Somali nin başkenti Mogadişu daki Türk Büyükelçiliği ne yönelik intihar
saldırısında bir Türk polisi şehit oldu, üç vatandaşımız da yaralı. Eylemi
gerçekleştiren örgütün iddiasına göre ölü sayısı üç. Saldırının gerekçesi ise,
bizzat Başbakan Erdoğan tarafından yapılan açıklamaya göre Somali ye yapılan
yardımlardan duyulan rahatsızlık.
Doğru, fakat bu rahatsızlığın sadece Somali ye yönelik
insani yardımlar ile sınırlı olmadığı da bilinen bir gerçek. Dolayısıyla
saldırı, insani yardımlara yönelik tepkinin ötesinde çok daha derin bir anlam,
mesaj içeriyor. Bunun için son dönemde hızlandırılmış gelişmelere bakmamız
gerekiyor.
Bu hususlara bakıldığında, oyun içinde geliştirmeye
çalışan ya da oyun içindeki oyunu bozmayı hedefleyen Türkiye nin oyuna nasıl
getirilmek istenildiği ve kendisiyle birlikte bu oyunda yer alanların nasıl
tasfiye edilmeye çalışıldığı görülecektir.
Dolayısıyla, özellikle Suriye, Mısır, Irak, Filistin,
Lübnan, Tunus ve Körfez bağlamında yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda asıl
rahatsızlığın Türkiye nin bölgedeki varlığı, uyguladığı yöntemler, kullandığı
araçlar ve bu kapsamda geliştirdiği işbirlikleri - örtülü ittifaklar ile
sahip olduğu network olduğu görülecektir.
Erken öten horoz...
Ayrıca, izlenen politikalardaki keskin iniş-çıkışlar ve
buna çok taraflı tepkileri de göz ardı etmemek gerekiyor. Söylem bazında
kalan, fakat Türkiye yi hedef tahtasına oturtan birçok gereksiz ifadeyi de
burada unutmamak lazım!
Diğerleri tarafından bize karşı niyet okuma da bire bir
kullanılan bu çıkışlar, ne yazık ki Batılı literatüre fazlasıyla hakim ve
hayran entelijansiyamızın ve karar alıcı mekanizmadaki bazı zat-ı muhteremlerin
kendi kültürel temellerinden ne kadar uzak olduğunu bir kez daha ortaya
koyuyor.
Aksi takdirde bu türden gereksiz çıkışlar yapılmaz ve
Türkiye ile ilgili bu kadar acımasız eleştiriler için malzeme verilmezdi.
Tevazu amuda kalktığında, ne yazık ki bu tür sonuçlar kaçınılmaz oluyor!
Ankara nın radikal kararına bir tepki mi
Mogadişu ya tekrar döndüğümüzde, bu son saldırının
Türkiye nin Suriye deki politika değişikliğine ve bu kapsamda yöntem-araçlar
bağlamında bir takım radikal kararlar almaya başladığı bir döneme denk
gelmesinin tesadüf boyutunu fazlasıyla aştığı görülmektedir.
Daha somut bir ifadeyle, Mogadişu daki saldırının
Dışişleri Bakanı Davutoğlu nun radikal grupları Suriye devrimine ihanet etmekle
suçlamasının ve PYD ile gerçekleştirilen görüşmelerin hemen ardından
gerçekleşmesi oldukça dikkat çekici.
Nitekim bir süredir yapılan değerlendirmelerde
Türkiye nin üzerindeki ABD baskısını azaltmak ve ÖSO noktasında daha fazla
destek alabilmek için El Kaide nin kolu olan El Nusra vb. radikal yapılanmaları
etkisiz kılmaya yönelik olarak PYD ile yeni bir sürece girdiği hususu
dikkatlerden kaçmıyordu.
Bu kapsamda saldırının, gizlice Türkiye ye gelerek
(nasıl gizlice ise) Dışişleri ve MİT le görüştüğü ifade edilen PYD Eşbaşkanı
Salih Müslim in Türkiye yardım sözü verdi açıklaması ile neredeyse eş zamanlı
olarak gerçekleşmesi oldukça manidar.
Oyun daha yeni mi başlıyor
Görülen o ki, bu son gelişme başta El Kaide olmak üzere
bölgedeki radikal yapıların tepkisine yol açmış vaziyette. Nitekim Somali de
saldırıyı gerçekleştiren örgüt de El Kaide uzantılı El Şebab olarak ortaya
çıktı...
Fakat bu tepkiyi sadece Türkiye nin El Nusra vb. radikal
yapılanmalara yönelik son tavrıyla izah etmeye çalışmak, eksik bir analiz olur.
Ne de olsa bu örgütler, vekaleten yürütülen savaşların birer taşeronu. Asıl
önemli olan arka plandakiler.
Burada Türkiye nin Suriye, Irak ve Mısır bağlamında bir
takım oldubittilere karşı attığı adımlar ve daha oyun bitmedi şeklinde
verdiği mesaj etkili olmuşa benziyor. Nitekim Mogadişu daki saldırı da adeta;
Evet, bunu gördük, buyurun o zaman anlamına geliyor.
İstihbarat savaşları...
Kim ne derse desin, bu saldırı Türkiye nin bölgedeki etki
ve manevra alanını araçlar-yöntemler bazında daraltmaya, tasfiye etmeye
yönelik yeni politikanın bir parçasıdır ve Reyhanlı daki patlamalardan verilmek
istenilen mesaj, kullanılan yöntem ve araçlar (radikal örgütler ve arka plan)
boyutuyla ayrı tutulamaz.
Türkiye nin sınırları kadar, sınır içi ve ötesi de
sorunlu hale getirilmek istenilmekte, gücünün sınırları ve sınırlılıkları
hatırlatılmak istenilmektedir.
Bakalım bu saldırıya karşı tepki nerede, ne zaman ve
nasıl ortaya çıkacak Ne de olsa bölge yoğun bir istihbarat savaşına sahne
oluyor!