Bir yanda sayfaları hiç açılmamış Kur’anların hüznü… Diğer yanda iman ettiği Kur’an’ı hayatında bir kez olsun görememiş insanların hüznü.
Günde 5 kez ezan sesiyle terapi olanlar ile Görmez Hoca’nın ifadesiyle “Ümmetin Yetimleri” ezana hasret azınlık Müslümanlar!”
Ömrü boyunca ezan sesi duymadan mihraba yüz sürmeden ölmek nasıl bir şey? Bunu yaşamayan bilmez sanırım. İşte bu hasreti dindirecek gelişmeye geçtiğimiz Cuma, Minsk’te şahitlik ettik.
Caminin yapımı için, abartı değil Türkiye tam 15 bin evrak ibraz etmiş Belarus’a. Bürokrasi için değil. Binalar çok sağlam Minsk’te. Her şeyi mükemmel yapıldığından emin olmak istemiş Belarus! İki kat daire yapanların, Müteahhit diye oraya gitmesinden de rahatsız olan bir ülke!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, bu ihtiyaç için Minsk Camii’ni açtı. Rusya, Dağıstan, Tataristan, Kazan, Çeçenistan, Sibirya, Kiev gibi Avrasya Müftüleri ve Tatar Teyzelerin gözlerindeki sevinçleri görmeye değerdi.
AVRASYA NOTLARI
Yıllardan beri 10 metrekare barakadan başka bir cami yokmuş Minsk’te. Cumalar, o kavurucu soğukta karlar üzerinde kılınmış yıllarca. Zaten buraya bir cami fikri de böyle doğmuş. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez anlattı. “Biz teravih namazını eda ettikten sonra başka bir heyet daha geldi. Bu heyet kimdir dedim. Dediler ki, ‘Burada üç defa teravih kılıyor. Çünkü yer yok, mescit yok”
Yine Minsk yakınındaki İvya köyüne gider Görmez Hoca. Misafir olduğu evin önünde sabahleyin bir kuyruk olduğunu görür. Merak edince, yakıcı gerçeği şöyle izah ederler: “Sizin, bu eve bir Kur’an-ı Kerim getirdiğinizi duymuşlar. Hiçbir evde Kur’an yok. İman ettikleri kitabı görmek, öpmek ve başına koymak için insanlar kuyruğa girdiler.” “Gönül bağım var bu coğrafyalara” diyen Görmez Hoca, Avrasya’nın milletimizden beklediği tarihi misyonun farkında. Minsk Camii bunun ürünü zaten. İnşallah bu camii, emeği geçenler ve burada tebliğ yapacak olanlar bütün Belarusluların iki cihan saadetine vesile olurlar. Duamız bu.
Bütün mesele ise, Avrasya’ya veya bütün dünyaya hizmet götürecek insanımızı nasıl eğittiğimiz ya da eğitemediğimiz! Çünkü Beyaz Rusya halkının (Belarus-Hakiki, Ari Rus demek) yüzde 94’ü üniversite mezunu, sanat kültürü yüksek ve hoşgörülü bir toplum. İşçisi, memuru, esnafı, garsonu dâhil! Sadece Minsk’te 44 üniversite var.
Avrupa’nın camileri kapattığı bir zamanda, Erdoğan’la birlikte Lukaşenko’nun, Kur’an’ı öperek cami açtığı hoşgörülü bir topluma İslam’ı en güzel şekilde anlatsın diye gönderdiğimiz kadrolar… Dil bilmez, psikoloji, sosyoloji, sevgi nedir bilmez ise, maalesef ters teper. Sesimizi duyuyor musun Ey Milli Eğitim, Ey YÖK! Ey Kültür!
MİLLİYETÇİLİK BAHARI MI?
Obama döneminde “özgürlükler ve değişim” rüzgârıyla Ortadoğu’da Arap Baharı fitillendi. Sonuç, hüsran!
Şimdi Trump geliyor. Başta Avrupa olmak üzere güçlenen Milliyetçilik rüzgarları görünen o ki Amerika’yı da etkisi altına alacak.
Bu milliyetçilik dalgasının yeni hüsranlara nasıl kapı aralayacağını da zaman gösterecek!
“AK” (PARTİ) BABALARIN FETÖ’CÜ ÇOCUKLARI
Mevcut FETÖ soruşturmalarında tasfiye edilen memurların bir bölümünün babası da Ak Partililer. Kimileri parti teşkilatında, kimileri de partili bürokrat veya siyasetçi… Nedeni çok basit. Cemaatle aranın iyi olduğu dönemlerde, çocuklarını cemaat okullarına veya dershanelerine gönderdiler. “İyi eğitildiler”. Atamaları da hızla yapıldı. Kariyer Basamakları “Yürüyen merdivene” dönüştü!
Sonra ip koptu. 17/25 Aralık ve 15 Temmuz geldi. Şimdi çocuklar, kardeşler, eşler oldu FETÖ’cü. Çocuklar da açığa alınmaya, hapse atılmaya başlandı.
17/25’ten sonra “Çocukları” Cemaatlerinden döndürmeye gücü yetmeyen BABALARIN GÜCÜ bugün de tasfiyelere karşı devlete yetmiyor. Buna karşın ikinci bir grup ise şunlar oldu. Çocukları o okullarda yetiştiklerinden, “Hizmetin” çocukları üzerinde hakkı olduğu için vefa duyanlar… Vefa borçlarını parsel parsel arazilerle ödeyenler… Bu ve böyle olanlar 15 Temmuz sonrası, FETÖ’ye karşı Demokrasi ve Milli İrade bekçiliğine soyundular. Kim samimi, kim değil, VEFA KAÇ DÖNÜM, zaman gösterecek.
SIRA FETÖ ÖDÜLLERİNE Mİ GELİYOR?
Eski balayı dönemlerinde, cemaat kurumlarından “Yılın Bilmem Neyi” şeklinde bol keseden ödüller dağıtılırdı. İşadamları, bürokratlar, siyasetçiler… Acaba tasfiyelerden sonra, sıra FETÖ ödüllülerine mi geliyor? Ankara kulisleri şimdi bunu konuşuyor. Nitekim AK Parti’li işadamlarının ortak olduğu şirketlere kayyum atanması bunun işareti değil mi?
BAŞKANLIK HAMLELERİ BAŞLIYOR MU?
ŞAK Parti anayasa da MHP ile “anlaştığına” göre bütün sistemin Başkanlığa göre uyarlanması da gerekmez mi?
Cevap evetse bunun ilk adımı elbette Bakanlar Kurulu ile olacak. Önümüzdeki günlerde “Kabine değişikliği” “Şu kadar Bakana yol göründü” haberlerini bu yüzden çok duyacaksınız.
BAŞKANLIĞA TABİB MODELİ!
Demokrasi, parlamento, partiler, koalisyonlar, tek parti iktidarları… Yönetim krizleri vs. Türkiye’nin yıllanmış yönetim sorununa nihayet çözülüyor.
TABİB’ler bir çare buldu. Bahçeli denkleme girdi. Başkanlık için TABİP Formülü meseleyi çözüyor. TABİP ne mi? TABİP: TAYYİP-BİNALİ-BAHÇELİ!