“Sistem” mi işsize iş bulacak?

Abone Ol

İşsizlik rakamları açıklandı ve vaziyet “hiç de iç açıcı değil”den de öte.. Vaziyet kötü! İşsizlik oranı Şubat’ta yüzde 12.7’ye çıkarak 2009 küresel krizinden bu yana görülen en yüksek oranı gördü. Ocak ayı rakamları açıklandığında da “son 7 yılın en kötüsü” denmişti. Şubat, Ocak’ı da geçti yani.

İstatistikler yalan söyleyebilir ama rakamlar söylemiyor. İstatistikleri evirip çevirip kendinize göre yorumlayabilir, farklı bir yerden bakıp “pembe tablolar” çizebilirsiniz. Elbette ki bu kendini kandırmak olacaktır. Mevcut işsizlik rakamlarına bakınca, evirip çevirseniz de, rakamlara takla attırsanız da gerçek değişmiyor. Durum çok ciddi bir sıkıntıya işaret etmekte ve işin kötüsü o sıkıntı da hem büyümekte hem de kronikleşmekte.

İşsiz sayısı 4 milyona dayanış durumda, 3 milyon 872 bin kişi! Ama nedense gündem olmayı başaramıyor. İşin ilginci “sorun”, yani işsizlik gündem olmayı başaramıyor ama “çözüm” olarak sunulan “istihdam seferberliği” hiç gündemden düşmüyor. Sorundan söz etmeden, sorunu konuşmadan, tartışmadan çözümden bahsedilmesi ilginç. 

Son günlerde gündemin kilitlendiği “rejim veya sistem değişikliği” meselesi bile bir yerden ekonomiye bağlanıyor. Deniyor ki, “sistem değiştiği zaman işsizlik bitecek, ekonomi uçacak”. İşsizliğin sebebi parlamenter sistemdir demek oluyor bu o zaman. Bu ne kadar mantıklı, tartışılır. Daha doğrusu tartışılmalı ama tartışılmıyor. Neden-sonuç ilişkisine dayanmayan argümanlar sıralanıyor sadece.

Mesela “sistem değişince ekonomi yine 3 kat büyüyecek” deniyor. Türkiye ne zaman 3 kat büyüdü ki? TÜİK’in hesaplama yöntemi değişikliğiyle milli gelirin 1 gecede 3 katına çıkmasından bahsediliyorsa eğer, o bile parlamenter sistem varken olmadı mı? (Ki, yıllık büyüme ortalaması Cumhuriyet tarihi boyunca yüzde 4.5-5, AKP iktidarı döneminde de yüzde 4.5 civarında olan Türkiye, 5-10 senede 3 kat büyümek için yıllık yüzde 35-40 büyümelidir ki, bunun dünya çapında örneği olmadığı gibi mantık dahilinde de imkanı yoktur)

Doğrusu ne ekonomi 5 senede 3 kat büyüdü ne de ekonomideki sıkıntılarla siyasi sistemin bir ilgisi var. Ekonomi politikasını değiştirmedikçe sistem değişikliği falan hiçbir şeyi değiştirmeyecektir.

Hiçbir neden-sonuç ilişkisi ortaya koymadan, ekonomideki sıkıntıları adeta bir “boyacı küpüne batır çıkar” mantığıyla iyi edebileceğini düşünmek, ne gerçekçidir ne de akılla mantıkla bağdaşır. Ortada çok ciddi bir mesele var, işsiz sayısı sürekli artıyor ve 4 milyona dayanmış durumda, ekonomi üreterek değil tüketerek, borçlanarak büyüyor. Bunun neticesi olarak da Türk ekonomisi yıllardır ne uzuyor ne de kısalıyor. Çin’in gerçekleştirdiği büyüme hamlesine benzer bir hamleden eser olmadığı gibi, Cumhuriyet tarihi ortalamasının da altına inmiş bir büyüme rakamı var. 

İşsizlik rakamlarını değerlendiren Ekonomi Bakanı diyor ki; “Büyüme oranı yüzde 5.5’in altına indiğinde işsizlikle ilgili rakamların negatif anlamda artması kaçınılmazdır!”. Büyüme oranı ne zaman yüzde 5.5’in üzerine çıkıyor ki zaten? Dolayısıyla yüzde 5 civarında “mecburen” büyümesi gereken Türkiye’nin ekonomik modelini ve politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Mevcut politikalarla yüzde 3-4’lerle idare etmek, Türkiye’yi “orta gelir tuzağı”na hapsediyor.

Siyasi sitemin değişmesiyle bütün bunların hangisi, nasıl düzelebilir?