Sloganlarla nereye kadar?

Abone Ol

Her dönemin, çağın kendine özgü özellikleri olur. Döneme renk veren, oluşumunu sağlayan büyük düşünür, bilge, arif ve asil insanların varlığı etkileyici olur. Onların etrafında oluşan bir dünyanın varlığından söz edilir veya bilinir. İslâm düşüncesinin tarihinde belli dönemlerinde belli büyük insanların varlığı kendini belli etmiştir. Onların varlığı sadece kendilerine değil, dönemlerine yansır. Buna Gazzali, Hazreti Mevlâna, Muhyiddin ibn Arabî, Gazneli Mahmud ve daha niceleri sırayla eklenebilir.

Siyasal tarihte de asla unutulamayacak isimleri olur. Dünyanın rengini değiştiren bir Fatih Sultan asla es geçilemez. Adil, merhametli sultanların varlığı hiçbir zaman kayıt dışında kalmıyorlar.

Zamanımızda düşünce bağlamında Sezai Karakoç’un varlığı bizim için bir dönümdür. İnsanlığın ufkunu açan, yol gösteren, geleceğe ilişkin nelerin olabileceğini belirleyen bir bakış ve ufuk, yeni bir yol açmış ve bir çığır başlatmıştır. Ondan sonraki kuşaklar giderek o hamur içinde yoğrulmuşlar. Düşüncenin netleşmesi, kimi kavramsal kargaşanın önüne geçilmesi, umut ve bilinç oluşturması önemsenmesi gereken bir durum.

Bu dönemi yaşamış olanlar için günümüz karmaşa ve kaosunda düşünceden uzaklaşış, giderek siyasal kakofoninin sıradan kalıpları, daraltılmış ufukları, perdelenmiş düşünüş yolları içinde yeni ve fakat sığ bir dünyaya doğru sürükleniliyor. Sözler anlamını yitiriyor, kavramlar yerli yerinde değil, başka anlamlara doğru yönlendiriliyor.

Düşünce üretilemeyince belli kalıplar belli kişiler, belli statik oluşlar devreye giriyor. Bunlar ise ufuk daralmasına neden oluyor. Düşünlerin, sanatçıların, şairlerin sadece işlerine gelen kimi ifadeleri, dizeleri veya bölümleri amaçları için sadece kullanılıyor. Bütünün değil de düşünce dünyası içindekinin küçük parçaları alınıyor.

İnsana değer vermeyen hayat anlayışları, insanları kurtarma yerine, hasımlarını batırma, yok etme, imha etme veya sindirme yöntemine başvuruluyor. Zalim ve acımasız bir Ömer’den adil ve merhametli bir Ömer hiç hesaba katılmıyor.

Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü fethettiğinde, geçmişte Haçlıların yaptığı bir zulüm ile mukabelede bulunmuş olsaydı, eli kanlı ve zalim bir sultandan söz edilecekti. Oysa o geçmişin üzerine bir perde çekerek, İslâm inanış ve düşüncesinin bir gereği olarak o insanlara yeniden yaşama hakkı tanıyınca tarih ondan daha çok söz eder olmuştur.

Zalim sultanlardan da söz ediliyor ama eli kanlılıkları, vahşetleri ve soykırımları ile biliniyorlar.

Günümüz karmaşasında düşünce üretmekten aciz, insanlığı kurtarma çabasının dışında varlıklarını zulüm ile sürdürmeyi tercih ederlerken, insanları sindirmek için kendilerine göre sloganlar üretiyorlar. Sloganlar geniş düşünmeye engel. O daracık dünyanın içine insanları hapsetmek onlar için bir yol ve yöntem. Bu yöntemle insanlar ancak dar bir kalıp içinde tutulurlar.

Çağın hastalığı insanların düşünme edimini köreltmek, ufuklarının açılmasını engellemek, sıradan ve köle ruhlu insanları kendilerine bende etmektir. Kölelik ruhu hiçbir zaman özgür düşüncenin açılımı olmuyor.

Günümüzde gündelik hayat sıradanlıklarla, sıradan kalıp düşünüşlerle oyalanılmaktadır. Birine yakıştırılan bir sıfat, bir kahramanlık hiç hakkedilmediği hâlde belli sloganlarla gündemde tutulmaktadır.

Düşünmeyen insan tipi. Sosyal medya üzerinde üretilenlerle avunma ve oyalanma bu hayat anlayışının bir yöntemi. Sokak kültürünün bile bir kıymeti var. Çocuklar cinlikleriyle, zekâlarıyla bir şeyler bulurlar, hayatlarına katarlar.

Edebiyat, sanat, düşünce ufku olmayınca ancak üretilen kalıp düşünceler hayatlara egemen oluyor. Düşünen insan yerine düşünmeyen robot insan kabul görüyor.