Tanrı’yı Üçüncü Kez Kıyamete Zorlamak

Abone Ol

Dünya yeni bir milliyetçilik dalgasıyla karşı karşıya! ABD’de Trump’ın başkan seçilmesi, Fransa’da Le Pen’in tarihte ilk defa başkanlığa bu kadar yakın olması, İngiltere’nin AB’den çıkma kararı, 20. Yüzyılın başlarındaki ırkçı yönetimlerin izdüşümlerinin günümüze taşınması ihtimalini güçlendiriyor. Sermayenin belirli ellerde toplanması, paranın politik bir silah olarak kullanılmasının önünü açıyor.  Dünyadaki 8 kişinin servetinin, 3,6 milyar insanın varlığına eşit olması, en korkutucu silahtan daha korkunç ve öldürücü bir silah değil mi? Böyle adaletsiz bir sistem insanlığa huzur getirebilir mi? Böyle bir dünyada barış ve adalet olur mu?

Avrupa’da günden güne artan ırkçılık, muhafazakâr olsun, sosyal demokrat olsun bütün partilerin ırkçı bir söyleme yaklaşmalarına sebep oluyor. Dil gittikçe daha da sertleşiyor. Artan işsizlik oranları batıdaki sosyal yapıları tehdit ediyor. Batı içine kapanmayı sıkıntılardan kurtuluş olarak görmeye başladı. Yaşanan her türlü olumsuzluğun sorumluları olarak mülteciler, azınlıklar ve yabancılar görülüyor artık. Bugünlerini borçlu oldukları bu kesimleri günah keçisi olarak ilan ediyorlar. 

Bunun yanında tartışmalı bir seçim kampanyasının ardından 20 Ocak’ta koltuğa oturan Trump’ın vaatleri bile başlı başına tahrik kokuyor. Her ne kadar geri adım atmış gibi görünse de, İsrail’deki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması gerektiğine dair açıklaması bir tahrik değilse nedir? 

Obama yönetiminin Suriye’de açtığı yaranın kapanması beklenirken, Trump’lı süreç daha da karmaşık olacak gibi. Türkiye öteden beri Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e açılacak olası bir koridoru engellemek istiyor. Güvenli Bölge’yi de bu yüzden talep ediyordu. Buna Trump ’tan ilginç bir destek geldi. Ancak bu desteğin gerekçesinin PYD’yi korumak olduğuna dair endişeler yabana atılacak gibi değil. Bunun yanında Trump başkanlık kararnamesiyle Irak, Suriye, İran, Sudan, Libya, Somali ve Yemen vatandaşlarına 90 gün süreyle Amerika’ya giriş yasağı getirmek istedi. Mahkeme yasağı bozdu ama bu kararname bile Trump’ın Müslümanlara bakışını ve bundan sonraki uygulamaları hakkında ipucu vermesi açısından önemliydi. Bu kararın etkisi henüz devam ediyorken, Kanada’daki cami saldırısında 6 kişinin hayatını kaybetmesi de, bu tartışmaların üzerine tuz, biber oldu. Dünya ısrarla sonu kaos ve uçurum olan bir noktaya doğru çekilmek isteniyor. 

Ayrıca Trump’ın Çin’e karşı kullandığı sert söylem, Meksika sınırına yapmak istediği duvar, ülke dışında üretim yapan otomotiv kuruluşlarının fabrikalarını ABD’ye taşımaları için yaptığı baskı, ayrışma üzerine kurulu popülizmin zirve yapacağı bir dönemin yaşanacağını gösteriyor. 

“Uzun zamandan beri şunu söylüyorum: NATO’nun sorunları var. NATO eskidi çünkü birincisi, bildiğiniz gibi yıllar öncesinden tasarlanmış. İkincisi, ülkeler ödemeleri gerektiği parayı ödemiyorlar. NATO’nun eskidiğini söylediğimde baskı altında kaldım. Terörizme karşı bir şey yapmadığı için de eskidi” diyen Trump acaba aklından neler geçiriyor? 

Pentagon ziyaretinde “Amerikan ordusunun büyütülmesini ve nükleer silahlarının modernize edilmesini” öngören başkanlık kararnamesini imzalamasıyla yukarıda sözü arasında bir bağlantı var mıdır? Hemen ardından da Putin’in Rus ordusunun muharebe potansiyelinin ciddi biçimde güçlendirilmesi gerektiğini söylemesi, Allah Korusun, dünyanın 2. Dünya Savaşı öncesinde yaşanan süreçte olduğu gibi yeni bir dünya savaşına doğru koşar adım gittiğinin göstergesi olabilir mi? Birileri Tanrı’yı üçüncü kez kıyamete mi zorluyor? 

Ne dersiniz?