Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) işgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail hakkında -bugüne kadar nedense uygulanmayan ya da uygulanamayan, Netanyahu'nun tutuklanamadığı- “soykırım” kararı alması yetmez!
Müslüman olsun, Hristiyan olsun, Musevi olsun, Budist olsun, Hinduist olsun, hangi inanca mensup olursa olsun, aklı başında, vicdan sahibi tüm devletlerin mahkemeleri ve parlamentoları da işgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail hakkında ayrıca “soykırım” kararı almalıdır.
Bu, esasen çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız "daha iyi bir dünya" için kaçınılmaz bir görevdir!
Neden mi? Lütfen şu 11 maddede yer alan satırları dikkatle okuyalım;
1) Son 24 saatte açlık nedeniyle biri çocuk 10 Filistinli şehit oldu. Açlıktan şehit olanların sayısı 111’e yükseldi.
2) Uluslararası yardım kuruluşları, “kitlesel açlık yayılıyor” diyerek işgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail’i kara sınırlarını tamamen açmaya ve acil insani yardımı engelleyen uygulamaları sonlandırmaya çağırdı.
3) DSÖ’ye göre Gazze’de akut beslenme yetersizliği oranı %10’u geçmiş, hamile ve emziren kadınların %20’si ciddi beslenme sorunları yaşıyor.
4) Dünya Sağlık Örgütü: “Gıda girişi neredeyse 80 gün durdu. Açlık yayılıyor; hastaneler, su, elektrik sistemleri çöktü” açıklaması yaptı.
5) Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre sadece yardım kuyruklarında yiyecek almaya çalışırken bin 26 şehit oldu; bunlardan 875’i dağıtım noktalarında şehadete erişti.
6) Gazze hükümeti, işgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail’in 80 günden uzun süredir tek bir gerçek yardım girişine izin vermediğini; yaklaşık 44 bin yardım tırından sadece çocuk besleyici ek gıdalar içeren 9 tırın giriş yaptığını açıkladı.
7) Uluslararası Kızılhaç teşkilatı, insani yardım çabalarının “tamamen çökme” tehdidiyle karşı karşıya olduğunu not ederek, yardım dağıtım hatlarında acil koridorların yeniden açılmasını talep etti.
8) Reuters ajansı, Norveç Mülteci Konseyi’nin (NRC) 145 gündür yüzlerce yardım yükünün Gazze’ye ulaştırılamadığını ve örgütün yardım stoklarının tamamen tükendiğini açıkladığını bildirdi.
9) BM Genel Sekreteri “bir korku filmi sahnesi gibi” tabirini kullanarak Gazze’ye yardımların ulaştırılması gerektiğini söyledi.
10) Almanya, Fransa ve İngiltere Dışişleri bakanları, işgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail’in yardım engelinin uluslararası insani hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak “tam, hızlı, güvenli ve engellenmemiş insani yardım” çağrısı yaptı.
11) Dünya Sağlık Örgütü, işgalci, Siyonist, soykırımcı İsrail’in DSÖ tesislerine yönelik üç saldırı gerçekleştirildiğini ve bu durumun yardım kapasitesini doğrudan etkilediğini duyurdu.
NİHAT ÖZDEMİR ARADI!
Önceki gün sabah erken saatleriydi...
LİMAK şirketinin patronu, Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı, ülkemizin tanınan, bilinen iş insanı Nihat Özdemir Beyefendi aradı. Şunları söyledi:
* "Millî Gazete’de yazınızı okudum. Teşekkür ediyorum. Bizim şirketimizin de bulunduğu Bahçelievler, Basın Ekspres Yan Yol'a açılan kısmın bahsettiğiniz şekilde bozuk durumda olduğunu bilmiyordum. Hemen arkadaşlara talimat verdim. Gereken neyse yapacaklar. Ben de en kısa zamanda o bölgeyi ziyarete geleceğim..."
***
Nihat Özdemir Bey’in bu satırların yazarını neden aradığını da ileteyim:
* Malum, Millî Gazete tesislerinin giriş çıkışları, İSKİ’nin kanal çalışması gerekçe gösterilerek bundan bir süre önce tamamen kapatıldı!
