Seyyid?ül İstiğfar

Abone Ol

Sevgili Peygamberimizin Seyyid ül İstiğfar diye

isimlendirdiği hemen hemen bütün hadis kitaplarında rivayet edilen dua ve

Allah tan af talebinde bulunma dilekçelerinin en seyyidi, efendisi, en etkilisi

olan duayı kısaca terceme ve şerh etmek istiyorum.

Bu duaya yürekten inanarak sabah okuyan akşam olmadan

ölürse cennet ehlinden olacağını, akşam okursa, sabah olmadan ölürse cennet

ehlinden olacağını Sevgili Peygamberimiz müjdelemektedir.

Buyurun tercemesini okuyalım:

Allah ım, sensin Rabbim

Rab kelimesini çokça kullanırız ama manasını bilmeden

kullanırız.

Rab: Terbiye eden, besleyip büyüten, yaşatan ve yöneten manalarına

gelir.

Firavun da devlet başkanı olarak kendisini yöneten,

terbiye eden, besleyip büyüten olarak görmüş ve halkına hitap ederken, Sizin

en yüce Rabbiniz benim demiştir (Naziat suresi 79/24). Yani, Neyi nasıl

yapacağınızı ben belirlerim. Kuralları ben koyarım, Musa nın Rabbi değil diye

konuşmuş.

Biz, günde kırk defa namazımızda Allah ın âlemlerin Rabbi

olduğunu tekrarlayarak, Allah tan başka yaratan, yaşatan ve yöneten olmadığını,

önce kendimize, sonra bütün insanlara ilan ediyoruz.

Duaların efendisini okumaya devam edelim:

Hiçbir yaratan, yaşatan ve yöneten yoktur, ancak sen

varsın.

Aslında bu cümle Allah a boyun eğme, Allah a baş

kaldıranlara karşı haddini bildirme cümlesidir.

Sen, yarattın beni.

Yaratanla yaratılan bir olmaz. Beni sen yarattığına göre

ben senin sözünü tutar sana kulluk yaparım. Senin sözünü tanımayanı ben de

tanımam, senin hükümlerine aykırı olan kurallarını kabul etmem.

Ben, kulunum senin.

Yalnız sana kul ve köleyim ben. Ne emredersen, neyi

yasaklarsan başım gözüm üstüne. Bu kulluğumuzu biz, her gün beş vakit

namazımızda hatırlar ve İyyakena büdü / Ancak sana kulluk yaparız diyerek

dilimizi, gönlümüzü bedenimizi birleştirip sana boyun bükerken başkalarına dik

dururuz.

Ben, senin sözün ve vadin üzereyim, gücüm yettiğince.

A raf süresinin 172 inci ayetinde, Hani Rabbin, Adem

oğlunun sırtlarından zürriyetlerini almış ve kendilerine şahit kılmıştı. `Ben,

sizin Rabbiniz değil miyim (demişti de) `Evet, (sen bizim Rabbimizsin)

şahidiz demişlerdi. Kıyamet gününde, `Biz bundan habersizdik demeyesiniz

diye haber verdiğin söze sadık kalıyor ve senden başka Rablık iddiasında

bulunan Firavunlara boyun eğmiyorum. Senin cennet vadine güvenerek gücüm

yettiğince sözüme ve vadime sadık kalıyorum.

Ben, sana sığınırım yaptıklarımın şerrinden.

Ya Rab, yaptığım kötülükler, beni cehenneme

sürükleyebilir, bu dünyada birçok belayı başıma çekebilir.

İşlediğim kötülüklerin şerrinden sana sığınırım.

İtiraf ediyorum, bana olan nimetini.

Nimetlerinin saymakla bitmeyeceğini sen haber veriyorsun.

Aklım, imanım, kalbim, kalıbım, canım, tenim, sayısız yiyecek, giyecek, su,

nefes... gibi nimetlerini itiraf ediyorum.

İtiraf ederim günahımı.

Günahlarımı da itiraf ediyorum. Huzuruna günahla

dönüyorum.

Affet beni. Çünkü senden başka kimse günahları

affedemez.

Kur an ın haber verdiğine göre bütün peygamberler senden

af isterlerken papa, papaz, kardinal  kim oluyor da kendisi

gibi insanların günahını afvetsin

Senden başka kimse günahları afvedemez, Rabbim,

günahlarımı afvet.

Bu hadisin metnini Buhari nin, Sahih inin Daavat

kitabının Efdal ül İstiğfar bölümünde bulabilirsiniz.

Veya Google ye Seyyidül İstiğfar yazarsanız metin çıkar.

Onu ezberleyiveriniz ve manasını da düşünerek sabah-akşam

okuyunuz.