Süveyda il merkezinde 13 Temmuz'da Bedevi Araplar ile Dürzi silahlı gruplar arasında başlayan ve büyüyen çatışmalarda, Suriye güvenlik güçlerinin bölgeden çekilmesinin ardından Dürzi lider Hikmet el-Hecri'ye bağlı güçler yüzlerce Bedevi Arap ailesini zorla yerinden etti.

Suriye güvenlik güçlerinin bölgeye geri dönmesi ve çatışmaların durmasının ardından, Hecri güçlerinin hem yerinden ettiği hem de alıkoyduğu yüzlerce aile Süveyda'dan tahliye edildi.

Esma Casem, Hasan Müheydi, Ebu Ahmet, Ebu Abdullah, El-Mehdi, Atala Anzi ve Selim Sabra isimli Süveydalılar, yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Casem, "(Hecri güçleri) Mahalleyi boşaltmamız için iki saat süre verdi. Ama daha 15 dakika geçmeden, evlerimize saldırdılar. Çocuk, kadın, yaşlı demeden herkese ateş açtılar." ifadelerini kullandı.

Evin bahçesinden civardaki bir köye kaçmayı başardıklarını aktaran Casem, özellikle kızlarına zarar gelmesinden çok korktuğunu belirterek saldırganların "zalimce davrandığını" diye konuştu.

"REHİNELER CANLI KALKAN OLARAK KULLANILDI"

Süveyda ilinin Şehab beldesinden Hasan Müheydi, olaylar başladığında Hecri grubuna ait silahlı grupların köylere girerek silahsız sivilleri hedef aldığını dile getirdi.

Müheydi, birden fazla köye eş zamanlı saldırı düzenlendiğini aktararak, kadınlar, çocuklar ve yaşlıların kaçışmaya başladığını söyledi.

"Kadınlara, çocuklara ve ailelere aşağılayıcı muamelede bulundular. Öldürdükleri insanların cesetlerini köy köy gezdirip övündüler." şeklinde konuşan Müheydi, çok sayıda evin yakılıp yıkıldığını ve talan edildiğini anlattı.

Müheydi, rehin alınan kişilerin ise "canlı kalkan" olarak kullanıldığını belirterek, "Çok büyük kayıplarımız var, bazı aileler yok oldu. Öldürülüp cesedi bulunamayan çok sayıda yakınımız var." bilgisini paylaştı.

"BU TOPRAK BENİM, BU EV BENİM"

Süveyda ilinin Şehba beldesinde yaşayan Ebu Ahmet de "Devlet geri çekildikten sonra, bizi canlı kalkan olarak kullanmaya başladılar." dedi.

Ebu Ahmet, çocuk ve kadınların rehin alınıp mescitlere kapatıldığını ve eziyet edildiğini söyledi.

Süveyda'da yıllarca komşu olarak birlikte yaşadığı insanlara seslenen Ebu Ahmet, onları bölgede istikrarsızlık oluşturmak isteyenlere karşı seslerini yükseltmeye davet etti. Aynı şekilde Şehba Beldesinde yaşayan bir diğer sakin Ebu Abdullah, evlerinin ateş ve bombardıman altında kaldığını aktararak, evlerinden çıkmamaları halinde "çocuklarıyla birlikte öldürülmekle" tehdit edildiklerini ifade etti.

Her şeyini geride bıraktığını belirten Ebu Abdullah, "'Hazırlanın, buradan çıkacaksınız' dediler. Neden çıkayım? Kiracı mıyım ben? Bu toprak benim, bu ev benim! Burası benim yurdum, evim!" diye konuştu.

"YA TESLİM OLURSUNUZ YA DA ÖLDÜRÜLÜRSÜNÜZ"

Şehbalı Araplardan Ebu Beşar El-Mehdi, güvenlik güçlerinin bölgeden çekilmesiyle halkın büyük bir korkuya kapıldığını anlattı.

Mehdi, intikam eylemlerinden korktukları için bazı Dürzilerle görüştüklerini ancak bu kimselerin kendilerine kısa bir süre verip Süveyda'yı terk etmelerini istediklerini söyledi. Bu sözlerden korkup yola düştüklerini anlatan Mehdi, ancak verilen süre bitmeden yanlarındaki insanlara ateş açıldığını ve bir kısmının orada öldüğünü dile getirdi.

Mehdi, kuşatmaya alındıklarını ve "Ya kendinizi teslim edersiniz ya da burada öldürülürsünüz" diyerek tehdit edildiklerini kaydetti.

"Bedevilerden biri evinden ayrılmaya çalışırken karısını evinin önünde öldürdüler." diyen Mehdi şunları anlattı:

"Eve girip eşyaları yağmalamak istiyorlardı. Ev sahibi kendini savunmak isteyince onu da içeride öldürdüler. Ne Allah’tan ne de evin mahremiyetten korkuyorlardı. 80 yaşında bir kadını da evinin önünde öldürdüler. Bunlar sadece komşularımızdan yaşananlar. Pek çok kişi kayboldu. Şu ana kadar hala akıbeti bilinmeyenler var. Rehin tutulduğumuz yerde aşiret savaşçıları tarafından kurtarıldık, çocuklar korkudan sinir krizi geçirdiler."

"EVİMİ SOYDULAR VE HARAP ETTİLER”

Bir başka bölge sakini Atala Anzi de Suriye güvenlik güçlerinin bölgeden çekildiği ateşkesten sonra Hecri güçleri tarafından bir camiye götürülüp içeriye hapsedildiklerini söyledi.

Süveydalı kadın, "Biz camide dört beş gün kadar tutulduk. Gençlere, kadınlara, çocuklara, hepsine sürekli baskı yaptılar." dedi.

Anzi, kızının babasıyla birlikteyken keskin nişancı tarafından vurulduğunu ve 23 yaşındaki kızının olay yerinde öldüğünü, ateşkesten sonra ulaştıkları cenazeyi evine defnettiğini ifade etti.

Mezra köyünden Selim Sabra da tanıdıklarından birinin cesedinin arabayla Necran yoluna kadar yerde sürüklendiğini ve evlerinin yıkıldığını söyleyerek, "Evimi soydular ve harap ettiler. Katliam yaşadık. Geceleri uykuda basıldık, kaçmak zorunda kaldık. Vallahi gece bir kilometreden fazla yürüdük, nereye gittiğimizi bile bilmeden karanlıkta kaçtık." diye konuştu.

Sabra, olanlar için Hecri'ye bağlı güçleri suçladı.

Kaynak: AA

Kaynak: AA