Yapılan işlerin kapasitesi değişse de herkesin toplumsal
sorumlulukta üstlenebileceği ve başarabileceği işlerin olduğu bir gerçektir. Bu
gerçekten hareketle, toplumsal gelişmeyi, beşeri ve ekonomik kalkınmaya katkı
sağlamak temelinde STK ları daha etkin hale getirmesi insan kaynağına bağlıdır.
Sivil toplum anlayışı gönüllü kuruluşlarla, sivil ötesi toplum algısı ise
gönüllü insanlarla inşa edileceği için sivil ötesi birey, sivil toplum için
büyük önem arz eder.
Sivilötesi birey, STK ların misyonu itibariyle önem arz
eden hizmet sahalarını tespit etmekte işe başlar. Bir sivil toplum kuruluşunun
üstesinden gelemeyeceği bu durumun çözümüne yönelik rehberlik rolü üstlenir.
Çünkü, donanımlı insan potansiyelinden hareketle, STK ların ortak bir
hedef/proje kapsamında birlikte hareket etmesini başarmakla sorumludur.
Yol haritası, bölgesindeki insan kaynakları envanterini
çıkararak istifade/değerlendirme alan ve düzeylerini belirleyerek
multi-disipliner yaklaşımla sinerji oluşturmaya dayanan sivil ötesi birey,
ihtisaslaşmadan beslenerek dönüşümü tetikler. Kuşaklar arası çatışmayı
kucaklaşmaya taşıyacak hedefler belirleyerek daha yolun başında hızlı bir yol
alır. Çünkü, her şeyden önemlisi dertlidir.
Dertli olmasından kaynaklanan, işini severek yapması ve
yaptığı işten zevk alması, sosyal sorumluluk bilincini de zirveye taşır. Bu
bilinçle, sivil toplum çalışmalarına aktif zaman ayırması, fikri ve maddi
imkânıyla o hizmete katkı verecek kişileri etrafına toparlaması hiç de zor
olmaz. Orkestra şefliği yaparak görev ve sorumluluklarını çalışma arkadaşlarına
devretmeyi bilen sivil ötesi birey, kem alatla, kâmalat olmayacağından
hareketle, istişareye açık, şeffaf ve
kurumsallaşmaya önem veren yapısıyla da beğeni toplar. Sivilötesi bireyin
kuruluşa kazandırdığı en önemli pratik ise, yönetimlerde kişilerin değil, proje
ve işlerin tartışılmasını sağlamaktır. Böylelikle, çalışanlar işe yaramaktan
öte, yapılan işlerin iyi bir manevi tatmin oluşturduğuna inanır. Bu sayede
kuruluşta, yönetimde bulunanların hiçbir işe yaramadıklarını zannetmesi ve
toplantıya katılmanın anlamsız olduğunu düşünmesi akıllardan bile geçmez.
İnsanlara değer vermek ve bunu hissettirmek, süreci geliştiren en önemli etken
olduğundan, eleştirel fikir beyan eden ve kuruluşa sonsuz itaati olmayanların
dışlanması söz konusu değildir. Böylelikle, zaman içinde başkanın bir şeyler yapıp hizmet etme yerine,
koltuğunu korumak, başkanlığı bir başkasına kaptırmama düşüncesi de neşvü neva
bulmaz. Çünkü, sivil ötesi bireyin felsefesinde hayatta herkes değişim
oluşturabilir!
Sivilötesi bireyin görevi, toplumsal uyumdaki
tıkanıklıkları fark etmek ve bu tıkanıklığı giderme yollarını bulmaktır. Neyin
yolunda gitmediğini bulmak ve sistemi değiştirerek çözümü yaygınlaştırmak
kadar, toplumu yeni sıçramalara ikna ederek sorunun ortadan kalkmasını sağlamak
da önemlidir. Bu açıdan, sivil topluma yalnızca balık vermek ya da balık tutmayı
öğretmekle yetinmez, balık endüstrisinde bir devrim oluşturmayı hedeflemek
gerekiyor. Bu sayede, yapılacak yeni uygulamalardan sivil inisiyatifler de
etkilenecek ve kendisine model teşkil edecektir.
İnsanın, potansiyeli görmesi ve yolunu daha çabuk bulmasıyla
işbirliği imkânlarının artmasına yol açmak, yeni çözümlerin habercisidir.
Toplumları ve dünyayı kökten değiştirmek için görünen anlık sorunların ötesine
geçecek insanlara ihtiyacımız var. Yılmadan çalışmayı sürdürebilecek vizyon ve
kararlılığa sahip bu insanları, fikirlerindeki farklılıklarla kısa sürede
anlayabiliriz. Eğer, farklılıklara tahammülümüz varsa