Sözde birlik, uygulamada ayrılık!..

Abone Ol

Her konuda olmamakla birlikte partilerin söz planında pek çok hususta  ortak görüş ifade etmelerine karşılık uygulamada farklılıklar ortaya çıkıyor. Söz gelimi tüm parti temsilcileri söz planında yargının siyasallaşmasından şikayetçidirler, bir diğer ifade ile yargının bir siyasi görüşün kontrolü altına girmesine karşıdırlar. Buna rağmen zaman zaman yargının siyasallaştığı, kararlarında siyasi ve ideolojik yaklaşımların ön plana çıktığı iddiaları da gündeme gelir ve tartışılır.

Elbette ki yargı sadece belli bir siyasal ve ideolojik görüşün mensuplarının haklarını korumak ya da onlara yeni haklar oluşturmak için var değildir. Böyle olması da aklı başında hiç kimse tarafından düşünülemez. Düşünülemez ama geçmişte zaman zaman belli bir siyasi görüşün mensuplarının siyaset dışına itilmesi hususunda birtakım zorlama kararların alındığını da biliyoruz.

Maksadım yargı kararlarının tatışılması değil. Özellikle siyasi kadroların  benzer görüşler dile getirmelerine rağmen iş uygulamaya geldiğinde söylediklerinin aksine tavırlar sergileyebildiklerine dikkat çekmektir.

Peki neden böyle oluyor

Sanıyorum siyasi kadroların devlet yönetimi ile ilgili farklı bakış açılarına sahip olmaları bu çelişkiyi ortaya çıkarıyor. Söz gelimi yıllar yılı hükümette hangi siyasi parti olursa olsun devlet organlarında söz sahibi olanlar CHP yandaşları olduğundan olsa gerek statükoda ne zaman bir değişiklik gündeme gelecek olsa bu zihniyetin mensupları hemen ayağa kalkıyorlar. Ya cumhuriyetin tehlikeye girdiğini, ya yargının siyasallaştığını öne sürüyorlar. İstiyorlar ki kendi anlayışları çerçevesinde oluşmuş düzende hiçbir değişiklik olmasın. Kendileri yüzde 10, diğer parti ve partiler de yüzde 60 oyla iktidar olmuş olsa düzenin istedikleri gibi devam etmesini istiyorlar.

Ama, değişen zaman ve şartlar gereği toplumda da önemli değişikler oluyor, ihtiyaçlar değişiyor ve bu değişen toplum ve ihtiyaçları doğrultusunda sistemde de bazı değişikler yapılması ihtiyacı doğuyor. Söz gelimi yargı ile ilgili yeni bir düzenleme gündeme geliyor. Hemen belli çevreler ayağa kalkıyor, "Yargının siyasallaştırılmasına izin vermeyeceğiz" çığlıkları atmaya başlıyorlar. Canınız sıkılıp, "Siz kimsiniz " diye sakın sormayın. Onlar bu memleketin asli sahipleri(!) diğerleri ise ikinci sınıf vatandaşlar.

Elbette yargı siyasallaştırılmamalı.. Ama, geçmişte siyasal ve ideolojik görüşleri sebebiyle bazı kişi, kurum ve siyasi kadroların linç edilmesi karşısında niçin itiraz etmediniz, niçin yargının siyasallaşmasına alkış tuttunuz

Sadece yargı konusunda değil, tüm alanlarda bu ülkede hak, hukuk, özgürlük ve demokrasi denildiğinde tüm bunları bazı çevreler sadece kendileri için istiyorlar, sadece kendi haklarının korunması, hatta olmayan bazı hakların kendilerine verilmesi için hak ve hukuk istiyorlar, özgürlük ve demokrasi şarkılarını bunun için söylüyorlar. Onlar istiyorlar ki bürokrasi ve devlet yönetiminde sadece kendileri gibi düşünenler bulunsun, kendileri dışında kalanlara bu kapılar kapansın, açılsa bile yönetici konumuna hiç yükselmesin.

Bu anlayış sebebiyle masa başında ülke meseleleri tartışılırken pek çok konuda benzer şeyler söylenmesine karşılık iş uygulamaya geldiğinde farklı davranışlar ortaya çıkıyor.

Söz gelimi kendi iktidarlarında hem de üç parti koalisyonu döneminde Anayasada önemli değişiklikler yapılacak, APO yakalanmış idama mahkum edilmişken idam cezasının kaldırılması da dahil Anayasada değişiklikler yapanlar şimdi yeni bir anayasa hazırlanması gündeme geldiğinde, "Yapamazsınız" çığlıkları atıyorlar..

Şahsen idam cezasının kaldırılmasına dün de karşıydım bugün de aynı görüşümü sürdürüyorum. Ancak, Anayasa değişikliği yaparak idam cezasını kaldırmak suretiyle APOyu kurtaranların bugün farklı bir tavır sergilemeleri sanıyorum ülkemiz siyasetinin çıkmazını oluşturuyor.

Bu memlekette belli dönem yönetimi ele geçirmiş olan tepeden inmeci dayatmacı elitler sadece kendi doğrularının yönetime hakim olmasını istiyor, kendileri dışında kalanlara yaşama hakkı verilmesini bile içlerine sindiremiyorlar. Yaşama hakkı verdiklerinin ise sadece kendilerine hizmet etmesini, onların istediği gibi yaşamasını, inanmasını dayatıyorlar.

Ancak görünen o ki bu dayatmanın daha uzun süre devamı mümkün değildir. Bu yanlış dayatmacı ve zorba anlayış siyaset tarihimizin çöplüğüne atılacaktır. Buna herkesin kendini hazırlaması gerekiyor.