Bir günde 11 (onbir) şehit!
Bu arada bir helikopterimiz de düşürüldü!
Galiba oyuna geldik ve Suriye bataklığına çekildik mi?!
Bu arada İsrail (ABD) ve Suriye (İran) birbirlerinin uçağını düşürdü!
Heyet Tahrir el Şam örgütü geçen hafta Rusya’nın Su-25 uçağını düşürmüştü!
Ne dersiniz; dünya, Sermaye’nin oyununa geliyor da III. Dünya Savaşı başladı mı?!
Bu konularda Ahmet Davutoğlu’ndan başlayarak, ondan önce ve ondan sonraki en üst seviyedeki yetkili ve sorumlularla ilgili yazılacak, yazılması gereken ve elbette günü gelince mutlaka yazılacak olan o kadar çok şey var ki… Ama ‘şimdi sırası değil’ deyip geçelim… Geçmesine geçelim de; hiç olmazsa şu kadarını hatırlayıp hatırlatmayı ihmal etmeyelim:
“İslamcılık Maturidilik Hanefilik ve Adil Düzen” başlıklı yazımın orta yerinde ne demiştim? “Yarım yüzyıllık ADİL DÜZEN çalışanı olarak her iki yazara sitemim şöyle: / Siz bu ülkede yani Türkiye’de yaşamıyor musunuz; Adil Düzen sistem değil mi?/ Siz, Prof. Dr. Necmettin Erbakan diye birinin anlattıklarını hiç duymadınız mı? / MİLLÎ GÖRÜŞ VE ADİL DÜZEN adı Türkiye olan bu ülkede anlatılmadı mı? / 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nde ‘kokusu’ seviyesinde uygulanmadı mı? / Erbakan Hocamız, ‘Bundan sonra sistemin kendisini uygulayacağız’ demedi mi? /Aslında… / ‘Sana söylüyorum kızım, sen anla gelinim’ hesabı… / ‘Summun-Bukmun-Umyun’ davranışı içinde olan herkese sitemlerim olsun… / Allah ‘kör-sağır-dilsiz’ davranışında olanları bu afetten bir an önce kurtarsın… / Kurtarsın ki; bir an önce herkes ADİL DÜZEN’in tesisi için görev alabilsin…”
Önceki, “Evet, ‘İslami nizam’ yani ADİL DÜZEN…” başlıklı yazımın sonunda, “KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızdan aktaracaklarımla devam ederiz…” demiştim... En iyisi KUR’AN VE İLİM çalışmalarımıza sığınalım ve Erbakan Hocamın ifadesiyle, ‘hidayeti kararanlara’ Allah yeniden hidayet ve aklıselim bahşetsin diyelim…
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 951, Meryem Suresi çalışmamızın 7. haftasına ulaştık ve geçen hafta 16 sayfalık bir çalışma yaptık; aktaracaklarım 10. sayfa sonrasından:
***
“Biz elli senedir Adil Düzen’i anlatıyoruz. Prof. Dr. Necmettin Erbakan dünyanın her tarafına yaydı. Birileri çıkıp da, ‘Siz yanlış söylüyorsunuz’ demedi, diyemedi. Yanlışı gösteren olmadı. Hemen hepsi, ‘Çok iyi ama bu şimdi uygulanamaz’ dedi. Uygulanamamasının faturasını dilleriyle orduya keserler, oysa asıl kastettikleri ise Sermaye’dir. ‘Sermaye o kadar güçlüdür ki onu kimse yenemez ve bunlar uygulanamaz’ derler...
O halde neden kabul etmiyorlar?
Küfrettiklerinden (örttüklerinden) dolayı kabul etmiyorlar. ‘Söyledikleriniz doğru da olsa, bizim çıkarımıza aykırı olduğu için kabul etmiyoruz!’ demektedirler...” (s. 10)
***
“İşte, bile bile iftira edenler kâfirdir ve Adil Düzen iktidar olduğu zaman onların cezaları adil yargı yoluyla verilecek, cezaları ‘veylün’ olacaktır. Fiilen bir suç işlememiş ama iftira ederek suçluyu kurtarmak için suçsuzu hapishaneye göndermişse ve bunu da bilerek yapmışsa, sorulacaktır. Ergenekon sanıkları beraat ettiler ama onları yıllar boyu orada tutanlar serbest serbest geziyorlar! Adil yargı bunları sormalıdır. Bugünkü yargı soramıyor! Yargıçları suçlamıyorum. Suçsuz olanları yıllarca hapishanede tutan bir düzen adil olamaz...” (s. 11)
***
“Zalimlere ceza vermekten ziyade mazlumları koruma gayedir. / Bugünkü yargı sistemi zalimleri cezalandırma sistemidir. / Kur’an düzeninde ise bizim görevimiz ve yetkimiz zalimleri cezalandırma değildir, mazlumları korumadır. İnsanlara yapılan haksızlıklar giderildikten sonra zalimin veya kâfirin (örtenin) cezasız kalması bizi ilgilendirmez. Onların cezasını Allah verir veya affeder. Bu bizim değil O’nun işidir...” (s. 12)
Bitmedi; kaldığımız yerden devam ederiz…