Suriye Savaşı ile savılacaklar

Abone Ol

Soğuk savaş sonrası, her şey daha umut vericiydi.

İslam ülkelerinde diriliş sedaları duyuldu. Fulya ve Zerrin ülkelerindeki direnişler, devrimler, cihatlar tüm dünyanın ilgisini çekti. Bizim kuşak için 1979 yılı çok önemliydi.

İran devrimi ve Afganistan cihadı bu yılın en unutulmazları olarak tarihe geçti. Dünyanın her tarafından Müslümanlar Sünni Afganlıların yardımına koştu. Şii Tahran’a kulak kesilmiştik. Tekbir sesleri ile meydanlar inliyordu. Batıya sevdalı şah ve ailesi gönderilmiş. Sürgündeki lider geri gelmişti. Humeyni’yi hepimiz çok sevmiştik. “Ne Şiilik, ne Sünnilik sadece İslam, ne Şark ne Garp sadece İslam” demişti. Yaşantısı gibi vefatı ile de hepimize ders vermişti.

Çocuklarına miras bırakmamış, devlet başkanı iken gelen hediyeler, kitapları, oturduğu evi bile devlete kalmıştı.

Şimdiyse Humeyni ölçeğinde tevazu ve vakar timsali bir liderin yoksulluğunu çekmekte dünya Müslümanları.

Sünni ve Şii liderlerin devasa mal varlığı, insanlardaki güveni sarsmakta. 1979’da duyduğumuz coşkuyu verebilir mi Arap baharı.

Ya da Yasemin devrimi. Tamam diktatörler gitti. Bahar sanki İstanbul AVM’lerine geldi.

Renkli Arap alışverişçilerle tüketim ekonomisi canlandı.

Komünizm yıkılınca, bütün projelerini tek kanada kaydıran vahşi kapitalizmin ayak oyunlarını izledik.

Yeşil kuşak projesine bakakaldık.

Cezayir de 1991 seçimlerini kazanan İslamcı partinin elinden iktidarın nasıl alındığını, seçimlerin iptal edilip cuntanın geldiğini.

Türkiye’de de FİS benzeri engellerle 28 Şubat’la Refah Partisi’nin iktidardan uzaklaştırılışını.

Fakat doksanlı yıllardaki Bosna savaşında Müslümanlar, Şiisi Sünnisi ile güzel bir dayanışma verip cihatta güç birliği yaptı. Proje üreten soğuk savaş mimarları, oldukça mahirdi.

Sizde papa yok, biz size “halife”lik yapalım, yol gösterelim dediler. Eli kanlı örgütleri koydular insanların önüne.

Videolarda kafa kesen katilleri gören Müslümanların yüreği ağzına geldi. İnsanlar dört elle sarıldı ılımlı İslam projesine. Batılı gibi giyinmiş, nur yüzlü insanlar, üstelik demokrasiye inanmış. Ha bir de model ülke olsun.

Yılların İslamcısı Gannuşi bile, örneğimiz Türkiye diyordu.

Bir cami hocasından dünya çapında star bile üretebildi bu proje. Herkes çok çabuk benimsedi.

Mahzun Kırmızıgül, “Newyork’da Beş Minare” ile geç anlayan halka, izah etti.

İçeride, dışarıda ikna olmayan kalmadı.

Okullar, Ecevit’in, Baykal’ın başını döndürdü.

İyi de bu kadar rahat kâfi idi, yeni projeler gelin edilecekti.

Ortadoğu’da sular tekrar kaynatılıyor.

Otuz küsur yıl önce babasının döktüğü kanları devam ettiren Esed için genetik miras devreye giriyor.

Sığınmacılara kapıları açan Türkiye, ağır bir bedel ödeyeceğini biliyor. Sınırdaki ilimiz can evinden vuruluyor.

Suriye de savaşan İran ve Hizbullah mensupları ile maksat hâsıl oluyor. Şimdi tehlikeli tırmanışlar.

Herkes kendi kartını karşısındakinin kafasına vurmakla meşgul. Senin Şii motifin varsa ben de Sünni desen çizerim, yarışı. Afganistan’da Ruslara, Bosna’da Sırplara karşı omuz omuza savaşmış Şiiler ve Sünniler; birbirlerini kırdırmaya uğraşan mihrakların oyununa geldiklerini bilseler de süreç vahim. Güçlerimizi birleştireceğimize, dayanışma ve paylaşma yüceliği göstereceğimize; İslam dünyasına yeniden birbiri ile savaş düşmekte.

Dahası projede Suriye Savaşı ile baştan savılacaklar, ustaca savrulacaklar bile belli olmuştur muhtemelen.