Batı modelinde "devlet" vardır "sermaye" vardır; sermaye hakimse ona "kapitalizm" denmekte, devlet hakimse ona da "sosyalizm" denmektedir. Eğer uzlaşmış olarak birlikte idare ediyorlarsa ona da "karma ekonomi" denir. Batı modelinde "halkın" devlet içinde yeri yoktur; bu sebepten dolayı "ailenin" de devlet içinde yeri yoktur.
Batılıların anlayışında çalışanlara "ücret" verilecek, çalışanlar kendileri yaşayacak ve "çocuklar" yetiştireceklerdir. Yetişenler "işçi" olacak ve böylece hayat devam edecektir. Devletin çocukların yetişmesinde bir görevi yoktur. İşçiler sigorta şirketlerine ortak olurlar, oraya aidat yatırırlar; çalışamadıkları veya hasta oldukları zaman kendilerine ve çocuklarına onlar bakar. Sigortaya aidatları yatıramayanların veya yatırmayanların yaşama hakları yoktur.
Kapitalistlerde ne kendilerinin ne de çocuklarının devlet üzerinde bir yükü yoktur. Sosyalistlerde ise çocukları kreşlerde devlet büyütmekte; burada da anne babanın çocuk üzerinde bir sorumluğu yoktur, yetkisi de yoktur. Karma ekonomide sigorta şirketlerine ortak olma zorunluluğu vardır. Herkes sigortalı olmaktadır. Burada da oynanan oyun şudur. Karma ekonomideki küçük müteşebbisler devre dışı bırakılmakta, küçük işletmelerin sahipleri işçi olmaya zorlanmaktadır.
Hâsılı; Batı düzeninde esas olan "devlet"tir; yahut "sermaye"dir; yahut karma ekonomide "ikisinin ortaklığı"dır; ama bu düzende "halk" yoktur, halk onların sadece işçisidir.
***
İslâmiyet te ise esas olan "halk"tır, insandır, insanın yaşamasıdır; insanın kendisinin yaşaması yanında neslinin de yaşamasıdır. Bu doğa kanunudur, sünnetullahtır. Bütün canlılar yaşamaya ve nesillerini yaşatmaya çalışırlar; hattâ gerektiğinde yavruları için kendilerini feda ederler.
O halde devlet ne için vardır
Devlet "kişi"yi ve "aile"yi desteklemek için vardır.
Kişiler birleşiyorlar ve "aşiret"i oluşturuyorlar, buna "ocak" diyoruz. İnsanlar burada günlük yaşama hayatlarını sürdürüyorlar. Kişiler birleşiyor ve "kabile"yi oluşturuyorlar, biz buna "bucak" diyoruz. İnsanlar burada birlikte üretim yapıyorlar. "İl"de iç güvenliği gerçekleştiriyorlar, "ülke"de dış savunmayı sağlıyorlar, "insanlık"ta uygarlığı oluşturuyorlar; böylece kendilerinin ve ailelerinin yaşamasını garanti altına alıyorlar.
Devletin görevi "kişiler"e ve "aile"ye hizmet vermekten ibarettir.
Bunun düzenlenmesi şöyle yapılmaktadır. Yeryüzü bütün insanların ortak malıdır. Çalışıp üretim yapanlar çalışmalarının yarısını kendi emeklerinin payı olarak alırlar, diğer yarısı ise yeryüzünün kira payıdır. Ortak fonda birleştirilir ve ortak işler görülür. Kişi çalışsın-çalışmasın, herkese kira payı bölüştürülür. Bu bölüşmede zorluk olmasın diye kamu payı beşe ayrılır. Üç pay çalışana verilir. Biri kendi geçinmesi için verilir, diğeri çocukları büyütmesi için verilir, üçüncü olarak da gelecekteki yatırımlara sermaye olsun diye verilir. Kalan iki payı kamu alır. Kamu bunun biriyle "Genel Hizmet"i yapar, diğeriyle de kamu görevlerini görür. "Genel Hizmet" ortak işlerdir, halk bunlardan bedava olarak yararlanır.
***
Genel Hizmetleri şöyle sıralayabiliriz: a) Her türlü evrak, zimmet, envanter ve demirbaş kayıtlarını Genel Hizmet tutar. Bedel kamuca ödenir. b) İlmî, dinî, idarî ve meslekî eğitimleri Genel Hizmet yapar; bedelini kamu öder. c) Ambar, kasa, takip ve araştırma işlerini Genel Hizmet yapar, halk yararlanır; bedelini kamu öder. d) Basın, yayın, ulaşım ve haberleşme Genel Hizmet tarafından yapılır, halk karşılıksız yararlanır; bedelini kamu öder. e) Planlama, bakım, sağlık ve güvenlik işlerini Genel Hizmet yapar, halk yararlanır; bedelini kamu öder. f) Noter, kontrol, tahkik ve hakemlik hizmetlerini Genel Hizmet yapar ve bedeli kamuca ödenir. g) Başkanların maaşları kamuca karşılanır.
Böylece kişiler birçok harcamalardan kurtulmuş olurlar. Sadece yemek, giyinmek, barınmak ve dolaşmak için gerekli ihtiyaçları karşılamak için çalışıp kazanmak zorundadırlar. Bunlardan da çalışamayanlara kamu payından maaş bağlanmaktadır.
a) Fakirlere, yoksullara, yetimlere ve yaşlılara ortak fondan pay verilmektedir. b) Kamu görevi gören görevlilere de pay verilmektedir. Bunlar memurlar, alimler, sanatçılar ve seyyahlardır. c) Vakıflara ve vakıflarda çalışanlara da pay ayrılmaktadır. d) Borçlulara ve göçmenlere yerleşmeleri için pay verilmektedir.
Görülüyor ki, "sosyal güvenlik" aidatsız tam olarak sağlanmaktadır. Çalışan "faizsiz ve icrasız çalışma kredisi"ni almaktadır. Çalışamayan ise kamu payından pay almaktadır.