Şimdi savaş bitti mi?

Abone Ol

Savaşlar öncesi, sırası ve sonrasındaki durumlar için gerçekleşir. Yani her savaş bir nedenle, bir süreçle ve bir sonuçla ilişkili inşa edilir. Nitekim 12 gün süren İran-İsrail Savaşı’nda da görüldüğü üzere yıllardır İsrail’in saldırı için zemin hazırladığı bir ortam vardı. Sürekli olarak nükleer konusunda İran’ın bir tehdit olduğunu ve artık karikatürleşen 2 hafta içinde nükleer bomba yapmaya hazır olacak açıklamalarını çokça gördük. Şunu açık ve net ifade etmek gerekir ki İsrail’in düşmanları için iddia ettiği ne varsa kendisi onu yapmaktadır. Hatırlayalım Şifa Hastanesi’nin altında HAMAS’ın üssünün olduğu orada saklandıkları, aynı şekilde HAMAS’ın sivil halkı canlı kalkan olarak kullandığı gibi birçok yalana başvurmuşlardı. Peki, ne oldu İran’ın düşen her füzesiyle hastanelerin altının askeri üs olduğu ve halkın yoğun bir şekilde yaşadığı yerlere askeri ve istihbarı kritik tesislerini kurduğunu gördük.

Bugün konuşulan asıl konu savaşın sona erip ermediğidir. Trump yine büyük laflar konuşarak ateşkesin sonsuza kadar süreceğini ifade etmiştir. Ancak unutulmaması gereken asıl husus şudur: İsrail’in olduğu ortamda savaşlar ve kaoslar asla bitmez. Esasında İran-İsrail gerginliğine doğrudan bir savaş tanımlaması ifade etmek teknik olarak doğru olmayacaktır. Bunun teknik karşılığı yüksek yoğunluklu çatışmadır ancak ifade ederken daha net anlaşılması açısından savaş tanımlamasını kullanıyoruz. Tabii ki bu karşılıklı saldırıların bir savaşa dönüşmesinin yolu kara harekâtının olması ve orduların karşı karşıya gelmesi ile söz konusu olacaktı. Bu noktada Amerika’nın devreye girdiği senaryoda bunun olma ihtimalinden bahsetmek mümkündü. Ancak karşılıklı saldırıların gerçek dozu ve abartılan etkinlikleri savaşın biteceğinin işareti niteliğindeydi. Daha geniş bir ifadeyle savaşın bitmesini isteyen iki yapı vardı. Birincisi İran, ikincisi ise Trump.

Trump barışsever vesaire olduğu için değil tabi bir takım kendine göre bireysel ve devlet düzeyinde beklentileri var. Bireysel olarak Nobel Barış Ödülü bekliyor. Bekler tabi… Barack Obama gibi binler insanın katili olan biri aldıysa Trump da alabilir. Tabi Obama bir örnek teker teker incelendiğinde kimler kimler aldı. Ancak bu bizim ana konumuz değil belki başka bir yazının konusu olur. (Onun için de daha sakin bir gündem olması lazım da biz de dünyanın en karmaşık gündemlerinin ortasındayız.) İkinci olarak kendisinden sonrasında da seçimi domine etmek istiyor. Son başkanlık seçimlerini MAGA’cılar sayesinde kazanmıştır. Bu MAGA kelimesi “Make America Great Again” yani “Amerika’yı Tekrar Büyük Yap” manasına geliyor. Bu sloganı sahiplenenler Amerika’nın sürekli bir yerlerde savaşacağına, ekonomik ve askeri kayıplar vereceğine, ülke içine dönmesi ve korunaksız haline gelen ve bozulan ekonomilerini düzeltmesi gerektiğini düşünen yani savaş karşıtı gruptur. İkinci olarak devlet düzeyindedir. Amerika, Siyonizm ve Emperyalizmin başı değildir. Olsa olsa ancak CEO’sudur. Yani yürütücüdür. Amerika, son dönemde Çin’in yükselmesi ile dünyanın farklı yerlerinde yürüttüğü savaşları bitirip, acilen kendisine yönelen tehdidi bitirmeyi hedeflemektedir. Zira Çin’in Şangay şehrinin New York’un yerine geçme ihtimali yükseliyor. Yani ırkçı emperyalizmin CEO’luğunun Çin’in eline geçmesini istemiyor. O yüzden savaş başlamadan önce İran ve Amerika’nın anlaşmasını yakın olduğu fikri hâkimdi. Ancak İsrail bu durumu kendine tehdit görerek buna engel olmak için savaşı genişletme yoluna gitmiştir. Bundan sonra ne olacağı bellidir. Zira kısa ve hatta uzun süreli bir ateşkes olsa dahi İsrail’in var olduğu her denklemde bölgede kaos ve savaş ihtimali vardır. Ve diplomasi, uluslararası hukuk ve hatta kendi imzalayacağı anlaşma bile onun saldırganlığına engel değildir. O yüzden her seferinde tekrarlıyoruz. İsrail ancak güçten anlar…