Sed Çekilmiş Gözler

Abone Ol

İki şeyi ayıran engele sed denir. Bu mani, suyun önüne baraj yapıp set çekmek gibi gözle görülebilir bir engelleme olabileceği gibi mecazi de olabilir. Mesela birisinin ilerleyişini ya da mesleğindeki yükselişini durdurduğunuzda, önüne sed çekmiş olursunuz. Bir anlamda hedefiyle arasına tepe gibi topraklar yığıp bir güzel düzeltmişsinizdir. Bir duvarı andıran önündeki toprak yığınını aşamaz; tırmanıp geçemez.

Bir şeyin sed sayılabilmesi için sağlam ve müstahkem olması gerekir. Zira Arapçada s-d-d kökü, üst üste yığılan toprağın müstahkem bir tepe görevi görmesini ve böylece bir şeyi engellemesini ifade eder. Suyun önüne yığılan kumların sıkıştırılmasıyla yapılan barajlara set denmesinin nedeni, bu engeldeki sağlamlık ve müstahkemliktir. Evin kapısı, dışardan girecekleri engelleyen müstahkem bir duvar kabul edildiği için kapıya da set denir. Çölde gözün bir şeyleri görmesini engelleyecek kadar kalabalık çekirgelere set denildiği gibi görüş açımızı engelleyen bulutlara da set denir (İbn Fâris, Mu’cem, III, 67).

Sed Çekilmiş Sözler

Konuşurken söylediğimiz cümleleri lalettayin kullanamayız. Sözlerimizin farklı anlamlara gelebilme ihtimalini engelleriz. Aynı zamanda doğru, delilli, sağlam ve müstahkem sözler söyleriz. Öyle ki yalan ve yanlış barındırmamalıdır. Yani sözümüz (kavl) sedîd olmalıdır. Kafa karışıklığını engellerse ve yıkılmaz bir baraj gibi sapasağlam olursa sedîd vasfı yerini bulmuş olur. Bu Allah’ın buyruğudur. “Ey Müslümanlar! (Hz. Peygamberle konuşurken)sedîd sözler söyleyin” (Ahzâb 33/70) Kelime Katâde’ye göre, “Hz. Peygamber’le konuşmalarınızın ve ona dönük eylemlerinizin tamamı, sadakate dayalı olsun” demektir. Yani “sözünüz iktisatlı olsun; sınırı aşmasın, hakikat olsun; yanlış olmasın!” İkrime’ye göre zaten sözlerin en doğru, dengeli, yerli yerince söylenen ve hakikate dayalı olanı da Lâ ilahe illallah cümlesidir (Taberî, Tefsîr).

Söylemlerini ve eylemlerini tevhîd üzere inşa eden Müslümanlar hem bireysel konuşmalarında hem de topluma hitap ederken kavl-i sedîd ilkesine riayet ederler. Yanlış anlaşılmalara mahal vermeyecek açıklıkta ve anlaşılırlıkta konuşurlar. Delilsiz ve ispatsız söylemlerden kaçınırlar. Her sözü, yerli yerinde söylerler. Her cümleleri, yerini bulur. İlime ve bilimsel verilere aykırı düşmez. Tereddüde mahal bırakacak kadar soyut olmaz. Onların dernekleri, gazeteleri, televizyonları sedîd cümleleriyle kulakların pasını siler.

Sed Çekilmiş Mallar

Kavl-i sedîd, varise emredilen uygulamalardan birisidir. Bundan dolayı miras taksimi yaparken kendisini ölünün yerine koyacak bir hassasiyet göstermelidir: Kendisi ölseydi ve arkada bakıma muhtaç küçük çocukları kalsaydı onların sefalet içinde heder olmalarına göz yumabilir miydi? Öyleyse başkasının mirası ve vasiyetini uygularken aynı hassasiyeti göstermelidir. Kavl-i sedîd ile konuşmalıdır (Nisa 4/9). Şurada payı olmayan yetimi, kendi çocuğu gibi görmeli; hakkı varsa engellememelidir. Mirastan payı olmayan aile fertlerine karşı, yerli yerinde ve onları kırmayacak sözler söylemelidir. Doğru ve makul gerekçelerle hitap etmelidir. Herhangi bir itham altında kalabilecek sözlerden uzak durmalıdır (Taberî, Tefsîr).

