Suriye ile yaşanan ikinci uçak krizi

Abone Ol

Türkiyenin Batılı dostlarının Suriye konusundaki fikirleri artık açıkça tebeyyün etmeye başladığı bir sırada Moskovanın, Vnukovo Havaalanından kalkan Suriyeye ait bir yolcu uçağının Esenboğaya zorunlu inişe zorlanması ile Suriye ile Türkiye arasındaki gerilim bir kez daha da arttı.

Türkiyeyi, Suriyede savaşın eşiğine getirmek için özellikle bazı adımların bilinçli bir şekilde atılmakta olduğu gözden kaçmamaktadır. Suriye yolcu uçağında rastlanan savaş malzemeleri, silah ticaretinin boyutlarının bir kez daha üzerinde düşünülmesi gereken bir konu olduğunu gündeme getirmiştir.

Bugün dünya silah ticaretinin yüzde otuz dokuzunu elinde bulunduran ABDnin, bunun yüzde altmış birlik bir kısmını gelişmekte olan ülkelere satmakta olduğunu görüyoruz. Dünya silah ticaretinin yüzde on sekizlik payını elinde bulunduran Rusya Federasyonu ise, silah satışının yüzde doksan yedisini gelişmekte olan ülkelere satmaktadır.

Dünya silah satışında yüzde sekizlik paya sahip olan Fransa ise, ürettiği silahların yüzde altmış birini gelişmekte olan ülkelere satmaktadır. Keza dünya silah satış pastasının yüzde yedilik dilimini elinde bulunduran İngiltere ise, ürettiği silahların yüzde doksan ikisini gelişmekte olan ülkelere satmaktadır. Dünya silah ticaretinde yüzde üçlük bir paya sahip olan Çin ise, bu payın yüzde yüzünü gelişmekte olan ülkelere satmaktadır.

Yılda bir trilyon dolarlık silah satış döngüsünün yer aldığı bir dünyada barıştan söz etmek ne derece gerçekçi ve akılcı bir yaklaşım olabilir ki Bu aşamada barıştan söz edebilmek için, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini oluşturan ve aynı zamanda dünya silah üretimini ellerinde bulunduran bu altı ülkenin silah üretim fabrikalarına kilit vurmaları gerekmektedir.

Suriye krizi ile birlikte yeniden tırmanmaya başlayan silahlanma yarışı, Ortadoğu ülkelerini patlamaya hazır birer saatli bombaya dönüştürmüş durumdadır. En büyük silah satıcısı ABDnin Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clintonun, Rusyayı Suriyeye hücum helikopteri satmakla suçlamasını anlamak pek mümkün değildir. Rusyayı Suriyeye silah satmakla suçlayan aynı ABD, Rusyadan farksız olarak, Suriye dışındaki diğer Ortadoğu ülkelerini silah deposuna çevirmiş durumdadır. ABD, 2003ten beri gelişmekte olan ülkelere yaptığı yüzde altmış birlik silah satışının yüzde on dokuzunu Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerine gerçekleştirmiş durumdadır.

Rusya, Ortadoğudaki stratejik kalesi konumundaki Suriyenin hava savunma sistemini geliştirmek için büyük bir çaba içerisinde olduğu bilinen bir gerçektir. Rusyanın, Suriyeye yerleştirdiği Pantsyr-S1 ve BUK-M2 hava savunma sistemleri ile Suriyenin hava savunma sistemini daha da güçlendirmiştir.

Esenboğaya zorunlu inişe zorlanan Suriye uçağında yer alan askeri malzemelerin Rus silahlarını satan Rosoboron Exporta ait olma ihtimali yüksektir. Çünkü bu kurum Suriyeye silah sevkıyatında kilit rol oynamaktadır. Rosoboronun başkan yardımcısı Igor Sevastyanov, geçenlerde yaptığı açıklamada, Suriyeye yönelik silah tedariki konusunda Pantsyr sözleşmesinin uygulanmakta olduğunu açıkça ifade etmişti.

Sam Amca, Türkiye ile ortak hareket ederek Suriyenin demirbaş müttefiki olan Rusyayı dünya kamuoyunda zor durumda bırakmak amacıyla, Suriye uçağının sivil havacılık talimatına aykırı olarak silah taşımakta olduğu konusundaki bilgi paylaşımını yapmış olması ihtimal dâhilindedir.

Türkiyeyi adım adım Suriye krizi macerasına sürüklemeye çalışan ABD, yeni uçak krizi ile geleneksel süper devlet politikasının rolü gereği, Rusyanın katı Suriye politikasını bu yolla deşmeyi denemiş olması uzak bir ihtimal olmasa gerek.