“O girişimci” dediğim, Uşak Şeker Fabrikası’nın kurucusu Nuri Şeker…
6 Kasım 1925’te temeli atılan, 17 Aralık 1926 Cuma günü işletmeye açılan Uşak Şeker Fabrikası’nın kurucusu…
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık son basın açıklamasında şöyle bir ifadede bulundu;
“…Şimdi biz kâğıdı dışarıdan getiriyoruz, havsalam almıyor. Kendi fabrikanı yıkacaksın. Dışarıdan kâğıt ithal edeceksin, hangi mantık bu ya… Şeker fabrikaları aynı akıbete uğruyor şimdi… Üretmeyelim, alalım daha ucuza olur, bu mantıkla siz nasıl yöneteceksiniz?..”
Temel Bey burada, 1920’li yıllarda, Uşak’ta, Türkiye’nin ilk şeker fabrikasının kuruluşuna vurgu yaptı. İmkânların oldukça kıt olduğu Cumhuriyet’in kuruluşunun ilk yıllarında, bu fabrikayı ‘gariban’ bir müteşebbisin kurduğunun da altını çizdi.
Peki, bu fabrika nasıl kuruldu, kim kurdu? Temel Bey’in dikkat çektiği o işadamı, girişimci kimdi?
Uşak Şeker Fabrikası’nın kuruluşunun son derece çarpıcı bir öyküsü var. Şimdi, bu çarpıcı öyküyü anlatmak istiyorum sizlere…
* Öykü şöyle başlıyor; Uşaklı halı tüccarlarından Celepzâde Abdullah Bey bir Avrupa gezisinde Almanya’da Uşak’ta ekilen ve “çükündür” diye bilinen kırmızı pancardan başka bir çeşit pancarın daha bulunduğunu öğrenir.
* Bu tohumdan takriben 8-10 kg. kadar Uşak’a getirir. Bazı çiftçilere dağıtır bu tohumlardan.
* Molla Ömer Oğlu Nuri (Şeker) Bey de bir miktar bu tohumdan alarak Kalfa köyündeki tarlasına eker ve memnuniyet verici sonuçlar elde eder.
* Nuri Bey ürettiği pancardan pekmez ve köpük helvası yapmayı başarır. Ürettiği bu tatlı çeşitlerini satarak iyi bir kazanç elde eder.
* Nuri Şeker, bu girişiminin ardından Uşak’ta bir şeker fabrikası için, 19 Nisan 1923’te, Uşak Terakki Ziraat Türk A.Ş’yi kurar.
* Şirkete ortak olan köylülerden para yerine arpa, buğday, mısır, tütün, koyun hatta tavuk ve yumurta alarak şirket ambarında toplar, değer fiyatlarında satarak ortakların hesaplarına işler.
*Bu arada köy köy gezerek şirket sermayesini 600 bin liraya yükseltir.
* Şeker fabrikası kurma fikrini anlatmak üzere başkent Ankara’ya gider. Dönemin Başbakanı Rauf Orbay, Tarım Bakanı Mehmet Sabri Toprak ve bazı hükümet yetkilileri ile görüşür.
* Daha sonra Avrupa’daki şirketlerle görüşür, şeker fabrikasının yapılması için bir Çekoslovak firması ile anlaşır.
***
* Ve final… 6 Kasım 1925’te temeli atılan Uşak Şeker Fabrikası, 17 Aralık 1926 Cuma günü işletmeye açılır.
* Açılış törenine bakanlar, milletvekilleri, valiler ve büyük bir halk topluluğu katılır.
* Hükümet adına İktisat Bakanı Rahmi Bey açılış kurdelasını keserek fabrikayı işletmeye açar.
* Fabrika ilk açıldığı yıl, bin 263 ton pancar işleyerek 114 ton kristal şeker üretir.
* 1927 yılında 3 bin 664 çiftçi 15 bin 670 dekar pancar ekimi gerçekleştirir.
* Türkşeker Nuri Şeker Uşak Şeker Fabrikası yılda ortalama 120 gün şeker üretim faaliyetlerine devam ediyor. Fabrika, günde ortalama 250 ton yılda ise ortalama 30.000 ton şeker üretiyor.
