Bismillahirrahmanirrahim;
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a (C.C.) hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimize, âline ve sahabelerine olsun.
Cenab-ı Hak, bu uçsuz bucaksız kâinatın tek sahibi ve hâkimizdir. Allah, adildir ve düzen ve intizam sahibidir. Cenab-ı Hakk’ın bu kâinata ikame ettiği düzen “Adil Düzen”dir. Bu külli düzenin hiçbir yerinde zulme yer yoktur. “Su ve yağmur” Allah Teâlâ’nın adil düzeninin önemli ve hayati aksiyonlarındandır. Su ve yağmur rahmettir. Allah, suyu temizlenelim diye gökten indirendir. Göklerin ve yerin yaratılışı, gece ve gündüzün sıralı olarak gelip gitmesi, denizler ve üzerinde yük taşıyan gemiler, yağan yağmurlar ile hayat bulan ölü topraklar, nebatlar, ürünler, rüzgârlar ve diyardan diyara sevk edilen bulutlar; üzerinde düşünülmesi gereken şeylerdir. Yer küreyi beşik yapan ve orada yollar açan, yağmuru yağdıran, canlıları sudan yaratan ancak Allah Teâlâ’dır. Su, Cenab-ı Hakk’ın kullarına en büyük ikramıdır. MÜLK 30: “De ki; bir sabah suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akarsu getirebilir?” Elbette buna kimsenin gücü yetmez. Onun için Allah bizi su konusunda da düşünmeye davet ediyor. VAKIA 68-69: “İçtiğiniz suyu düşündünüz mü? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren Biz miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?” Emredilen şükür; din ve düzen olarak İslam’a teslim olmak ve yaşamaktır. Allah’ın mutlak hâkimiyetini dikkate almadan, din ve düzen olarak İslam’dan dönüp “faizci kapitalist düzene” meylederek nankörlük edenler, rezil ve perişan olmaktan kendilerini kurtaramazlar.
SU
Su, bilindiği gibi, iki hidrojen ve bir oksijenden ibaret bir sıvıdır. Yeryüzünde insan, hayvan, bitki ve tüm canlıların ilk oluşum nüvesi ve varlıklarının devamı için kullanmak zorunda oldukları ilahi bir rahmet ve zaruri bir maddedir. İlim veya bilim denilen şey; Sünnetüllahın işleyiş kurallarının bilinmesidir. Materyalistlerin, yani inkârcıların inatla Sünnetullahı yok sayarak yaratılış ile ilgili yaptıkları izahlar, kelimeleri yerinden oynatmaktan başka bir anlam ifade etmez. ENBİYA 30: “İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik halde iken bizim, onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan yarattığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?” İlim; Kur’an’dır. Ve bütün ilimlerin temel esasları sadece Kur’an’da bildirilmiştir. Su, yaşayan canlının hâkim unsurudur. Su olmadığı için çölde hayat olmaz. Su hayattır. Dünyada bulunan suların ancak %2 tatlı sudur. Tatlı suların en önemli kaynağı yağmurlardır. Ölçümlere göre, yeryüzüne bir saniyede 16 milyon ton yağmur yağmaktadır, bu miktar değişmez. Yani su, bir denge içinde, “bir ölçüye göre” dönüp durmaktadır. ZUHRUF 11: “Gökten belli bir ölçüye göre yağmuru indiren Allah’tır. Biz bu yağmurla, ölü beldelere hayat veririz. İşte siz de, böyle diriltileceksiniz.” Allah, muazzam bir yağmur düzeni inşa etmiştir.
YAĞMUR
Yağmur; tabiatın sevinçten akıttığı gözyaşlarıdır. Bir yağmur damlasının buharlaşıp gökyüzüne çıkması ve yoğunlaşıp yağmur halinde yeryüzüne inmesi esnasında, rahmet olarak başımızı okşaması, canlıların imdadına yetişmesi, şefkatle üzerine düştüğü en zarif yaprak ve çiçeklere dahi zarar vermemesi, bütün bu olayların, üstün bir ilim ve kudret ile gerçekleştiğini gösterir. Bütün varlıklara rızkını veren Rabbimiz, mükemmel, güzel ve akla durgunluk veren öyle muhteşem bir yağmur sistemi kurmuş ki, hayran kalmamaya imkân yoktur. Biz, gıdalarımızın çoğunu Allah’ın büyük ikramı olan yağmur sayesinde sağlarız. Eğer yağmuru ABD, AB ve İsrail yağdırsaydı bugün bütün insanlık yok olup giderdi. Yağmuru yağdıran, topraktan bitkilerin ve gıdamızı teşkil eden hububat, sebze ve meyvelerin yetişmesini sağlayan Cenab-ı Hak’tır. Eğer gökleri yaratıp oradan yağmuru indirmese, toprağı yaratıp bunları yetiştirecek özelliklere sahip kılmasaydı, hiç birini elde edemezdik. Bunu düşünen bir insan, Allah’a nankörlük edip din ve düzen olarak İslam’dan dönebilir mi? Muhafazakâr demokrat olup, faize, israfa, kumara, içkiye, materyalist eğitime, batı ahlakına, tembelliğe rıza gösterebilir mi? Gösteremez. Zahiren şeytana küfredip, şeytandan daha fazla şeytanlık yapanların Allah katında hiçbir değeri olmaz.
HAYAT SUYU
Bir insanın biyolojik varlığını sürdürebilmesi için “su” ne ise manevi varlığını sürdürebilmesi için “İslam” da odur. İslam; manevi hayatımızın gıdasıdır. İslam ve su ikisi birlikte hayattır ve medeniyettir. Çeliğe su verince kuvvetlenir. Tohuma su verince filizlenir. Çölde kalmış bir yolcuya su verirseniz, hayat vermiş olursunuz. Doğu’dan, Ortadoğu’dan, bütün mazlum coğrafyalardan feryat ve imdat sesleri gelir kulağımıza. “Biz de Müslüman’ız” diyen yığınlar, duydukları bu sese duyarsız. Su ile abdest alıp, iman ve cihat yoluna girmeden, İslam dünyası içinde bulunduğu zilletten kurtulamaz. Kur’an, semadan indirildiği gibi; yağmur da yine semadan indirilmektedir. Her ikisi de rahmettir. Bir çiçeğin, bir gülün semadan inen yağmura ihtiyacı vardır. Bir insanın da semadan inen Kur’an’a ihtiyacı vardır. Hangi insan, evinin bahçesinde bir çağlayan olmasını istemez? Tabi insan özgür, zakkum, irin ve kaynar suyu da tercih edebilir, şeytanın sunduğu süslü kadeh içindeki zehri de içebilir. Unutmayalım, imtihan çeşmesi ikidir. “Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir”. Su aynı zamanda Nuh kavmini, Firavun’u ve destekçilerini boğan tufandır. Gökten sadece rahmet yağmaz, gazap yağdığı da olur. Kur’an; müminlere şifa ve rahmet olurken zalimlerin ziyanını artırır.
Buradan çıkaracağımız ders, yirminci asrın en mühim hareketi Milli Görüş’tür. Milli Görüş; Türkiye’yi çöl iken yeşillendirecek hayat suyudur. Saadet Partisi ise “hayat suyu” kanalını kazan Ferhat’tır. “Vur kazmayı Ferhat, çoğu gitti, azı kaldı”. Selam hidayete tabi olanlara…