SUDAN İZLENİMLERİ-2

Abone Ol

Geçen yazımızda Sudan’daki mülteci kamplarından söz etmiştik. “Kamplarda hayat nasıl sürdürülüyor ” sorusu en çok merak edilenler arasında.

Sudan yüzölçümü olarak -bölünmeden sonra kalan haliyle bile- Türkiye’nin iki buçuk katı büyüklüğünde toprağa sahip iken, nüfusu ise Türkiye’nin ancak üçte biri kadardır.

Ülkede araziler geniş olduğundan, mülteciler geniş alanlarda iskân edilmişler. Dışardan bakınca müstakil köyü andıran bu mekânlarda komşu ülkelerden gelen mülteciler kendi gettolarını oluşturmuşlar.

***

Kamplarda eğitim ve sağlık gibi temel hizmetler yardım kuruluşları tarafından karşılanıyor. Bu kuruluşlar olmasa burada barınan mülteciler kıpırdayamaz.

BM yardım komiserliği ise lüks jeeplerin içinde istatistikî verileri toplamak, depolamak ve gerekli yerlere iletmekle meşgul. 

Köy haline gelen kamplarda evlerin önünde tandıra benzer yuvarlak bir yapı var. Bu yapılar tüm buğdayın kırılıp un haline getirildiği mini değirmenlerdir.

Köylerde insanların yaşadığı evler ve diğer yapılar çamur, kamış ve benzeri şeylerden yapılmış iken, tek taş yapı camiler.

Camiler de, insanlar gibi susuz. Lavabo ihtiyacı giderme imkânı ve şadırvan yok. Çoğunda ibrik var, abdest orada alınıyor. Mevcut camiler de çoğunlukla körfez ülkelerinden birileri adına yaptırılan hayrat eserler.

Bazı camiler sadece üstü çinko ile örtülü etrafı açık basit yapılardan müteşekkil. Camiler çok fonksiyonel işleve sahip. Köylerde bakkal kahvehane vb. ortak kullanım alanları bulunmadığından, camiler köylerin tek ortak alanı.

Yeri gelmişken aktarayım. Bir geri kalmış bir yerde bir billboard reklamı görünce içim cız etti. Kapitalizmin acı yüzü olarak milletle dalga geçercesine, kampın bitişiğindeki yol, su ve elektriğin olmadığı köyde cep telefonu yedek şarj bataryası reklâmı var.

Devenin üzerinde seyahat eden bir genç, elinde cep telefonu ile dağlarda seyir halinde iken heybesine koyduğu yedek şarj ile mutlu bir şekilde görüşme yapıyor. “Şarjı taşıma kaygısı çekerim, konuşma kaygısı çekmem!” diyor.

***

Elektrik çok çok özel yerlerde bulunduğundan, bazı yerleşim yerlerinde esnaf duvarına, “Elektrik bulunur” levhası asmış. Ücretle cep telefonu ve diğer elektrikli aletleri şarj ettiriyor. Kimi esnaf da mahalle meydanına hurda 60 ekran televizyon koymuş, halka seyrettiriyor. 

Evlerin çatılarına yağmur suyu depolama sistemi yapmışlar. Damlarda biriken su, huniye bağlı hortum ile leğenlere dolduruluyor. Yıl boyu bunu içiyor, kullanıyor ve büyük bir lütuf olarak da misafirlerine ikram ediyorlar.

Ülkede Yeşil ve Mavi Nil gibi su kaynağı durumunda olan birkaç nehir bulunmasına rağmen su sorunu had safhada. 1 litre cola 1,5 Cüneyh’e, 1 litre su 2 Cüneyh’e satılıyor. 

Altyapı sorunu hayli fazla olan ülkede asfalt yola, “milli yol” diyorlar. Bir köyden başka köye giderken tarlalar arasından geçerek, yerdeki lastik izlerine bakarak yola devam ediliyor.

Cansuyu Derneğimiz adına kurban kestiğimiz köyleri dolaşırken inanamayacaksınız ama toprak yola ulaşınca ne kadar sevindiğimizi anlatamam.

Kamp bölgesinden başkent Hartom’a dönüşte bir anda taş devrinden modern bir dünyaya zaman yolculuğu yaptığımız zehabına kapıldık.

***

Sudan üzerinde oynanan oyunları anlamak için şu rakam yeterli: Sadece 2014 yılında Batılı ülkelere giden beyin göçü 5 bin kişi.

Batı dünyası sömürdüğünün birazını bu toplumlara geri aktarsa dünyada çözülmeyecek problem yoktur.

Dünyada Müslümanların siyasi bilince ulaşması, onların haklarının savunulması ve insanlığın Batı’nın insafına bırakılmaması gerekir.

Onun için davamız sadece Türkiye’deki insanlara değil; ümmet bilinciyle renk, ırk, dil, mezhep ve meşrep ayrımı gözetmeden bütün Müslümanlara, devamında bütün insanlığa saadet getirmektir.