Son durağımız cennet olsun

Abone Ol

Muhterem Müslümanlar!       

Kur’an-ı Kerim’de:

“Sidretü’l-Müntehâ’da, ki barınılacak Cennet, onun yanındadır” buyurulmaktadır. (Necm S.A= 14-15) Bu ayetlerde Cennet’teki sır ile ilgili çok önemli bilimsel mesaj vardır.

Cennetin ne olduğunu kavrayabilmemiz için öncelikle zihinlerimizdeki mekân ve zaman kavramlarını genişletmeliyiz. Bunu başaramazsak Cennet’te uzaydaki yıldızlarda mekân aramak gibi bir yanlışlığa düşeriz.

Muhterem Müslümanlar!

Allah (c.c.), âlemleri bir kitabın sahifelerine benzetmektedir.

Kâinatta en-boy-derinlik gibi boyutlardan çok farklı boyutlar vardır. Hatta zaman da bu boyutlardan biridir. Bu yüzden fiziki kurallar bu mekânlarda tamamen değişiktir. Zaman akış hızı tamamen farklıdır. Kâinatın çeşitli katlarında farklı mekânların olduğu Necm suresinin biraz önce arz ettiğim ayetlerinde bilimsel gerçeklere net bir şekilde ışık tutmaktadır. Orada “Sidretü’l-Münteha” deniliyor. Bu, maddenin sınırı o noktada, o mekân’da demektir. “Cennetü’lMe’va” ifadesiyle de Cennet mekânının, madde mekânının sınırından itibaren başladığına işaret edilmektedir Kur’an’da beyan edildiği gibi, sekiz ayrı Cennet vardır. Cennetü’lMe’va bunlardan biridir. Ve madde sınırının bittiği yerde başlamaktadır.

Muhterem Müslümanlar!

Varlıklar çeşitli mekânlarda birer sayfayı temsil eder. Bunlardan bir kaç tanesi madde mekânının sayfalarıdır. Semalarda seyrettiğimiz mekânlar işte bu sahifelerden bir kaçıdır. Bu sahifelerden sonra ayrı mekân sahifeleri vardır ki bunlardan ilki Cennetü’lMe’vâ’ dır. Sidretü’l-Münteha’nın yaratılış sistemlerinin merkezinde bir sınır olduğu bir çok müfessirlerce ifade edilmiştir.

Muhterem Müslümanlar!

Yaratılış sırrı gerçekten Cennet mekânlarına yansımış, orada sonsuz güzellikler oluşmuştur. Dünyadaki renkler ve güzellikler o mekânlardaki ihtişamın silik bir kopyasıdır. Cennet, renkli bir hayat; dünya ise siyah-beyaz karton filim gibidir. Cennette zaman kavramı yoktur. Bundan dolayı Cennet’te usanç kavramı da teşekkül etmez.

Cennet’te inananların her arzuları o anda halk olur. (Nahl suresi. 31) Burada, zamanın insanın hizmetinde bir haz vesilesi olduğuna işaret vardır. Meselâ renkler, ışıklar yansırken, zaman eyleminin titreşimleri için aracı kullanılır. İşte bu ışık ve renk, dünyadaki hâlinden çok farklı şiddette etkileyici ve haz vericidir. Rahman suresinde bildirilen koyu yeşil Cennet, bunun en ciddi örneğidir.

Koku olayı, Cennete bambaşka kuvvette, insanı baştan sona istila eden bir hazzın temsilcisidir.

Muhterem Müslümanlar!

Cennet ile ilgili çok önemli bir husus da, insanın orada bedeni ile devam eden ölümsüz hayatıdır. Hz. Adem topraktan yaratıldığında bedeniyle Cennette mukimdi. Dünyadaki fâni hayat Cennet hayatı yanında geçici bir geçittir. Asıl hayat Cennette ve bedeniyle devam edecektir.

Bedeni dünyada ölüme mahkûm eden olaylar, enerji ihtiyacıdır. İnsan bedeni enerjiye ihtiyacından dolayı besine gerek duymakta, bu da bedeni yıpratarak ölüme götürmektedir. 

Hücrelerin ihtiyarlayıp ölmesinin sebebi, gıda artıklarıyla damarların yıpranıp sertleşmesidir. Cennette bu tarz bir enerjiye ihtiyaç yoktur. Cennette yalnız meyvelerin varlığı, bir zevk unsurudur. Çünkü meyveler damarları yıpratmaz, dokuları tahrip etmez. Cennette özel bir derimiz olacaktır. Bu ölümsüzlüğün özel bir kılıfıdır. Dünyada var olan mikroplu hastalıklar Cennette yoktur. Cennette içilen ve Hayy sırrı taşıyan içecekler vardır. Bu içecekler hem zevk verici hem de insanı devamlı olarak güçlendirir, tazeler.

Muhterem Müslümanlar!

Cennet, maddesel mekânların sınırında, sonsuz güzelliklerin ve hazların doyulmaz ülkesidir. Cennet, dünyada kazanılır. Bizler bu kazanç ile ahirete göçmenin gayretini gösterelim...