Ölüm döşeğindeki akrabalarının başucunda oturan ve onu son yolculuğuna uğurlamaya hazırlanan kişiler, onun vasiyetine tanık olurlar. Ölmek üzere olan yakınlarını, malını vasiyet etmeye teşvik etmemelidirler. Üçte birden fazla vasiyet yapması için kasten onu yönlendirmemelidirler. Zira vasiyet edilen oranın artması durumunda evladına kalacak mal, azalacaktır. İşte o esnada kendilerini ölünün yerine; çocuklarını da kendi evlatları yerine koymalıdırlar. Vefat edeceğini anlayan o kişiye, kavl-i sedîd söylemelidirler. Yani “adaletli konuşsunlar! Vasiyetini adaletli yapmasını öğütlesinler! Ne vasiyetini bozsunlar ne de haksızlık yaptırsınlar” (Mukâtil b. Suleymân, Tefsîr).

Sed Çekilmiş Fikirler

Hz. Peygamber’in gönderildiği Mekkeliler, fetret döneminde yaşamışlardı. Hz. İsa’dan sonra bu bölgeye mesajı ulaşan bir peygamber gönderilmemişti. Yüce Allah Hz. Peygamber’i, babalarına herhangi bir peygamberin gönderilmediği ve bundan dolayı gaflet içinde olan müşrik Arapları uyarması için görevlendirdi (Yasin 36/6). Ancak bunların çoğunun Müslüman olmayacağını biliyordu(Yāsīn 36/7-8)

Müslüman olmayı kafalarından silen Mekkeli müşrikler, inançlarından memnundu. İslam’la savaşmayı güzel görüyorlardı. Hakikati bulamıyor; doğruya ulaşmıyorlardı. Allah onlarla hakikat arasına set koymuştu(Taberî, Tefsîr). Böyleleri hakkında Yüce Allah, “Onların önlerinden bir set, arkalarından da bir set çektik, böylece gözlerini perdeledik; onlar artık göremezler” buyurmuştur (Yāsīn 36/9).

Sed Çekilmiş Bedenler

Bu ayetin Ebu Cehîl hakkında indiği aktarılmaktadır. O Hz. Peygamber’i, kafasını ezerek öldürmeye yemin etmişti. İkrime’nin aktardığına göre Ebû Cehil, “Hz. Peygamber’i görürsem şöyle şöyle yapacağım” diye tehditler savurmuş ve bu ayet nazil olmuş. “İşte şu Hz. Muhammed” diyenlere “Nerede o? Göremiyorum ki” dermiş. Rivayet edildiğine göre İbn Abbâs, bu ayetin “gözlerini perdeledik; onlar artık göremezler” kısmını eğşeynâhum yerine e’şeynâhum şeklinde okurmuş. Bu durumda mana, “Hz. Peygamber, gece yürüyüp giderdi ve göremezlerdi” şeklindedir (Taberî, Tefsîr).

Bu rivayet, ayetin bahsettiği seddin mecazi bir set değil hakiki bir set olarak da anlaşılmasını mümkün kılmıştır. Bundan dolayı Allah’ın dilerse kafir gözleri kör edeceği ve onların Müslümanları göremeyeceği tefsiri yapılabilmiştir. Mesela Kassam mücahitlerinin çeşitli operasyonlarda bu ayeti okuyarak istimdat ettiği görülmektedir. Büyük bir cesaretle patlayıcıları tankın altına yerleştirirken Hz. Peygamber’i koruyan Allah’ın, kendileriyle İsrail askerleri arasına bir set çekmesini ve düşmanın gözlerini perdeleyerek kendilerini saklaması için dua da etmiş olmaktadırlar. Elbette Kassam mücahitleri, düşmanın kendilerini dronlar, uydular ve gelişmiş radarlarla takip ettiklerini bilmekte ve buna karşı önlem almaktadırlar. Fakat operasyona çıktıkları sırada Allah’a yalvarmakta ve onun kendilerini saklamasını dilemektedirler.

Gazzeli mücahitler, sözlerinde sedîd olmuş yani yerli yerinde davranmıştır. Hz. Peygamber’in hayatını rehber edinmiş ve düşmanla çarpışırken Allah’ın kendileriyle işgalciler arasına çekeceği sed için dua etmişlerdir.