Rusya nın Suriye de uyguladığı hava desteği ile Esed
rejiminin kısmen de olsa yeniden belirli bir kıvama gelmesini sağladıktan sonra
çarpışan taraflar arasında silahlı çatışmaların sona erdirilmesine yönelik
adımların atılması ve bugün yürürlüğe giren ateşkesin siyasi zeminde nasıl
sonuçlar doğuracağı doğrusu hâlâ muğlâk soru işaretlerini beraberinde
taşımaktadır.
Geçmişte, Vietnam sendromu ve Afganistan sendromu
yaşayan ABD ve Rusya, Suriye de kılı kırk yararak ve ince siyasi manevralarla
Suriye den en az kayıp ve en çok kazançla çıkmaya çalışmaktadırlar. ABD,
Suriye de uyguladığı vesayet (Proxy) savaşını yeni süreçte PYD ve askeri
kanadı YPG üzerinden devam ettirmeye çalışırken, Rusya ise, doğrudan
müdahaleyle bir nevi veraset yoluyla Suriye rejimi adına söz sahibi olmaya
çalışmaktadır.
ABD, Suriye de ateşkes sonrası PYD ve zinde güç olarak
gördüğü koalisyon güçleri vasıtasıyla siyasi baskıyı sıklaştırmak adına,
gambot diplomasisi yolunu tercih edeceğinin ipuçlarını vermektedir. Nitekim
NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı General Philip Breedlove ın gerekli
görülmesi haline Rusya ya saldıracaklarını ifade etmesi ve akabinde, ABD
Dışişleri Bakanı John Kerry nin ise, tavşana kaç, tazıya tut misali yaklaşımı
bu diplomasi anlayışını doğrular niteliktedir.
Kuzey Suriye de kantonal çözüm çerçevesinde öz yönetim
kuran PYD nin silahlı gücü YPG yi, gambot diplomasisi gereği olarak öz
savunma gücü (auto-defence power) olarak değerlendirmek isteyen ABD nin bu
konuda başarılı olup olamayacağı Suriye deki muhtemel gelişmelere endekslenmiş
gibi görülmektedir.
Şöyle ki, Suriye de Rusya nın varlığı, ister istemez
PYD nin ABD yanında yer alma tutumunu zorlaştıran en önemli etmendir. Zaten,
PYD nin Rusya ve Esed rejimi ile dirsek temasında olması ve Moskova da ofis
açması bunu zorlaştırıcı niteliktedir. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı John
Kerry nin, PYD yi pek güvenli görmemesi ve ihtiyatla yaklaşmasının ana nedeni
de bu olsa gerek.
Rusya nın, hava saldırısıyla yanlışlıkla vurduğunu iddia
ettiği YPG kampını aslında gözdağı niteliğiyle vurmuş olması ihtimal
dâhilindedir. Rusya, bu yolla YPG nin ABD ile olası işbirliğinin önünü kesmeye
yönelik caydırıcı bir hamlesi şeklinde değerlendirmek mümkün olsa gerek.
Suriye de yaklaşık beş yıldan beri sürmekte olan ve
yaklaşık yüz yirmi altı örgütün boy gösterdiği iç savaş, ABD nin Nikaragua da uygulamaya
çalıştığı gayri nizami savaş (unconventional war) benzeri olsa gerek.
ABD, Terörizme karşı mücadele safsatasıyla kendine
yakın gördüğü farklı terör örgütleri vasıtasıyla Suriye de Proxy yolla
teröristçe mücadele örneği vermeye ve Irak örneğinde olduğu gibi, Suriye de
de etnik ve mezhep ayrıştırması yoluyla kendi güdümü altında yeni alan
hâkimiyeti kurmaya çalışmaktadır.
Körfez krizinden sonra Irak ın üç parçaya bölünmesine ön
ayak olan George W. Bush un, ABD başkanlık seçimi sırasında kullandığı slogan
Irak ta uyguladığı politikayla taban tabana zıt idi.
Şöyle ki, George W. Bush, başkanlık seçimi sırasında, ABD
için kendisini A Uniter, Not a Divider (Bölen Değil, Birleştiren) olarak
lanse etmeye çalışırken, Irak ta ise bu sloganın tam tersi bir uygulamayla; A
Divider, Not a Uniter (Birleştiren Değil, Bölen) sloganı ile Irak ın
bölünmesine neden olmuş oldu.
ABD, Suriye de de, benzer uygulamalarla B Planı adı
altında Suriye nin bölünmesine yönelik politikaları destekler nitelikte adımlar
atma çabası içerisinde ısrarcı bir tutum sergilemeye devam etmektedir.