mesut, hatırlat, onu da söyleyeyim.

- Kızlar Arabistana gitsin diyordun the şapfalı Baba.Ne çabuk unuttun yahu

- Neleri unuttum yavrum Mesut, neleri unuttum. Binaenaleyh Arap baharında Bin Aliyi unuttum, Mübarek Hüsünyü unuttum, Silivri yollarında Kemali unuttum. Sahi benim Kemalim ne yapıyor

- Hangi Kemalini soruyorsun the şapgalı baba Senin ne kadar çok Kemalin varmış yahu..

- Bana bir faydaları mı var yavrum Mesut Binaenaleyh çok Kemali olmak, kemale ermek demek değildir. Hangi Kemalimden fevkalade bir haber var

- Kemallerinin en uzananından the şapgalı Baba. Bu kez uzanamamış, boyu kısa gelmiş yahu.

- Sus yavrum Mesut, kimse duymasın. Binaenaleyh ben onun için imza bile atmadım. Ona benim Kemalim demek fevkalade yanlıştır, hatadır, günahtır.

- Bir gün beni de mi inkâr edeceksin the şapgalı Baba. Ben senin yavrun değil miyim yahu

- Aramızda kalsın yavrum Mesut, aramızda kalsın. Binaenaleyh kemalleşme şimdi. Haydi yemeğe gel.