***
Türkiye’nin ilk şeker fabrikasının kuruluş öyküsü işte böyle…
Ne dersiniz; sizce yeni Nuri Şeker’lere ihtiyaç var mıdır, yok mudur?
Ve bu öykünün sonunda bir iç sesim; “Aman Allah’ım! Bu üretim ne güzel bişey!”
“KEŞKE ‘BAD'EL HARÂB'ÜL-ŞAM’ DEDİRTMEDEN ÖNCE BİZLERE KULAK VERSELERDİ!”
“Hey gidi dünya hey!” dedirten bir gelişme daha!..
Biliyorsunuz, bundan yıllarca önce (2012 yılında), Milli Görüş’ün günümüzdeki yegâne temsilcisi Saadet Partisi heyeti Suriye’yi ziyarete gittiğinde, etmedik laf bırakmadı iktidara yakın çevreler!
Şimdi iktidar çok geç de olsa Suriye yönetimi ile görüşme kararı aldı! Doğrusu da zaten bu!
Peki, ama iktidarın şimdi yapmak istediğini Saadet Partisi 10 sene önce yaptı diye ortaya konan o sevimsiz söylemlerin anlamı neydi?
2012’de, Suriye’ye giden heyette bulunan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu işte bu çelişkiye dikkat çekti. Okuyalım;
* “Dışişleri Bakanı’nın, ‘Kalıcı barış için muhalefetle rejimi anlaştırmamız lazım’ sözlerini Suriye politikası adına olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.”
* “Fakat keşke yıllardır dile getirdiğimiz bu yaklaşıma kulak verselerdi...”
* “Bunca dram yaşanmadan, bunca insan hayatını kaybetmeden, bunca aile parçalanmadan, bunca insan memleketlerini terk etmek zorunda kalmadan, bu akl-ı selimi anlayabilselerdi...”
* “Keşke, ‘Bad'el harâb'ül-Şam’ dedirtmeden önce bizlere kulak verselerdi.”
* “Bir süre önce, ‘Katil Esad’la görüşme teklifinde bulunanlar akıllarını başlarına alsın’ diyen iktidar ortağı Bahçeli bile, şimdi bu çağrıyı ‘çözüm arayışlarına güçlü bir nefes’ olarak nitelendiriyor.”
* “Tarih çok enteresan! İnsanlar öyle laflar ediyor ki, bir gün geliyor bunu yalamak mecburiyetinde kalıyorlar.”
***
Bir soru üzerine, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Ethem Sancak’ın Beşar Esad’la görüşme yapacak olmalarını olumlu karşıladığını da ifade etti, Temel Karamollaoğlu. Bu notu da eklemiş olayım…
SAADET PARTİSİ’NİN O GEZİDE MURADI NEYDİ?
Hatırlayalım… Tarih; Ocak 2012.
O dönem Saadet Partisi Genel Başkanı olan Prof. Dr. Mustafa Kamalak ve beraberindeki heyet, Beşar Esad’la görüşmek üzere Suriye’ye 3 günlük bir ziyaret gerçekleştirdi.
Peki, bu ziyaretin amacı neydi?
Bu kritik geziyle ilgili Mustafa Kamalak, bu satırların yazarına şu değerlendirmeyi yaptı;
* “Bizim bu ziyaretteki amacımız şuydu, İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı dursun. Analar, babalar ölmesin. Çocuklar yetim, öksüz kalmasın. Kadınlar dul kalmasın. Global karanlık ve şer güçler, sömürücüler İslam dünyasından o habis ellerini çeksin. İslam ülkeleri arasında dayanışma artsın… Amacımız buydu. Hâlâ da aynı görüşteyiz. Ama Adnan Bey, şunu söylemek durumundayım; vakit hızla yitiyor. Çok geç kalıyoruz, çoook! Şartlar uygun olduğunda Suriye’ye yine gideriz…”
***
Erbakan Hoca’mızın 30 yıl önce dile getirdikleri yeni yeni anlaşılıyor, takdir ediliyor.
Saadet Partisi’nin 10 yıl önceki Suriye ziyareti de…