Tarih-Lenk

Abone Ol

Y. Hakan Erdem’in yapıtı Tarih-Lenk. Tarih metinleri eleştiri kitabı. Erdem Hoca, Sabancı Üniversitesi’nde “Kaynaklar ve Yöntemler”derslerini alan değişik  “öğrenci kuşaklarından” tüm öğrencilerine ithaf etmiş kitabını.

“Eleştirilmeyen, değerlendirilmeyen ve yanlışları irdelenmeyen, tartışılmayan, düzeltilmeyen metinler eğer bir kez daha basılacak kadar ilgi çekmiş cinsindense yine aynı yanlışlar, aynı sakatlıklarla ortaya çıkıyor… Metinler üzerinden yazılı bir şekilde tartışma alışkanlığımız pek gelişmemiş… yazan, genelde yazdığıyla kalıyor.

Dolayısıyla bir yandan yanlışları, hataları bazen kuşaklar boyunca yeniden üretip duruyoruz, tarih yazımcılığı gelişemiyor, diğer yandan çok değerli metinler bile eleştirilmedikleri için… entelektüel açıdan kavruklaşıyorlar”.

Yazar, eskiden  “şerh” geleneği olduğunu, şarihlerin ciddice eleştirdiklerini, şerhlerin de şerhlerinin yazıldığını, bilgi zincirinin korunduğunu, eski eleştirmenler olan tezkirecilerin de minderlerinin boş olduğunu belirtmekte.  Yanlışlarla yüzleştirmekte bizleri: “üstat ne söylemişse güzel söylemiş”,  “kuru ve sıkıcı” bir tarih yerine “daha eğlenceli” bir tarih iddiasındakilerin uydurmalarını ortaya koymuş.

Kitap yedi bölümden oluşmuş. Birinci bölümde, sadeleştirilen metinlerin, ikinci bölümde çevriyazılı metinlerin ne gibi sorunlar ürettiği incelenmiş. Üçüncü bölümde, bilgili olduğunu beyan ettiği konuda gereğini yapmayarak cahil kalma tercihini kullanan metinleri, dördüncü bölümde genelde referans verilmeksizin yazılan metinler. Beşinci bölüm, yazarının aynı kalıp metnin değiştiği hallerle, aynı metnin muhtelif edisyonlarıyla ilgileniyor. Altıncı bölüm, akademik dürüstlük çizgilerini ihlal eden ve maalesef Türkiye akademyasında oldukça yaygın olan halleri ele alıyor. Yedinci bölümde ise başka bir uç durumla, uydurma veya sahte metinlerle karşılaşmaktayız.

H. Erdem haklı olarak sormakta: “cep telefonunun, arabanın iyisini almayı biliyoruz da kötü ve ucuz tarihe neden fitiz Sahi, neden bu toplum ucubeleri yüz binlerle alıyor .. yazılı ve görsel basının gayretleriyle “marka” kimliğine kavuşturulduğu için mi… “Tarih yerine bunlarla idare etsinler” anlayışı ile uzlaşamıyor.

Tarih -Lenk de ölümcül hatalar bazen insanı şaşırtmakta:

“ser-asker Ya’kub Paşa kızıl kana gark olmuş iken namaz vakti geldik de kazaya komayub eda idüp yine cenge meşgul olub görürdi.” Cümlesinde, “olmuş” kelimesi “ölmüş” olarak çevrilince paşa hem ölmüş hem de ne namazı bırakmış ne de savaşı; anlamı da ortaya çıkmış.

Artık “Türk”ü  “terk” olarak çevirenleri mi istersiniz. Osmanlıcayı dikkatli okumayıp, “Müslim”, “müsellim”, “müsellem”i karıştıranları mı Halide Edip ile ilgili bölümde; Edip İngilizce yazdığı   “Türk’ün Ateşle İmtihanı”nda, Mustafa Kemal rejimini eleştirirken, otuz küsur yıl sonra Türkçeye çevirdiğinde bu eleştirileri dışarıda bırakmış, bilakis rejimi onaylamış.

Birbirinden ilginç bölümler son kısım da “Uydurma metinler” ile zirveye çıkmış. “Kendinden çalan” yazarların kendilerini nasıl yok ettiklerini ortaya koymuş. Tarihi hakikatleri çarpıtan dahası uyduran çocuk oyuncağı bir dil ve üslupla yazılan,“Abdülhamid Hatıraları” ile ne yazık ki ülkemiz insanının iyi cep telefonu ve araba markası avcısı olduğunu ama iyi tarihten hiç de anlamadığı kanaatine varmaktayız. Popüler kültürün ortalığı kasıp kavurduğu vasatta ne acı ki, uydurma tarihler milleti yeterince kandırabilmiş.

Kanımca bunda elbet iktidarların da suçu var.

Halkın önüne,  “sizin için en iyi köprüleri, yolları, meydanları yaptık”, diye çıkarsanız, olacağı buydu.

Kültürel köprüleri, medeniyetin meydanlarını, tarihin aydınlık tünellerini, mimarinin sağlam yollarını, edebiyatın güçlü alt yapısını, musikinin anıtlarını inşa etmediler. Elbet bu halk geri kalacaktı ve uydurma tarihlere sahiplenecekti.