Sabahları ortanca evladım Yusuf’u okula bırakıyorum. Geçtiğimiz günlerde yine oğlumu okula bıraktıktan sonra bir markete girmek üzere arabadan indim. Tam marketin kapısından girerken az ileride çöp konteynerini karıştıran bir abla dikkatimi çekti. Yanına gidip kendisine yardımcı olmak istediğimi söyledim. “Yok evladım, sağ olasın” diyerek teşekkür etti. Biraz ısrarcı olunca oğlum Yusuf’un okuduğu okulu göstererek, “Eğer imkânın varsa bi 10 lira verirsen kızıma götüreyim, kantinden bir şeyler alsın yesin” dedi. Belli ki çocuğuna harçlık veremediği gibi sabah kahvaltısını bile yapmamıştı ya da evladını doğru düzgün doyuramadan okula bırakmıştı.
Kendisine biraz beklemesini söyledim. Markete girip bir şeyler aldım, Allah kabul etsin. Sonra dışarı çıkıp kendisine verdim. Biraz da evladı için harçlık verdim. Ardından bu yaşadığımı bir video çekerek sosyal medyada paylaştım. O kadar çok arkadaşım aradı ki, yardımcı olmak isteyenler, para gönderenler, başkaları varsa onlara da yardımcı olmak isteyenler, okulda başkaca ihtiyaçları olanlar varsa onlara da ulaşmak isteyenler… İnsan gerçekten duygulanmadan edemiyor.
Ertesi gün sabahtan oğlumu okula bıraktıktan sonra direkt okul müdürünün yanına gittim. Yaşadığım olayı kendisine anlattım ve neler yapabileceğimiz konusunda kendisi ile istişarelerde bulundum. Şimdi müdür bey okulda bir araştırma yapacak ve ihtiyaç sahibi öğrencileri tespit edecek, inşallah biz de elimizden geldiği kadarıyla yardımcı olmaya çalışacağız. Gelelim bizim bu hikâyeden alacağımız derslere.
Öncelikle yardımlaşma konusunda bütün önyargılarımızdan sıyrılmamız gerekiyor. Bu olayı paylaştıktan sonra beni arayıp, “Fatih sabah sabah beni ağlattın” diyerek para gönderen kişiyi görseniz belki de böyle bir durumda en son bu arkadaş yardımcı olur dersiniz. İkincisi, sosyal medya kanallarını boş muhabbetle heba etmek yerine faydalı işlerde kullanabilirsiniz. Sabahtan akşama kendiniz gibi düşünmeyenlere laf sokarak elimize bir şey geçmeyeceğinin artık farkına varmamız lazım. Bir şekilde nasıl faydalı olabilirim hassasiyeti ile bu kanalların kullanılması gerekiyor. Üçüncüsü, özellikle ilkokullarda öyle evlatlarımız var ki; bunlar sabah evlerinde doğru dürüst bir kahvaltı bile yapamadan okula gidiyorlar. Anne babaları kendilerine harçlık veremediği için okul bitene kadar boynu bükük, kantinden bir şeyler alan arkadaşlarını izliyorlar. Eğer hareket eder, bize en yakın okula gidersek, mutlaka bu kardeşlerimize yardımcı olabiliriz.
Gelin el birliği ile bu söylediklerimi yaşamaya çalışalım. Özellikle imkânı olup, etrafında bir tane bile gariban olmayanlarımız bu konulara eğilmeli. Yaşadığımız şehirdeki inanılmaz acı olaylara tanıklık etmek ve üzerimize düşen görevi yerine getirmek zorundayız. Sahip olduğumuz imkânları ihtiyaç sahipleri ile paylaşmak zorundayız. Daha küçük yaşlarda yardımcı olacağımız evlatlarımız sayesinde merhamet duygumuz artacak ve vicdanımız güçlenecektir. Böylelikle onların da vicdan sahibi birer insan olarak yetişmesine katkı sağlayacağımızı da unutmayalım. Bugün yardımcı olacağımız her kardeşimiz iyiliği öğrenmiş olacak ve büyüdüklerinde onlar da iyilik için çalışanlar ordusuna katılacaktır.
Bugün hepimizin yaşadığı şehirlerin her bir köşesinde nice dramlar yaşanıyor. Bu yaşananlardan habersiz oluşumuz bizi sorumluluktan kurtarmaz. Bizler sadece kendisinden ya da ailesinden sorumlu olan bencil insanlar olarak yaşamımıza devam edemeyiz. “İnsanların en hayırlısı bütün insanlığa faydalı olandır” anlayışına öncelikle etrafımızdaki insanlara faydalı olmakla başlayabiliriz. “Haydi bismillah” diyelim mi?