İslam coğrafyasında yıllardan beri soykırım sürüyor.
Soykırımın sorumluları ya doğrudan BM, ABD ve AB bir diğer ifade ile Batı
dünyası, yani Hıristiyan ittifakını oluşturan ülkeler ve bu ittifakın
oluşturduğu uluslararası örgütler. Artık bunun gizlenecek bir yanı kalmadığı
gibi Hıristiyan ittifakını oluşturanlar kendilerini öylesine sağlamda
görüyorlar ki katliamlarını gizlemeye bile gerek duymuyorlar. Kısacası,
katiller gemi azıya almış, adeta yeryüzünden Müslümanları silip atmak
istiyorlar
Şimdiye kadar Hıristiyan ittifakını oluşturan Haçlı
sürüleri İslam ülkelerindeki işgal ve katliamlarını demokrasi getirmek,
insanları diktatörlerin zulmünden kurtarmak gibi bir takım tatlandırıcılara
bulayarak yutturmaya çalışırlarken, Suriye ve Mısır da yaşananlar bu gerekçenin
sahteliğini tüm dünyaya gösterdi. Bu gelişmeler karşısında BM ve AB gibi
örgütler ile ABD ve Rusya gibi devletlerin Müslümanların katledilmesi
karşısında sadece her gün ölenlerin sayısını ilan etmekle yetinmesi, akan
kandan adeta sadistçe bir zevk aldıklarını gösteriyor. Bu yönüyle geçtiğimiz
günlerde Haçlı ittifakını oluşturan ülkeler ve bu ülkelerin kontrolündeki uluslararası
örgütler gazetemizde Ölü sayıcılar olarak nitelendirilmişti. Dünkü bir
gazetede de BM, ABD ve AB, Müslümanlar için sadece ölü sayıcısı oluyor
başlığını görünce bunun bir uyanışın ifadesi olmasını diledim. Artık Müslüman
ülkelerdeki Hıristiyan ittifakı uşaklarının artık eskisi gibi rahat
olmadıklarını, karşılaştıkları direniş karşısında daha zalimleştiklerini
sanıyorum söylemeye gerek yok. İki yılı aşkın bir süreden beri Suriye de
zalimler tarafından katledilenlerin sayısının 100 bini aştığını, Mısır da ise
darbecilerin emri ile tam olarak bilinmemekle birlikte 200 kişinin şehit
düşmesi binlercesinin yaralanması da gösteriyor ki, artık zalimler eskiden
olduğu gibi istedikleri gibi at koşturamayacak, birtakım çıkarlar uğruna kendi
insanlarına zulmedemeyeceklerdir. Çünkü şehitlerin kanı yetimlerin gözyaşı
zalimleri mutlaka boğacaktır.
Allah için meydanlara inenlere zalimler istediklerini
yapsınlar da onlar biliyorlar ki Allah yolunda ölenlere ölü denmez, onlar
diridirler. Çünkü şehitlik mertebesine ulaşmışlardır. Bu noktada elbette
Müslümanlara düşen görevler de var. Dünyanın neresinde zalimlere karşı İslami
direniş var ise tüm dünya Müslümanlarının desteği onlarla beraber olmalıdır. Bu
beraberlik şartlara göre değişecek olsa da gözyaşı dökerek Allah a açılmış
yürekleri Allah geri çevirmeyecektir. Yeter ki bizler o samimiyete sahip
olalım.
Hemen belirteyim ki, Mısır dan katliam haberleri gelince
gözyaşlarımı tutamadım. Bu heyecanımı önceki günkü gazetemizin birinci sayfası
doruk noktasına çıkardı. Aynı duyguyu gerek ülkemizde gerek diğer Müslüman
ülkelerde yüz milyonlarca Müslüman ın yaşadığı kesin. Bu dualar ve gözyaşları
hiç boşa gider mi Ağlamak tek başına zalimlerin boğulması için yeterli
değildir. Bu bir duygu patlaması, bir birliktelik mesajdır. Bu birliktelik bir
de gönüllerden taşarak fiiliyata taşınabilirse bilinmelidir ki, zalimlerin sonu
gelecektir. Bu kan ve gözyaşında önce zalimler, sonra da Hıristiyan ittifakı
mensupları ile bunların oluşturduğu uluslararası örgütler boğulacaklardır. Yeter
ki, içimizdeki hainler etkisiz hale getirilebilsin, İslam Birliği ne giden yola
engeller koyanların gerçek yüzleri görülebilsin. Ondan sonrası kolay olacaktır.
Meseleye bu açıdan bakıldığında elbette zalimler tarafından şehit düşürülen
kardeşlerimiz bizi üzecek, gözyaşına boğacaktır ama bu şehadetlerin İslam
dünyasının uyanışına vesile olacağı ümidi gücümüzü pekiştirecek, dayanışmamızı
güçlendirecektir. Yeter ki zulme uğrayan kardeşlerimize yönelik
birlikteliğimizi maddi ve manevi anlamda diri tutalım, onların acısını
yüreğimizin derinliklerinde duyarak ve buralarda silinmemek üzere koruyalım.
Unutulmamalıdır ki, zülüm baki kalamaz. Hak gelince batıl mutlaka zail
olacaktır.