MÜSLÜMAN coğrafya kaynayan kazan. Süreklileşen bir kaos
ve karmaşa içinde. Bir gün nerede ne olacağı bilinemiyor. Kanıksanmış bir
durum.
Emperyalizm oyununu ustaca ve kurnazca oynuyor.
Müslümanları birbirine düşürmekte mahir. Ne yazık ki Müslümanlar da bu oyuna
bile isteye geliyorlar. Bu kaotik durumda kendi sonlarının olduğunu fark
edemiyorlar. Aslında korku, iktidar ve taht hırsı yönetenleri köleleştirmiş.
Kölelik ruhlarına sinmiş.
Bölgemizde büyük bir savaş var. Amerikan-Arap Baharı ndan
beri ortam iyice bir karmaşaya itildi. Demokrasi ve özgürlük, Müslümanların
kendi yönetimlerine kavuşacakları havası estirildi. Ama ne yazık ki seçimle
iktidara gelen Müslüman Kardeşler e ancak bir yıl kadar tahammül edebildi.
Demokratik bir darbe ile Muhammed Mursi indirildi, yerine askeri cunta
demokratik bir darbe yaptı! Mantık bu.
Suud ve bölge krallıkları Sisi nin yanında yer aldı. Sisi
yönetime gelir gelmez İsrail ile ilişikleri yoluna koydu, Filistinlilerin soluk
alma kapısı Refah kapatıldı, tünellere su basıldı.
Amerikan-Arap Baharı ndan Sünni-Şia gerilimi alabildiğine
tırmandırıldı. Taraflar karşılıklı iyice gerildiler. Birbirlerine saldırmak
üzere hazır hâle getirildiler. Yemen de, Suriye de çatışmalar iyice yoğunlaştı.
Irak ta Şia bölgesi de bu gerilime katıldı. Sosyal, görsel ve yazılı medyada
aşırı bir biçimde yanıltıcı bir informe söz konusu oldu. Bunların hiçbiri hayra
olan davranışlar değil. Taraflardaki kimi durumlar abartılarak ve dramatize
edilerek sunuldu.
Şu son bir ay içinde olaylar çok hızlı değişim gösterdi.
Suudi Arabistan öncülüğünde Sünni-Arap askeri ve güç bloku oluşturuldu. Buna
Türkiye, Pakistan benzeri ülkeler de dâhil edildi. Suudi Arabistan da Şia ya
mensup bir grup insan idam edildi. Ardından İran da Suudi Arabistan elçiliği
ateşe verildi. Savaş an meselesi.
Gerilimi tırmandıran muhafazakâr medya kalemşorları iki
saatte Suriye yi fethedecekler Şam Emeviye mescidinde Cuma namazı eda edecek,
orada şer i bir devlet kuracaklardı. Sanki kendilerini kurtarmış, şer i bir
yönetimdeymişler gibi bir safdillikle kitleleri uyuttular. İsrail in sonu
gelmişti onlara göre. Ne yazık ki şimdi ayak değiştirerek, Abede
emperyalizminin güdümünde İsrail ile anlaşmanın faziletlerinden söz ediyorlar.
Bu anlaşma ile Filistin in kurtuluşunu gerçekleştirecekler! Hem Türkiye nin
yalnızlıktan kurtulması, hem de Filistin in kurtuluşu İsrail ile yapılacak olan
anlaşma ve birliktelikten geçiyor.
Türkiye kendi kendini kapana sıkıştırdı. Bir yandan İran
ile olan ilişkileri bir yandan da Suud ve diğer Arap ülkeleri. Diğer Arap
ülkeleri Suudi Arabistan ile birlikte hareket ediyorlar.
05.12.2011 tarihinde Milliyet gazetesinde Aslı
Aydıntaşbaş ın İsrailli tarihçi Ehud Toladeno ile yaptığı söyleşiden bir kesit:
-Ancak özür dilememekle asıl kaybeden İsrail değil mi
Arap Baharı Türkiye yi çok avantajlı bir konuma getiriyor. Zaman Türkiye nin
lehine, İsrail in aleyhine işlemiyor mu
-Hayır. Türkiye nin Arap Baharı nda çok hatası oldu.
Gerçi hatadan hızlı döndü. Bir kere bölgeyle ilgili iddia ettiği kadar yakın
bilgisi yok. Ticari ilişkileri ve stratejik eğilimi var. Ama Türkiye nin
anlamadığı, popülarite ya da Arap sokağının sizi rock yıldızı olarak
alkışlaması bölgedeki stratejik değerinizi yükseltmiyor. Bölgedeki Arap olmayan
yegane iki ülke olarak Türkiye ve İran, Ortadoğu da liderlik yapamaz. Arap
dünyasının lideri Mısır dır ve Mısır olmaya devam edecek. Türkiye nin yapması
gereken Mısır la çalışmak.
-Ankara yeni Mısır yönetimiyle iyi ilişki kurmuş
gözüküyor. Asıl İsrail in Mübarek sonrası Mısır la arası zor olmayacak mı
-Mübarek in gidişiyle İsrail in bir dost kaybettiğine
şüphe yok. Ancak Mısır la iyi ilişkilerimiz sürüyor ve Türkiye istemese de
sürecek. Çünkü dost olmak iki ülkenin de çıkarına. Mısır, Türkiye ye uyup
İsrail e sırtını dönmez.
İsrail le krize rağmen Ankara ve Washington arasındaki
ilişki çok iyi...
Evet, ama Washington bölgedeki en önemli müttefikinin
İsrail le kriz yaşamasını istemiyor. Bu Türkiye nin bölgedeki etkisini
azaltıyor.
Sanırım ne söylemek istediğimiz böylece daha iyi
anlaşılmıştır.