Şimdi Suriye'de sıra peki ya sonra?

Abone Ol

Condelezza Rice elinde bir harita ile konuştuğunda sevinç

çığlıkları yükselmişti dünya ile birlikte ülkemizde. İslam ülkelerinin

gerekirse sınırlarının bile değişebileceğinden bahsettikçe bakan, bizim

aymazların ağzı kulaklarına varıyordu. Neticede onlar Osmanlı bekasıydılar ama

Türkiye yi abi tanımıyorlardı. Haklarından gelinmesi gerekliydi ve ağabeyin

abi si bu işi yapacaktı stratejik müttefiki için.

BOP, BİP ne kadar kısaltma varsa hepsinde görev alınacak

ve mühim ülke olmanın gerekleri yerine getirilecekti. Getirildi de hem de

istenilenden fazla olarak. Suriye yle iki devlet tek hükümet olacaktık. Hatta

Beşar bizim eyaletimiz olmaya bile razı olmuştu. Seve seve kabul edecekti.

Ortak tatiller, 7 yıldızlı otellerde konaklamalar. Resmen düşman çatlatılıyordu.

Derken komşularla sıfır sorun, sıfır komşuya dönüşüverdi

birden. Daha biz ne olduğunu anlayamadan tüm komşularımızla aramıza husumet

girivermişti. Kim ne zaman başarmıştı bu kadar işi akıl erdiremedik.

Geçmişte atalarımız dünyanın neresinde başı ağrıyan,

zulüm gören bir Müslüman olsa yardıma koşar ve halife sayesinde ümmeti tek çatı

altında toplardı. Şimdi onun torunları batının himmetiyle kan akmasını

durdurmak için yola çıkıyorlar. Gittikleri her yere kan ve gözyaşı getiren

devletlerle birlikte hareket etmek en azından zımnen de olsa o zulme rıza

göstermek demek değil midir diye düşünmeden.

İşgal ettiği Afganistan da Irak ta yüzbinlerce

kardeşimizin canına, ırzına kast eden; her bölgeyi tarumar edip tüm

zenginliklerini kendi halkının çıkarına kullanan bu ülkelerle ortak hareket en

azından kardeşlerine zulüm değil mi Müslümanları birlikte hareket ettirmek ve

bu zulmü ortadan kaldırmak varken neden batıdan yardım istensin ki! D-8 e

zamanında işlerlik kazandırmamanın sıkıntısı şimdi tüm ümmeti etkilemekte. Geç

kalınmış sayılmaz yine de. Eksen kayması diye bas bas bağıranlara inat yüzünü

doğuya döndürse ve bir baksa, gözleri nemli bizim yolumuzu gözleyenleri bir

görse büyüklerimiz bazı şeyler daha kolay olacak. Ama nedense onlar hâlâ kan

emici vampirlerle aşık atmaya hevesliler. Yazık hem de çok yazık!

Eğitilemez olduk zorunluluk uzadıkça

Yeni eğitim öğretin yılının başlamasına pek bir şey

kalmadı. Yeni bir yıl yeni umutlar getirse de eğitim durumumuzun pek iç açıcı

olduğu söylenemez. Önce 8 daha sonra 12 yıl yapılan zorunlu eğitim, bu sene

genel liselerin kaldırılmasıyla bambaşka bir hal aldı. Devlet şimdi binlerce

öğrenciyi ne yapacağını araştırmakta hâlâ.

Seneler eklense de eğitime kalite pek değişmemekte. Bu

hükümetin en çok bakan ataması yaptığı da milli eğitim olarak düşünülürse

durumun vahameti ortaya çıkmakta. Bir türlü millileşemeyen eğitimimiz her geçen

sene zaviye düşürerek umutları hep başka baharlara ötelemekte. Milli ve manevi

değerleri önceleyeceğini ifade ederek bu milletin saf duygularıyla oynayanlar

eğitim sorununu halledememişken ümmetin diğer dertlerine nasıl çare ve çözüm

üretebilsinler. Batılılaşacağız diye hem kendi kültüründen olan hem de batının

işe yaramaz bilgileriyle donanmış bir gençlik bu ülkenin belki de en büyük

sorunu gelecek yıllarda. Yüz yıl öncesinden itibaren birikmiş binlerce yıllık

mirastan mahrum kalmış bir torunun kendini yetiştirmesi de mümkün olmazdı

elbette.

Her yeni yıl yeni bir umuttur eğitim için. Dilerim bu

sene geçen seneyi aramaz ve bir adım ileri gitmenin mutluluğunu yaşarız

milletçe.

İlgilisine notlar:

Hayat acımasızdır bazılarınız tanıdığınıza pişman eder

bazılarını da daha önce tanımadığınıza.

Neye sahip olduğunuz değil, sahip olduğunuzla ne

yaptığınız mühim. Hekimin de eli var, katilin de.

Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. Ama bugün

akıllıyım, kendimi değiştiriyorum.

Hz. Mevlana