Skandala dönüşen arabuluculuk

Abone Ol

Mısırlı darbeciler ve yandaşları dünyanın en yalancı ve düzenbaz zümresi. Gerçekleri tersyüz etmekte üzerlerine yoktur. Bunlara insan bile demek mümkün değil. İnsan müsveddesi denilse yeridir. Bir zamanlar kanal D gibi kanalların da çağırdığı veya bazı Türk kanallarında da boy gösteren Muhammed Selmavi adlı Mısırlı yazar Adeviyye Meydanı’nda toplanan kalabalığı ‘darbeciler’ diye nitelendiriyor. Zira darbe sözlüğüne göre Tahrir’dekiler devrimci oluyorlar. Dolayısıyla geride Adeviyye Meydanı’nda sadece darbeciler kalıyor. Bu, bir zamanlar Hüsnü Mübarek’in Müslüman Kardeşler’den ayrılmasını anlatması hikâyesine benziyor. ‘Onların siyasetle ilgilendiklerini ve iktidara gelmek için çalıştıklarını fark ettiğimde yollarımı ayırdım’ demişti. Bu sözleri bir zamanlar el Mecelle dergisine sarf etmişti. 28 Şubat sürecinde ise merhum Erbakan Hoca’ya garezine bazı askeri çevrelerin İsrail’le stratejik ilişkilere derinleştirmeye yönelmeleri Mübarek’i rahatsız etmiş ve bunun üzerine bazı tarizlerde bulunmuştu. Bunun üzerine Kadaya Düveliyye adlı dergi de bir karikatür yayınlanmıştı. Karikatürde Hüsnü Mübarek Camp David yazan zeminden Türk-İsrail ilişkilerine ateş açıyordu. Bu karikatür, çelişkisini ortayla koyuyordu. Şimdi Mısır’daki darbeciler bir taraftan olan biteni darbe ve katliam olarak tanımazken bir taraftan da Mehmet Ali Paşa’nın Kale Katliamı’na gönderme yaparak gözdağı veriyorlar. İhvan’ın sopa ve katliamdan anlayacağını ima ediyorlar.

*

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton’ın  ale’l acele Iuçağa yetişmeliyim’ diye Muhammed Baradey’i ve gazetecileri basın toplantısında yüzüstü bırakması şaşkınlık meydana getirdi ve meselenin arka planı hakkında merak uyandırdı. Baradey iki soruyu daha cevaplandırmasını isterken Ashton birden kalkarak ‘uçağa yetişmeliyim’ diye oturumu terk etmişti. Baradey ve darbeciler yüzüstü kalmışlardı. Aslında askerler Ashton’dan arabulucu değil sözcüleri olmasını istiyorlardı. Onun ziyaretiyle ilgili de böyle bir intiba vermeye kalkıştılar.   Onun adına verilen mesaj şuydu:  Ashton ve Batılılar, 3 Temmuz darbe gününü bir milat olarak kabul ediyor ve Mürsi’ye de bunu telkin etmek istiyorlardı. Ashton’ın Mürsi’yi ziyaretinin amacı bu şekilde duyurulmuştu. Darbe çevreleri basına bu tarz sızdırmalar yapmışlardı. Lakin Ashton’ın konuşması sırasında çevirinin aslına uygun yapılmamasının anlaşılması ve Ashton’ın ale’l acele Kahire semalarını terk etmesi işlerin sarpa sardığını ve Ashton’ın darbecilerin kendisini çerçevelemelerine isyan ettiğini gösteriyordu.  Darbeciler herkese yalan söyledikleri gibi AB Temsilcisi’ne de yalan söylemişler ve onu kandırmaya çalışmışlardı. Ashton’ın Mısır’da başına gelen Mürsi’nin de Tahran da başına gelmişti. O Suriye demiş ama mütercimler Bahreyn diye çevirmişlerdi. Ashton’ın ziyareti ve Mürsi ile görüşmesi darbe çevreleri arasında da dalgalanmalara neden olmuştur. Resmi darbeciler bunun ülkenin içişlerine bir karışma olmadığını ilan ederken televizyon veya yazılı basının köşe kadıları Baradey ve Ashton’a veryansın ediyorlardı.

*

Ashton basın mensuplarına konuşması sırasında Muhammed Mürsi ile görüştüğünü aktarırken Mısır televizyonu mütercimi ise çeviriyi kasıtlı bir biçimde ‘eski başkan’ diye veriyordu. Ardından Ashton: “Mısır’daki bu sorun veya çıkmaz bütün tarafların katılımıyla aşılır” derken mütercim yine keyfine göre bu kesiti şöyle çevirmişti: “Herkesin yol haritası etrafında buluşması meseleyi çözer…” Ashton akabinde: “Mürsi’nin yokluğunda onun söylediklerini sizinle paylaşamam. Bu dürüstçe olmaz. O aramızda değil ve sözlerimi düzeltecek durumu yok…” Mütercim ise kendisine göre bu paragrafı şöyle çevirmeyi uygun bulmuştur: “Onun söylediklerini temsil etmiyorum ve (sözleri) misyonumla bağdaşmıyor…” Esasında Mısırlı darbecilere güveni tam olmayan Ashton Mısır’a tedbirli gitmişti. Mısır asıllı Avrupalı iki genci de yanına alıp Mısır’a gelmiş ve bunlar Ashton için bir alan araştırması yapmışlardı. Bu araştırma sırasında yapılanlarla söylenenlerin apayrı olduğunu görmüşler ve  Sisi’nin adeta Hitler kıyafetine büründüğünü veya süslü bir tavusa benzediğini aktarmışlar.  Ashton, Mürsi ile görüşmek istediğinde darbeciler bunu zoraki olarak kabul etmişler ama görüşme yerine gözetleme aygıtları koymak istemeleri üzerine Ashton’la bir atışma ve restleşme yaşamışlardı. Aktarılanlara göre, görüşmede Mürsi Ashton’a  şunları söylemiş: “Demokrasi kriterleri sokaktan değil, sandıktan alınır, devşirilir. Onlar (darbeciler) ise sandık yerine sokağın ölçülemez reflekslerini kriter olarak benimsediler ve dayattılar. Ben hemen istifamı verebilirim, dert değil. Lakin milyonlarca insanın bana güvenini ne yapayım Onları yüzüstü bırakmak veya oylarına ihanet etmem doğru olmaz…”  Velhasıl Mısır’ın uyanık darbecileri Ashton’ı bile işletmeye kalkışmışlar. Bununla birlikte sokaktan askerlerin çekilmesi de Batılıların baskısına bağlanıyor. ABD darbenin başarılı olması için darbecilerin pek açık vermelerini istemiyor. Açıklarını telkinlerle kapatıyor. Darbecilere makyaj dersleri veriyor.