* Millî Gazete, TV5 ve matbaa tesislerinde bulunan yüzlerce çalışan ve araç mahsur kaldı. Bugüne kadar görülmemiş bir mağduriyet yaşandı.
* Görüşmeler sonucunda, Basın Ekspres Yan Yolu'ndan idareten bir yol açıldı.
* Ama öyle bir yol ki; yaya olarak Millî Gazete’ye, TV5'e ve matbaa tesislerine gitmek imkânsız!
* Arabası olanlar da zar zor, çamur ve toz içinde, çukurlara düşe kalka, Millî Gazete'ye ve Milsan-Yenidevir matbaalarına, TV5'e ulaşabiliyor!
* Anılan bölgede LİMAK'ın da bir şirketi var ve hazır beton araçları bu yolu kullanıyor.
Meselenin özetini bu şekilde ifade ettikten sonra;
Nihat Özdemir Bey’den bu manada özellikle Millî Gazete okurlarının, TV5 izleyicilerinin bir ricası, şöyle bir temennisi oldu:
* "Acaba yaklaşık 200-300 metrelik bu yola bir geçici yaya yolu mümkün olamaz mı? Bu kısa yolun çamurdan, çukurdan, çöpten, tozdan kurtulması için birkaç kamyon kum, çakıl dökülemez mi, diye!"
Sağ olsun, hassasiyet gösterdi ve konuyla yakından ilgileneceğini ifade etti, Nihat Özdemir Bey.
***
İki teşekkür;
1) İlk teşekkür LİMAK patronu Nihat Özdemir Beyefendi’ye. Konuya hassasiyetle yaklaştığı için, yakın ilgisinden dolayı...
2) İkinci teşekkürüm de LİMAK kurumsal iletişim departmanına. Sabah erken saatlerde ilgili yazıyı jet hızıyla Nihat Bey’in okumasını temin ettiği için...
Hayırlara vesile olması dileğiyle...
“FAHRİ AV MÜFETTİŞİ” OLUYOR DA “FAHRİ EV MÜFETTİŞİ” NEDEN OLMASIN!
Meslek gereği her gün Resmî Gazete'ye bakarız...
Resmî Gazete'nin 24 Temmuz 2025 tarihli nüshasında, fahri av müfettişlerinin yönetmelik değişikliği yayımlandı. Yeni yönetmeliğe göre;
* Fahri av müfettişi olmak isteyenlerde eğitim şartı, ilkokul mezuniyetinden lise mezuniyetine yükseltildi.
* Fahri av müfettişleri her yıl Doğa Koruma ve Milli Parklar müdürlükleri tarafından belirlenen tarihlerde avcılık mevzuatı ile av koruma ve kontrolü konularında 4 saatlik eğitime katılacaklar.
* İki yıl üst üste ilgili müdürlüklere rapor sunmayan veya eğitime katılmayan fahri av müfettişlerinin görevlerine son verilecek."
Gayet güzel...
Üzerinde düşünelim, müzakere yapalım, teatide bulunalım diye şöyle bir öneride bulunmak isteriz;
* “Fahri av müfettişi” oluyor da “fahri ev müfettişi” neden olmasın!
Tamam da, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı olması uygun olabilecek, “fahri ev müfettiş”leri ne yapacak?
1) Ailelerde çıkan sorunları -mahkemeler gibi, arabulucular gibi resmiyete dökülmeden- ilk aşamada çözmeye çaba göstermek.
2) Çocukların eğitimleri ile ilgilenecek, çocukları kabiliyetlerine göre yönlendirecek.
3) Ailedeki maddi imkânsızlıkları gerekli mercilere iletecek. Muhtarlarla yakın iş birliği içinde olacak.
4) Kısacası ailenin maddi ve manevi sorunları ile yakından ilgilenecek ve gerekenin yapılmasını üst makamlara bildirecek...
5) Elbette, fahri av müfettişlerinin görev ve sorumlulukları bakanlık tarafından ayrıntılı olarak belirlenecektir.
***
Peki, bunları kim yapacak?
* Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Millî Eğitim Bakanlığı'nın geniş kadroları var. Üniversiteler var. Sivil toplum kuruluşları var. Buralardan görevlendirmeler olabilir...
* Fahri ev müfettişlerine bütçeden de uygun bir ödenek sağlanabilir...
Siz ne dersiniz?