Bir konunun veya kavramın açıklanmasında olsun, hükümet üyelerinin veya yöneticilerin beyanlarında olsun, televizyon programlarındaki tartışmalarda ya da gazete yazılarında olsun, birtakım kalıp deyimler kullanıldığını sürekli duyarız: "Bütün dünyada böyle!", "aldığımız ya da uyguladığımız sistem falanca ülkelerde de var!" Hele siyasete ilişkin bir konuysa Amerikadan girip Papua Yeni Gineden çıkmak olmazsa olmaz bir tadat (sayma-sıralama) yöntemidir. Seçilme yaşının on sekize çekilip çekilmeyeceği üzerinde estirilen fırtınaya gerekçe olarak bir sürü ülke sayılmıştı. Gel gör ki sayılan ülkelerde on sekiz yaşında seçilmiş milletvekili var mıydı, şeklinde bir bilgilenme sorusu bile sorulmamıştı. Ülke gündemini fuzuli işgal etmenin bile, asgari bir şartının, mesela basit sağduyunun bulunması, şeklen de olsa buna riayet gösterilmesi o kadar mı zor! Doğrusu makul olana, sağduyuya, biraz izan ve insafa bu kadar aykırı duymanın, düşünmenin ve davranmanın nasıl bir mantıktan kaynaklandığını anlamak pek mümkün olmamalıdır. Böyle bir durum karşısında biraz makul olanın, az çok sağduyuya sahip olanın, hâlâ izan ve insafını yitirmemiş bulunanın kendini acayip, hatta ahmak ve ebleh gibi duyumsaması kaçınılmazdır.
Amiyane deyişle "nalıncı keseri"ni çağrıştıran bir konu olarak, bir öncekinin tekrarı kabilinden "Başkanlık sistemi" harika, "parlamenter sistem" en kötünün bayağısı şekliyle ortaya sürülüverdi. Yönteminde, usulünde bir değişiklik yok. Başkanlık sisteminin adeta telif hakkına sahip Amerika bunu en iyi uygulayan ülkedir. Uygulandığı için istikrarı gökten zembille inmiş gibi sarsılmadan, değişmeden sürüp gitmektedir. Bundan dolayı ilerlemiş, zenginleşmiş, huzur ve güvenin, refah ve mutluluğun uçsuz bucaksız ülkesi olmuş, olmaya da devam etmektedir. İki yüz yıldır kırkbeş başkan ve hükümeti kurulmuştur. Bu sistem alınıp uygulanırsa, ki öyle olmalıdır, Türkiye bütün dertlerinden, sorunlarından, çaresizliklerinden kurtulur gider! Ne kadar kolay değil mi
Parlamenter sistemi artık tartışmaya bile gerek yok. Eskidir. İstikrarsızlığın kaynağıdır. Güçlü iktidarların, hele yürütme gücünün düşmanıdır. Tek parti iktidarına değil, koalisyonlara meydan vermektedir. Birçok hükümetin kısa süreli kurulmasına yol açmaktadır. Özgürlükleri ise kısıtlamaktadır. Dahası, say sayabildiğin kadar, tüm kötülüklerin anasıdır sonuçta.
Öte yandan Amerikadaki Başkanlık sistemini olduğu gibi almak da gerekmiyor, yeni bir lolipop şekeri olarak bulunan gerekçe var. Çeşitli Başkanlık sistemlerinin "iyi" yönleri alınarak bize özgü bir sistem oluşturmak mümkündür.
Şimdi bakalım. Başkanlık ya da Parlamenter sistem, konuları itibariyle öncelikle hukuk alanına, özellikle de Anayasa Hukukuna ait bir sorundur. Sorunun kuramsal temeli, birçok konuyu içerir bir niteliğe sahiptir. İnsandan bireye, ondan özgürlüğe, devletten iktidara, ahlaktan kültüre, tarihten topluma, birbiri içine geçmiş sorun ve konulara geçmişten bugüne genişleyerek gelir. İkinci olarak bütün bunların zaman içinde uygulanması ve karşılaşılan güçlükleri masaya yatırılmak durumundadır. Dolayısıyla birisinin önem verdiği bir konu, diğerinde farklı bir sıralamada yer alır. Yarar ve sakıncaları göreceli bir değerlendirmeye bağlıdır. Hukukun yanında, her iki sistemin siyaset boyutu başlı başına sorun ve çözümlerin kaynağı olmaya adaydır. Ayrıca sosyolojinin tesbitleriyle devlet kuram ve felsefelerinin bakış açıları ve birikimleri asla göz ardı edilmeye gelmezler. Tarihin çıkarttığı dersler hiç ihmal kabul etmez.
Demek istiyoruz ki, bir sistem sorunu söz konusudur. Sistem ise, kendine özgü akla, tecrübe ya da deneyim ve gözlem birikimine ve yönteme dayalı olarak hüküm ifade eder. Yani bir kuramı, nazariyeyi öngörür ve kesinkes ihtiyaç duyar. Tasavvuru salık verir. Elini şuradan, ayağını buradan, baş ve gövdesini oradan devşirerek kurulacak bir vücut, bir yapı, belki göze hitap edebilir ama gönülle, kalple, zihinle, duyarlıkla, kısacası sistemle ilgili olduğu ileri sürülemez. Çünkü sistemsiz zihin, akıl, kalp, herhangi bir sistem kuramaz.
Basit bir hatırlatma: Sahi Suriyedeki "sistem", bir çeşit başkanlık değil midir Kuzey Koreyi hatırlatmayalım şimdilik!