Sistemle oynamak ne zaman bitecek?

Abone Ol

AK Partili dostlar kızacak biliyorum ama kafama takılan soruları da dile getirmem gerektiğini düşünüyorum. Öncelikli olarak AK Parti’nin 12 yıldır tek başına iktidarda ve ilk dönem tek başına anayasayı değiştirecek güce sahip olduğunu, ikinci dönemde de geniş çaplı bir anayasa değişikliği yaptığını, bu değişikliği halkın onayladığını hatırlatmak istiyorum. Şunu demek istiyorum, AK Parti iktidar olmadan devlet kurumları ve sistemde ne gibi aksaklıkların olduğunu, ülkede darbecilerin hazırladığı anayasa ile seçilmişlerden çok atanmışların, yani asker-sivil bürokrasinin dediğinin olduğunu biliyordu/bilmiş olması gerekiyordu. Kısacası tüm anayasa ve yasa değişikliklerine rağmen görünen o ki, sistem rayına oturmamış/ oturtulamamış. 12 yıllık tek parti iktidarında hâlâ seçilmişler ile atanmışlar arasındaki sürtüşme, güç gösterisi devam ediyor. Böyle olunca AK Parti yöneticilerine, ”Siz 12 yıldır ne yaptınız Niçin hâlâ şikayetçi olduğunuz bazı kurumlar ve başlarında bulunan isimlerle kavga ediyorsunuz Bu kavgayı önleyecek adımları niçin atmadınız Atacağınız adımların ne olduğunu yoksa bilmiyor muydunuz ” diye sorma hakkımız olduğunu düşünüyorum. Çünkü, Paralel yapı tartışmalarında Başbakan’ın, ”Böyle olduklarını bilmiyordum. İyi niyetimi kullanmışlar” demesi yeterli olmaz. Daha öncede belirttiğim gibi benim bir takım şeyleri görememiş olmamın zararı sadece banadır, ama ülke yönetiminin tepesinde bulunanların böyle deme hakları olamaz. Bir diğer ifade ile yönetici durumunda olanlar görememişim, iyi niyetimi kullanmışlar demekle yanlış uygulamaların sorumluluğundan şikâyetçi olarak kurtulma hakları yoktur.

Sözü uzatmadan seçilmiş ve atanmışlar arasında her gün ortaya çıkan yeni bir durum ile yeni bir tartışmanın tetiklenmesini önleyecek tedbirler nelerse biran evvel alınması gerekir. TBMM’deki aritmetik yapı sebebiyle eğer bazı köklü adımlar atılamıyor ise o zaman milletin oyuna başvurulmalıdır. Bu noktada ‘seçimden daha yeni çıktık’, millet Başbakan’a güven tazeledi diyerek işin gerçeğini gizlemeye kalkışılmasın. Çünkü son seçimler Parlamento seçimi değildi. Sadece mahalli yöneticiler seçildi. Başbakan’ın olayı bir genel seçim havasına sokmuş olması sadece kendisini ilgilendiren bir husustur. Bir erken seçim kararı ile iktidar partisinin tüm şikayetlerini ve çözüm önerilerini topluma sunarak bu önerilerin hayata geçirilmesine imkan verecek Parlamento aritmetiğine ihtiyaç olduğunun vurgulanması gerekiyor. Bunun içinde yeni bir anayasa yapılması da vardır. Çünkü 2010 yılında yapılan anayasa değişikliğine rağmen yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır. Bu bakımdan yeni bir anayasa değişikliği ve yeni anayasanın ana hatları millete anlatılarak bir genel seçim isteği yararlı olabilir.

Çünkü yapılmış anayasa değişikliği üç yıl gibi kısa bir süre içinde söz konusu değişikliği yapanları bile memnun etmiyor. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören düzenleme bir kez olsun uygulanmadan iktidar partisi tarafından Başkanlık sistemi gündeme getirildi, tartışıldı/tartışılıyor. Bu gidişle yeni Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmiş olması da bazı tartışmalara son vermeyeceği gibi işleri daha da karıştıracağa benziyor. Daha Cumhurbaşkanı adayı kimlerin olacağı belirlenmeden gündeme gelen tartışmalar Cumhurbaşkanlığı seçimi ile izah edilmeye başlandı. Çünkü halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında yeni sürtüşmelerin gündeme geleceği tahminleri yapılıyor. Sözün özü artık tartışmalara son verecek kesin adım atılmalı bu adım ise milletten yeni bir anayasa yapmak için yetki istemek olmalıdır. Millet bu yetkiyi verirse mesele yok, vermezse bu kavga ve gürültüye milletin alışması gerekir. Mademki demokrasilerde son söz millete aittir o zaman genel seçimden korkmamak gerekiyor.